Love Actually (~ Ask her yerde) ' Filminin Konusu : Notting Hill ve Bridget Jones's Diary'nin yapımcılarından romantizm rüzgarları. Birbirinden ünlü oyuncuları ve olağanüstü müzikleriyle film uzun süre akıllardan çıkmayacak. Beklenmedik, heyecanlı, karşılıksız, tutkulu, uygunsuz, engellenemez, anlatılamaz...Noele'e tam 1 hafta kala Aşk Her Yerde. Karı-koca, sevgili, baba-oğul, rock yıldızı ve menajeri arasında birbirinden farklı tam on hikayenin içinde.
La La Land(2016)(8,0-417618)
The Notebook(2004)(7,9-463820)
Titanic(1997)(7,8-950244)
The Greatest Showman(2017)(7,6-186089)
Les Misérables(2013)(7,6-315040)
Grease(1978)(7,2-204455)
Notting Hill(1999)(7,1-276453)
Pretty Woman(1990)(7,0-302785)
The Holiday(2006)(6,9-260277)
Mamma Mia! Here We Go Again(2018)(6,8-50465)
Bridget Jones's Diary(2001)(6,7-202674)
Bridget Jones: The Edge of Reason(2004)(6,0-93875)
yılbaşına yaklaşırken, izlenebilecek en güzel film. 2.5 saatlik film bittiğinde, keşke hiç bitmese akşama kadar izlesem diyenler için bulduğum formülü açıklıyorum:biter bitmez bir daha izleyin. aynı yerlere yine hayvan gibi gülecek, çoğu zaman yüzde sabitlenmiş bir tebessümle harika vakit geçireceksiniz. "lan benim hayatım niye böyle değil, her yılbaşı trajediye imza atıyorum?" diyenler için ise vereceğim bir öneri yok, aynı dertten muzdaripim. daha mutlu olarak girdiğim yeni yıl yok. insanların eğlenmek zorunda hissetmeleri sonucu, kafalarına bir şey takıp dans etmeye çalışmalarına tanık olmak, türümüze olan inancımı azaltıyor. akşama yapacak daha iyi işiniz yoksa, indirin izleyin derim. kalbi ısıtır, yüze tebessüm getirir. şimdi indirmeye başlasanız, akşama iner. üşenmeyin olm.moderasyondan ricam, bu başlığın biraz tepede kalması. şaka lan şaka, e5 gibi akıyor zaten sol frame. 10 kişi okusa, 5'i izlese yeter. sıcak çikolata gibi film.
(mies - 29 Aralık 2008 11:43)
bu filmde ingiltere başbakanının, amerikan başkanına verdiği ayarı anca bir romantik komedide ve yine anca hugh grant verebilirdi. aslanım benim.
(barrett - 7 Kasım 2010 01:35)
"erkekler temizlikcileriyle, sekreterleriyle evlenir" temali. epeyce erkek filmi. bakmak zorunda oldugu, akil hastanesinde yatan bir karde$i olan i$ guc sahibi egitimli kadin da elbette yalnizliga mahkumdur. keza, orta ya$li, iki cocuk buyutmu$ akilli fikirli kadin da aldatilmaya mahkumdur. oteki kadin da pek tabii patronuna kendini "zorla" sunan $eytan boyunuzu takip kirmizi giyen bir femme fatale olacaktir, kadin ofisin ortasinda bacaklarini filan acacaktir adama, adam kurbandir elbette.
