Süre                : 2 Saat 50 dakika
Çıkış Tarihi     : 01 Aralık 1964 Salı, Yapım Yılı : 1964
Türü                : Drama,Aile,Müzikal,Romantik
Taglar             : 1910'lar,Sınıf farklılıkları,Sınıf önyargı,Yeniden yap
Ülke                : ABD
Yapımcı          :  Warner Bros.
Yönetmen       : George Cukor (IMDB)(ekşi)
Senarist          : Alan Jay Lerner (IMDB),George Bernard Shaw (IMDB)(ekşi),Alan Jay Lerner (IMDB)
Oyuncular      : Audrey Hepburn (IMDB)(ekşi), Rex Harrison (IMDB)(ekşi), Stanley Holloway (IMDB)(ekşi), Wilfrid Hyde-White (IMDB)(ekşi), Gladys Cooper (IMDB)(ekşi), Jeremy Brett (IMDB)(ekşi), Theodore Bikel (IMDB), Betty Blythe (IMDB), Henry Daniell (IMDB), John Mitchum (IMDB), Alan Napier (IMDB)

My Fair Lady (~ Benim tatlı meleğim) ' Filminin Konusu :
Filmin kahramanı Eliza Doolittle, sokakta çiçekçilik yapan ve son derece küfürlü konuşan bir karakterdir. Bir gece Prof Higgins, bir opera çıkışında kendisini görür. Eliza sadece argo konuşan biri değil aynı zamanda son derece hırçın ve kaba tavırlara da sahip biridir. Higgins ve arkadaşı Albay Pickering dil bilimcidirler ve bu kadın üzerine bahse girerler. Eliza profesörün evinde kalacak ve diksiyon kursları alacaktır. Higgins, genç kızı tamamen yola getireceğine ve Eliza’nın bir süre sonra gerçek bir hanımefendiye dönüşüeceğine emindir. Bu iş karşılığında para alacağı için Eliza olayı kabul eder. Higgins acımasızdır. Eliza kısa sürede ilerleme göstermekle kalmaz, gönülleri fethetmeye de başlar. Zamanı geldiğinde de ilk sınavını vermesi gerekecektir.Her şey, herkesin umduğundan farklı gelişecektir.Bernard Shaw’ın eseri Pygmalion’dan uyarlanan filmin başarısı, Eliza rolünün kariyerinin zirvesindeki Audrey Hepburn’e verilmesiyle de sinema tarihinin zafer anlarından biridir.

Ödüller      :

Academy Awards - Oscar:En İyi Erkek Oyuncu, En İyi Yönetmen, En İyi Erkek Oyuncu, En İyi Film Müziği, En İyi Film, En İyi Prodüksiyon Tasarımı, En İyi Kostüm Tasarımı, En İyi Prodüksiyon Tasarımı
BAFTA:BAFTA Film Award-Best Film from any Source
Golden Globes:Golden Globe-Best Motion Picture Director


  • "(bkz: pygmalion) (bkz: george bernard shaw)"
  • "özellikle audrey hepburn'un ağzı bozuk çiçekci kızı canlandırdığı ilk bölümler mükemmeldir."
  • "yumurta akıyla yapılan bir kokteylmiş. *"
  • "audrey hepburn'un öğrendiklerini topluluk içinde ilk kez sergilemek adına gittiği yarıştaki hava ve sağlık ile ilgili sohbetler harikadır."
  • "sexist olarak niteleyenlerin iddialarının aksine erkek sexizmini alaya alan bir eserdir."
  • "bütün hikaye professor higgins'in eliza dolittle'a düzgün ingilizce konuşmayı öğretmesi üzerine olduğu halde, trt'nin bir zamanlar ısrarla dublajlı yayınladığı film.(bkz: dumur)"
  • "bir kadini yeni bastan yaratma isini erkege uygun goren, bastan sona erkek bakis acisiyla orta sinif ideal kadin imajini cizen son derece 'sexist' bir eser."
  • "-the rain in spain stays mainly in the plain"
  • "178 dakikadır. bugün bile the fellowship of the ring için uzun film diyorsak (o da 178 dakikadır, special edition'dan bahsetmiyorum), düşünün bir de 1964'de ne kadar uzundu."
  • "türkçe çevirisi "sarışınım", "adilem" ya da "zarifem" şeklinde olabilir...(bkz: serbest çeviri)"
  • "(bkz: my fairy king)"




Facebook Yorumları
  • comment image

    soylendigine gore professor higgins rolundeki rex harrison ki kendisi aslen tiyatrocudur, sarki soylemeyi pek beceremedigi icin muzikalde onun repliklerinin melodisi azaltilmis yani daha cok konusur gibi soylemis sarkilari.


