My Fair Lady (~ Benim tatlı meleğim) ' Filminin Konusu : Filmin kahramanı Eliza Doolittle, sokakta çiçekçilik yapan ve son derece küfürlü konuşan bir karakterdir. Bir gece Prof Higgins, bir opera çıkışında kendisini görür. Eliza sadece argo konuşan biri değil aynı zamanda son derece hırçın ve kaba tavırlara da sahip biridir. Higgins ve arkadaşı Albay Pickering dil bilimcidirler ve bu kadın üzerine bahse girerler. Eliza profesörün evinde kalacak ve diksiyon kursları alacaktır. Higgins, genç kızı tamamen yola getireceğine ve Eliza’nın bir süre sonra gerçek bir hanımefendiye dönüşüeceğine emindir. Bu iş karşılığında para alacağı için Eliza olayı kabul eder. Higgins acımasızdır. Eliza kısa sürede ilerleme göstermekle kalmaz, gönülleri fethetmeye de başlar. Zamanı geldiğinde de ilk sınavını vermesi gerekecektir.Her şey, herkesin umduğundan farklı gelişecektir.Bernard Shaw’ın eseri Pygmalion’dan uyarlanan filmin başarısı, Eliza rolünün kariyerinin zirvesindeki Audrey Hepburn’e verilmesiyle de sinema tarihinin zafer anlarından biridir.
Ödüller :
The Sound of Music(1965)(8,0-178521)
The Wizard of Oz(1939)(8,0-350813)
Mary Poppins(1964)(7,8-136956)
Oliver!(1970)(7,4-36450)
Chitty Chitty Bang Bang(1968)(6,9-37445)
Around the World in 80 Days(1965)(6,8-26069)
The Greatest Show on Earth(1952)(6,7-11319)
Academy Awards - Oscar : "En İyi Erkek Oyuncu"
Academy Awards - Oscar : "En İyi Yönetmen"
BAFTA : "BAFTA Film Award-Best Film from any Source"
Golden Globes : "Golden Globe-Best Motion Picture Director"
Academy Awards - Oscar : "En İyi Film Müziği"
Academy Awards - Oscar : "En İyi Film"
Academy Awards - Oscar : "En İyi Prodüksiyon Tasarımı"
Academy Awards - Oscar : "En İyi Kostüm Tasarımı"
soylendigine gore professor higgins rolundeki rex harrison ki kendisi aslen tiyatrocudur, sarki soylemeyi pek beceremedigi icin muzikalde onun repliklerinin melodisi azaltilmis yani daha cok konusur gibi soylemis sarkilari.
(yul - 19 Mart 2002 15:44)
sınav zoruyla izlenmesine rağmen, oldukça keyifli vakit geçirmeye sebep olan filmdir.64 yılı oscarı sahibi olmasıyla da aslında arşivde izlenilmeyi beklemiştir.en iyi film dahil 8 oscar kazanmış. müzikallere olan önyargımı yıkan filmdir aynı zamanda.higgins'in hayatına kadınları sokmayışının gerekçeleriyse çok gerçekçidir.izledikten sonra bi süre i could have danced all night diyerek gezilmesi muhtemeldir.bizim bu sosyeteye giren köylü kızı filmlerimizinde nerden esinlenildiği anlaşılır ayrıca.
(live2gether - 17 Şubat 2008 05:00)
"in hartford, hereford and hampshire hurricanes hardly happen..."bahsi geçen laf öbeği prof. higgins'in eliza'ya ezberlettiği tekerlemelerden biridir ve doğal olarak hem alıntı hem de örnektir. cümle aleme duyurulur.
(yul - 13 Temmuz 2002 23:57)
(bkz: pygmalion) (bkz: george bernard shaw)
(robin - 23 Mayıs 2000 20:37)
özellikle audrey hepburn'un ağzı bozuk çiçekci kızı canlandırdığı ilk bölümler mükemmeldir.
(doc dr stein - 28 Şubat 2010 19:19)
yumurta akıyla yapılan bir kokteylmiş. *
(captain sparrow - 30 Haziran 2010 22:22)
audrey hepburn'un öğrendiklerini topluluk içinde ilk kez sergilemek adına gittiği yarıştaki hava ve sağlık ile ilgili sohbetler harikadır.