(willow is still blessed - 16 Nisan 2012 02:57)
masal. hem oyle bi tane de degil, yanlis saymiyosam onbir tane ask masali birden. haliyle bi kismi mutlu, bi kismi degil; aldatan var, aldatilan, reddedilen, arkadasimin askisin olan var. konu bildik yani. karakterlere gelince, bu kadar cogu bi arada oldugundan, cok bir derinlik beklemek, tahlil yapmak olasi degil. herkes beyazin, veya pembenin diyelim, bir tonu, iki tane de hafifce gri var. ama iste yine de olaganustu sevimlilikte bi film. bi kotu tarafi kimseyi istediginiz kadar goremiyosunuz-- gerci hugh grantin dans sahnesi two weeks noticein tamamina esdegerdir kanimca. ayrica bi de thomas sangster diye bir velet var ki filmde, hugh grant de colin firth de halt etmis yaninda. kendisi jerry maguiredaki tisslayarak konusan gozluklu veletten (bkz: jonathan lipnicki) beri hollywoodun gordugu en yakisikli ufaklik (hugh grantin de kuzeniymis zaten.) love actually'ye giderseniz, ilan-i ask etmenin 50 yolunu tatli tatli siritarak, yer yer de tepine tepine gulerek seyredicek, istemediginiz kadar da tanidik insan goruceksiniz. ama tayyiple (veya tansu cillerle?) kendinizi birlikte dusunmeyin, o zaman masalsi buyu falan kalmiyo..
(dem - 9 Kasım 2003 09:46)
sadece "to me you are perfect" sahnesinin bile kendisini diger romantik komedilerden farkli kildigi bi film. vizyona gireli 10 sene olmus, kac 10 kere izledim bilmiyorum. biraz kezbansam demek.
(magia - 6 Kasım 2013 08:49)
bu arada muhtemelen sinema tarihinin en guzel ilan-i asklarindan bi tanesi ve ona verilmis en guzel tepkilerden bi tanesi bu filmdeydi. --- spoiler ---(keira knightley'ye yapilandan bahsediyorum)--- spoiler ---
(edved - 25 Ocak 2004 01:55)
bir kere bu filmin hakikaten çok güzel olduğunu söylemeliyim ilk başta. nedense "romantik komedi" tanımı bu film için bir kaç beden küçük gibi göründü gözüme. ama ne diyeceğimi de bilemedim açıkçası. film, en başından en sonuna kadar bir saniye bile sıkmadan ilgiyle izletiyor kendini. çok sayıda hikâyeyi çok güzel bir şekilde aktarıyor. hele müzikler, alıp götürüyor sizi. "bu film bitmesin, hayır hayır saatlerce sürsün!" diyorsunuz içinizden (ulan ben kendi hislerimi neden başkalarına mâlediyorum ki?!). ayrıca britanya'ya hakikaten david gibi bir başbakan lazım derim.bu arada filmin türkçe çevirisinin adını* duyduğum anda aklıma troggs'un love is all around'u takılıvermişti. filme girerken de aklımda o vardı. film başlar başlamaz da güzel bir sürprizle karşılaştım. ancak benim için daha büyük bir sürpriz vardı: düğün sahnesinde düğün marşının ardından la marseillaise'in girmesine anlam veremedim önce, arkasından love love love'ı duymak ise muhteşemdi*... god only knows'lu final de, düğün sahnesinin ardından en etkileyicisiydi sanırım: "god only knows what i'd be without you"...filmdeki popüler kültüre dair göndermeler de pek şıktı. filmin sinir bozucu tek yanı nokia reklamıydı kanımca, ancak o bile ilerleyen sahnelerde sinir bozuculuğunu kaybetti (karl'la nokia'lı hatunun meselesi).ayrıca ufaklığın davul çalma kararının ardından odasının kapısındaki kara tahtaya yazdığı ringo rules yazısı da çok eğlendirdi.böyle güzel, samimi, hoş, mutluluk veren, ingilizler bu işi biliyor dedirten bir filmdi işte.i am sam'in verdiği hisleri aldığımı söylemeliyim filmden bir de. hani bunu alanlar bunu da aldılar tadı verilsin, kapak olsun diye."hayat ne tuhaf, havaalanları falan..."*
(the beatles - 31 Ocak 2004 14:52)
filmi izlerken, "neden boyle asklar yasayamiyorum" diye uzulebilir yahut "dunyada boyle seyler de olabilir hakikaten" diyerek umutlanabilirsiniz. ikincisini tercih edin. "hugh grant gibi bir ingiliz basbakani olmaz ki, hic gercekci olmamis" diyebilir veya "keske bizde de boyle basbakanlar olsa aslinda olmasi gereken bu" diyebilirsiniz. ikincisini tercih edin. "ask komedileri artik sikti bin tane ayni konulu film; adam kadin ayrilir sonra kavusur "diyip bu filme gitmeyebilir ya da "10 tane hikayeyi oyle guzel kugulayip ustaca bir sona baglamislar ki cok sansliyim seyredebildigim icin" diyebilirsiniz. ikncisini tercih edin.