    (yul - 19 Mart 2002 15:44)

  • comment image

    sınav zoruyla izlenmesine rağmen, oldukça keyifli vakit geçirmeye sebep olan filmdir.
    64 yılı oscarı sahibi olmasıyla da aslında arşivde izlenilmeyi beklemiştir.en iyi film dahil 8 oscar kazanmış.
    müzikallere olan önyargımı yıkan filmdir aynı zamanda.
    higgins'in hayatına kadınları sokmayışının gerekçeleriyse çok gerçekçidir.
    izledikten sonra bi süre i could have danced all night diyerek gezilmesi muhtemeldir.
    bizim bu sosyeteye giren köylü kızı filmlerimizinde nerden esinlenildiği anlaşılır ayrıca.


    (live2gether - 17 Şubat 2008 05:00)

  • comment image

    "in hartford, hereford and hampshire hurricanes hardly happen..."

    bahsi geçen laf öbeği prof. higgins'in eliza'ya ezberlettiği tekerlemelerden biridir ve doğal olarak hem alıntı hem de örnektir. cümle aleme duyurulur.


    (yul - 13 Temmuz 2002 23:57)

  • comment image

    2009 yılında kbs2 kanalında yayınlanmış, 16 bölümlük k-drama. take care of my lady, take care of agassi, lady castle isimleriyle de geçmekte. başrollerinde ise coffee prince'den aşığı olduğumuz yoon eun hye ve secret garden'ın oska'sı yoon sang hyun varken, 49 days'deki ruh bekçimiz jung il woo ve güzeller güzeli moon chae won'u da izleyabiliriz dizide.

    --- spoiler ---

    konusu şöyle; kang hye na (yoon eun hye) kore'nin sayılı zenginlerinden biridir. annesi ve babasını küçük yaşta kaybettiği için dedesi ile yaşamaktadır. şımarık, bencil ve huysuzdur da. seo dong chan (yoon sang hyun) ise teyzesi ve kuzeni ile yaşayan, fakir bir adamdır. hye na'nın dedesinin dong chan'ı kahya olarak işe alması ile olaylar başlar. dedesinin amacı hye na'nın uslanmasını sağlamaktır fakat dong chan'ın geçmişi de pek temiz değildir.

    ---
    spoiler ---

    eğlenceli, özellikle yoon eun hye hayranlarına tavsiye oluncak dramadır my fair lady. yine burda da şirin ötesi bir minik oyuncumuz var; wang suk hyun. izleyenler speed scandal'dan hatırlayacaktır; ne şeker ne şeker.


    (jandi - 5 Eylül 2011 13:33)

  • comment image

    en ünlü müzikallerden biri ve bu müzikalden çekilen ünlü film. my fair lady ülkemizde de defalarca çekilen bir konuya sahip olsa da, özellikle unutulmaz müzikleri eşliğinde audrey hepburn ve rex harrison'un (ki oscar aldı) oyunculuklarıyla tam bir görsel şölen.
    sürekli ağlayan (yoksa çığıran mı desek...), yıkanmaktan kaçınan, çikolata karşısında eriyip biten güzel çiçekçi kız rolunda hepburn büyüleyici.
    (bkz: http://www.onurcoban.com/…/12/my-fair-lady_372.html)


    (betatron - 17 Aralık 2011 15:31)

  • comment image

    sexist olarak niteleyenlerin iddialarının aksine erkek sexizmini alaya alan bir eserdir.


    (andrew - 19 Ocak 2013 23:04)

  • comment image

    bütün hikaye professor higgins'in eliza dolittle'a düzgün ingilizce konuşmayı öğretmesi üzerine olduğu halde, trt'nin bir zamanlar ısrarla dublajlı yayınladığı film.
    (bkz: dumur)


    (blanche - 29 Temmuz 2001 21:54)

  • comment image

    altına muhtelif zamanlarda girdiğim entrylerden de anlaşılacağı üzere, seyredilmekten aşınmış dvd ve dinlenmekten aşınmış cd kategorilerimde yer alır bu film. özellikle kostümlerine, şarkılara ve elbette rex harrison karizmasına falan hastasıyızdır ayrı konu ama bu filmin minik detayları da vardır gözden kaçan, sevenlerinin dikkatine sunarım...