(maidis - 7 Mayıs 2011 04:47)
2009 yılında kbs2 kanalında yayınlanmış, 16 bölümlük k-drama. take care of my lady, take care of agassi, lady castle isimleriyle de geçmekte. başrollerinde ise coffee prince'den aşığı olduğumuz yoon eun hye ve secret garden'ın oska'sı yoon sang hyun varken, 49 days'deki ruh bekçimiz jung il woo ve güzeller güzeli moon chae won'u da izleyabiliriz dizide. --- spoiler ---konusu şöyle; kang hye na (yoon eun hye) kore'nin sayılı zenginlerinden biridir. annesi ve babasını küçük yaşta kaybettiği için dedesi ile yaşamaktadır. şımarık, bencil ve huysuzdur da. seo dong chan (yoon sang hyun) ise teyzesi ve kuzeni ile yaşayan, fakir bir adamdır. hye na'nın dedesinin dong chan'ı kahya olarak işe alması ile olaylar başlar. dedesinin amacı hye na'nın uslanmasını sağlamaktır fakat dong chan'ın geçmişi de pek temiz değildir.--- spoiler ---eğlenceli, özellikle yoon eun hye hayranlarına tavsiye oluncak dramadır my fair lady. yine burda da şirin ötesi bir minik oyuncumuz var; wang suk hyun. izleyenler speed scandal'dan hatırlayacaktır; ne şeker ne şeker.
(jandi - 5 Eylül 2011 13:33)
en ünlü müzikallerden biri ve bu müzikalden çekilen ünlü film. my fair lady ülkemizde de defalarca çekilen bir konuya sahip olsa da, özellikle unutulmaz müzikleri eşliğinde audrey hepburn ve rex harrison'un (ki oscar aldı) oyunculuklarıyla tam bir görsel şölen.sürekli ağlayan (yoksa çığıran mı desek...), yıkanmaktan kaçınan, çikolata karşısında eriyip biten güzel çiçekçi kız rolunda hepburn büyüleyici. (bkz: http://www.onurcoban.com/…/12/my-fair-lady_372.html)
(betatron - 17 Aralık 2011 15:31)
bu müzikalin en meşhur kısmı olan i could have danced all night'ın yukarıda da belirtildiği üzere filmde iki farklı yorumu vardır. birincisi başroldeki audrey hepburn'ün söylediği, ancak filmde kullanılmayan, üzerinde düzeltilme yapılmayan versiyon, diğeri de ¨adsız kahraman¨ narni nixon söylediği, filmde yer alan versiyon.marni nixon'un söylediği: http://www.youtube.com/watch?v=7ezy50ay6bgaudrey hepburn'ün söylediği: http://www.youtube.com/watch?v=sduapgacfb0şahsen marni nixon'un söylediği versiyon daha iyi gibi. ama yapılan düzeltmelerin etkisini de unutmamak gerekir. özellikle 2:38'ın ciddi bir düzenlemeye ihtiyaç duyduğu ortada.
(sabbath1970 - 18 Eylül 2012 15:36)
sexist olarak niteleyenlerin iddialarının aksine erkek sexizmini alaya alan bir eserdir.
(andrew - 19 Ocak 2013 23:04)
bütün hikaye professor higgins'in eliza dolittle'a düzgün ingilizce konuşmayı öğretmesi üzerine olduğu halde, trt'nin bir zamanlar ısrarla dublajlı yayınladığı film.(bkz: dumur)
(blanche - 29 Temmuz 2001 21:54)
altına muhtelif zamanlarda girdiğim entrylerden de anlaşılacağı üzere, seyredilmekten aşınmış dvd ve dinlenmekten aşınmış cd kategorilerimde yer alır bu film. özellikle kostümlerine, şarkılara ve elbette rex harrison karizmasına falan hastasıyızdır ayrı konu ama bu filmin minik detayları da vardır gözden kaçan, sevenlerinin dikkatine sunarım...mesela açılış sahnesinde rex harrison why can't the english şarkısını söylerken, bir fincan çay alır kolonun dibine oturarak söyler şarkısını.. işte o fincanda çay falan yoktur.. alenen boştur yani...sonra eliza çiçekçi kadınlarla muhabbetteyken, kadınların sepet sepet bezelye ayıkladıkları ve çiğ bezelye kabuklarının içini sıyırdıkları görülmektedir.. ben evde denedim... tavsiye etmem.. yani çiğ bezelye kabuğu içinden hareketle ingiliz mutfağının neden pek beğenilmediğini anlayabiliriz sanırım..filmde