(henryleyden - 1 Şubat 2004 12:11)
kanımca filmde ingiltere'nin savaştaki rolünün inkâr edilmesi gibi bir durum söz konusu değildi. orada tony blair'e de gayet güzel giydiriliyordu. seyirciye "tony blair, david* gibi davransaydı başımıza bunlar gelmezdi." dedirtmek için konulmuştu o sahneler. ingilizlerin bağımsız bir politikaya ihtiyaçlarının olduğu belirtiliyordu. en azından ben böyle algıladım. ya da ben britanya'nın köpeğiyim, ki mümkündür. tanrı kraliçeyi korusun.
(the beatles - 4 Şubat 2004 21:58)
bir kalorifer peteğini bile duygulandırabilecek güzellikte, ara vere vere izlenilesi film.
(eternal - 17 Şubat 2004 11:40)
hakkında yazılan ilk entrylerle son entryler arasındaki uçurumu analiz etmek üzere doktoraya başvurdum. sahi, niye öyle olmuş? acaba daha mı naifmişiz (naiflermiş yani onları yazanlar)?çok gördük, çok biliyoruz da ondan mı böyle oldu acaba?mis gibi de sümüklü filan ağlamalı film işte... kadro efsane, konular ilginç. "her şey insanlar için" alt metni çok hoş. aldatılmak var, buna vesile olmak var, ümitsiz bırakılmak var, avcunu yalamak var, batırmak, çuvallamak, dengeyi bulamamak... ne ararsan...klişelerden nasibini alıyor ama o kadar da olsun be sebastian! benim gözümden yaşlar geldi, aşağıya doğru kıvrıldıııı ve burnumdan inen sularla birleşti...baya iğrenç bi tablo oldum. sonra düşündüm ki biri beni bu halimle bile sevebilir. ayrıca sevmenin öylesi en bi güzeldir.misal, dkt-sevici bir insan "yine neye hislendim sümüklüböceğim?" diyebilir. olabilir yani. ben de burnumu çekip " aşk çok güzel bi şey. sen hiç ölme tağam mı? sarılalım, çok sarılalım" diyebilirim.üf sümüğüm aktı.
(demesi kolay tabii - 9 Şubat 2014 08:07)
şimdi richard curtis şöyle düşünmüş, "ulan ırak savaşında yan bastık, amerika'nın oyuncağı olduk, üstünde güneş batmayan anlı şanlı imparatorluk maymuna döndü, canım vatanımın en güzide oyuncularını toplayayım, şöyle ortaya karışık bir güzellik yapayım, hem christmas ruhuna uygun olsun, sevgi, kardeşlik barış mesajları içersin, hem de dışişleri politikasına karınca kararınca katkım olsun... --- spoiler ---mesela başbakanım canlı yayın basın toplantısında abd başkanına giydirsin, ingiltere: 1- amerika: 0, mesela başbakanım halktan birine vurulsun, lordlar kamarası, avam kamarası olayını şeydiyim burada.. sınıf farkı kalksın..mesela porno yıldızlarını masumane bir aşka konu edeyim, burada da "yaptığın iş ne olursa olsun yeter ki, için güzel olsun" mesajı şeydiyim...mesela bizim allahın davarı erkeklerimiz bile sırf aksanlarıyla amerikan kızlarını sıradan becersin, hatta becerilmek üzere ithal etsin, ingiltere:2-amerika:0,mesela sevgilisini kardeşiyle basan bir kahramanımız olsun, ailesinden görmediği dürüstlüğü, portekizlide bulsun, yaşasın halkların kardeşliği ve hatta yaşasın avrupa birliği.. yani biz öylesine ırak'a şeytmiştik, aslında biz bir bütünüz.. ingiltere:1- ab:0,mesela ortada bir aşık olsun herifin kime vurgun olduğu filmin ortasına kadar belli olmasın, homolara göz kırpalım, ama sonunda doğru yolu bulsunlar, thatcher: 1- homoseksüeller: 0,mesela dul bir adam olsun, öldükten sonra bile karısının sözünden çıkmasın, aile birliği, kutsallığı bozulmasın, claudia schiffer: 1- ingiltere: 1,dağılmış aileler bir şekilde bir araya gelsin, gülsünler eğlensinler.. off..--- spoiler ---
(yul - 2 Ekim 2004 11:34)
hugh grant'in ingiltere tanımı unutulur gibi değildir: "the country of shakespeare, churchill, the beatles, sean connery, harry potter. david beckham's right foot. david beckham's left foot, come to that."