    mesela açılış sahnesinde rex harrison why can't the english şarkısını söylerken, bir fincan çay alır kolonun dibine oturarak söyler şarkısını.. işte o fincanda çay falan yoktur.. alenen boştur yani...

    sonra eliza çiçekçi kadınlarla muhabbetteyken, kadınların sepet sepet bezelye ayıkladıkları ve çiğ bezelye kabuklarının içini sıyırdıkları görülmektedir.. ben evde denedim... tavsiye etmem.. yani çiğ bezelye kabuğu içinden hareketle ingiliz mutfağının neden pek beğenilmediğini anlayabiliriz sanırım..

    filmde eliza'nın babası with a little bit of luck şarkısını terennüm ederken, londra sokaklarında kanalizasyon tesisinin yeni yeni inşa edilmekte olduğu görülmektedir. ha bir de oy hakkı isteyen kadınlar da bu arada gösteri yapmaktadırlar.

    yani filmlerde beni en çok sinir eden durumlardan biridir bu boş bavul taşıyan kadın görüntüsü... evden kaçan eliza elindeki koca bavulu sallaya sallaya yürür hatta koşar.. kardeşim tamam istiab haddini doldur demedik ama hiç olmazsa azıcık ağırlık koysaydınız içine.. böyle kırlarda elinde papatya sepetiyle koşmaya benzemez ki bu, şapkası var, şemsiyesi var, iç eteği var öyle 2 tişört bir pantolonla yaşamıyor ki o zamanki kadınlar... olmamış diyor geçiyoruz...

    unutmadan bana göre en esprili detaylardan biri de eliza'nın without you şarkısında yer alır. balodan sonra birtakım hisler beslediğini farkettiği prof. higgins tarafından kendisine terlik getirmesi söylenen köpek muamelesi çekilince tepesi atan eliza evi terkedip gitmiş profesörün annesinin evine sığınmıştır. burada tekrar karşılaştığı prof. higgins'e tak sepeti koluna herkes kendi yolunamealindeki şarkıyı çığırırken kullandığı ağır kelimeler arasında bir kuple dikkatimizi çeker:
    "you dear friend who talks so well,
    you can go to hartford, hereford and hampshire"

    tabii ki burada kastedilen hem h ile başlaması hem de uyaklı olması açısından "hell" kelimesidir... böyle de detaycıyımdır işte... iyi seyirler..


    (yul - 27 Eylül 2004 13:10)

  • comment image

    bir kadini yeni bastan yaratma isini erkege uygun goren, bastan sona erkek bakis acisiyla orta sinif ideal kadin imajini cizen son derece 'sexist' bir eser.


    (fevvers78 - 1 Ekim 2004 01:07)

  • comment image

    audrey hepburn filmin sarkilarini kendi sesiyle kaydetmis, ancak yapimcilar bu kayitlari kullanmamis, dublajci olarak marni nixon'u ise almistir. kibarligiyla taninan hepburn bir "puff" sesiyle studyoyu terketmis, ertesi gun de geldiginde herkesten "siniri" yuzunden ozur dilemistir. hepburn'un orjinal kayitlari filmin restorasyonu sirasinda bulunmus ve ozel surum dvd'sinin eklerinde begenimize sunulmustur. deneyip karsilastirinca insan keske hepburn kalsaymis diye dusunuyor. tamam nixon kadar guclu olmayabilir sesi ama breakfast at tiffany'sdeki kisacik moon riverini dinleyip de etkilenmemek mumkun degil.
    tabii filmin uyarlandigi muzikalde eliza'yi hem sinemada hem broadway'deki en onemli seslerden julie andrews'in oynamis olmasi bu kararda etkili olmus olabilir. daha da ilginci, andrews o sene mary poppins ile akademi odulunu alirken hepburn aday bile gosterilmemistir. 12 dalda adaylik alan filme mi kurban gitti, sesinin dublaj olusuna bilinmez.

    kaynak: my fair lady ozel surum ek dvd'si


    (genetikci - 14 Eylül 2005 05:20)

  • comment image

    prof. higgins: "the question is not whether i've treated you rudely but whether you've ever heard me treat anyone else better." (my fair lady - 1964) / "sorun sana kaba davranıp davranmadığım değil, bir başkasına daha iyi davrandığımı hiç duyup duymadığındır." gibi çevirebiliriz.


    (dilemma - 7 Ağustos 2006 11:39)

Yorum Kaynak Link : my fair lady