eliza'nın babası with a little bit of luck şarkısını terennüm ederken, londra sokaklarında kanalizasyon tesisinin yeni yeni inşa edilmekte olduğu görülmektedir. ha bir de oy hakkı isteyen kadınlar da bu arada gösteri yapmaktadırlar.yani filmlerde beni en çok sinir eden durumlardan biridir bu boş bavul taşıyan kadın görüntüsü... evden kaçan eliza elindeki koca bavulu sallaya sallaya yürür hatta koşar.. kardeşim tamam istiab haddini doldur demedik ama hiç olmazsa azıcık ağırlık koysaydınız içine.. böyle kırlarda elinde papatya sepetiyle koşmaya benzemez ki bu, şapkası var, şemsiyesi var, iç eteği var öyle 2 tişört bir pantolonla yaşamıyor ki o zamanki kadınlar... olmamış diyor geçiyoruz...unutmadan bana göre en esprili detaylardan biri de eliza'nın without you şarkısında yer alır. balodan sonra birtakım hisler beslediğini farkettiği prof. higgins tarafından kendisine terlik getirmesi söylenen köpek muamelesi çekilince tepesi atan eliza evi terkedip gitmiş profesörün annesinin evine sığınmıştır. burada tekrar karşılaştığı prof. higgins'e tak sepeti koluna herkes kendi yolunamealindeki şarkıyı çığırırken kullandığı ağır kelimeler arasında bir kuple dikkatimizi çeker:"you dear friend who talks so well, you can go to hartford, hereford and hampshire" tabii ki burada kastedilen hem h ile başlaması hem de uyaklı olması açısından "hell" kelimesidir... böyle de detaycıyımdır işte... iyi seyirler..
(yul - 27 Eylül 2004 13:10)
bir kadini yeni bastan yaratma isini erkege uygun goren, bastan sona erkek bakis acisiyla orta sinif ideal kadin imajini cizen son derece 'sexist' bir eser.
(fevvers78 - 1 Ekim 2004 01:07)
-the rain in spain stays mainly in the plain
(yumusakca - 30 Ağustos 2001 10:29)
audrey hepburn filmin sarkilarini kendi sesiyle kaydetmis, ancak yapimcilar bu kayitlari kullanmamis, dublajci olarak marni nixon'u ise almistir. kibarligiyla taninan hepburn bir "puff" sesiyle studyoyu terketmis, ertesi gun de geldiginde herkesten "siniri" yuzunden ozur dilemistir. hepburn'un orjinal kayitlari filmin restorasyonu sirasinda bulunmus ve ozel surum dvd'sinin eklerinde begenimize sunulmustur. deneyip karsilastirinca insan keske hepburn kalsaymis diye dusunuyor. tamam nixon kadar guclu olmayabilir sesi ama breakfast at tiffany'sdeki kisacik moon riverini dinleyip de etkilenmemek mumkun degil. tabii filmin uyarlandigi muzikalde eliza'yi hem sinemada hem broadway'deki en onemli seslerden julie andrews'in oynamis olmasi bu kararda etkili olmus olabilir. daha da ilginci, andrews o sene mary poppins ile akademi odulunu alirken hepburn aday bile gosterilmemistir. 12 dalda adaylik alan filme mi kurban gitti, sesinin dublaj olusuna bilinmez.kaynak: my fair lady ozel surum ek dvd'si
(genetikci - 14 Eylül 2005 05:20)
178 dakikadır. bugün bile the fellowship of the ring için uzun film diyorsak (o da 178 dakikadır, special edition'dan bahsetmiyorum), düşünün bir de 1964'de ne kadar uzundu.
(perspicacious - 11 Kasım 2005 04:27)
türkçe çevirisi "sarışınım", "adilem" ya da "zarifem" şeklinde olabilir...(bkz: serbest çeviri)
(toshiba - 2 Şubat 2006 09:27)
(bkz: my fairy king)
(cadd - 31 Mart 2006 01:22)
prof. higgins: "the question is not whether i've treated you rudely but whether you've ever heard me treat anyone else better." (my fair lady - 1964) / "sorun sana kaba davranıp davranmadığım değil, bir başkasına daha iyi davrandığımı hiç duyup duymadığındır." gibi çevirebiliriz.
(dilemma - 7 Ağustos 2006 11:39)
Yorum Kaynak Link : my fair lady