(beatific - 8 Mayıs 2005 15:44)
filmdeki tum mutlu sonlara ragmen, bittiginde hala, arkadasının kasısına asık olan adamın, ilanı askı sonrası aldığı tepkiye 'enough..' demesinin buruklugunu, icime tas gibi oturdugunu soylemeliyim.. evet.. son zamanlarda izledigim en tatlı film..
(granieve - 16 Kasım 2005 00:55)
küçük çocuğun üvey babasıyla yaşadığı gol sevinci, perdenin arkasından öpüşen başbakan çıkmasının yarattığı şaşkın ortamda seyircilerden birinin aralıksız olarak deklanşöre bastığı sahne, ve arkadaşının aşkına düğün kasetini izlettirme sahnesine hasta olduğum filmdir. bunun dışında çok beğendiğim ve çok güldüğüm daha onlarca sahne vardır. harika bir filmdir bence bu, incecik detayların filmidir. yirminci izleyişte hala küçük detaylar yakalayıp, filme tekrardan hayran kalmak mümkündür. ben şimdi yirmi birincideki detayı görmeye çalışıyorum.konu klasiktir aslında. romantik komedi işte, ama birçok hayatı gözlemleyip karakterlerin derinliğinde boğulmaması ve zekice gizlenmiş detaylarla film tür benzerleri arasından sıyrılmakta, bana kendisini en kısa zamanda yirmi ikinci kez izleme isteği aşılamaktadır.
(siriotica - 1 Aralık 2005 17:37)
son zamanlarda beni en çok etkileyen sinema filminin orjinal adı. ilk bakışta (veya her türlü bakışta ne biliyim ben) romantik komedi diyoruz ya, diğerlerinden bir noktada ayrılıyor bana kalırsa. hepsinde bir "she/he is the one" cılık sürüp giderken, bu filmde "dünyada her insan için yalnızca bir kişi yoktur" diyor. aldatılabilirsiniz, aşık olduğunuz kişi ölebilir fakat yine aşık olabilirsiniz. oysa mutlu sonla biten diğer romantik komediler nasıl da umutsuzluğa düşürüyor insanı. herşeyden önce ölüm var değil mi, nasıl bir mutlu son bekleyebiliriz ki.ilk sinema filmi yorumum da böyle bir şey oldu.
(asy - 1 Aralık 2005 18:44)
ömürlük film, dönüp dolaşıp gelinen kürkçü dükkanı...hala daha savımda çok iddialıyım bu filmi izlerken kafamı ezseler, etlerimi bürseler, beni benden etseler gıkımı çıkarmam...damardan saf mutluluk umut enjektesi insanı serseri mayın yapan masalsı bir anlatı...
(janos - 14 Ocak 2006 01:36)
--- spoiler ---[on sheets of poster board] [on sheets of poster board] with any luck, by next yeari'll be going out with one of these girls. [shows pictures of beautiful supermodels] but for now, let me saywithout hope or agendajust because it's christmasand at christmas you tell the truthto me, you are perfectand my wasted heart will love youuntil you look like this [picture of a mummy] merry christmas--- spoiler ---kısmıyla beni benden almış hoş film..
(edoras - 17 Şubat 2006 20:28)
insani mutlu etmek yerine bilakis depresyona sokan bir film. mesela ben her izledigimde hungur hungur agliyorum. sonra soundtrack'i buluyorum, glasgow love theme'i aciyorum, yine agliyorum.hayat filmlerdeki gibi degil, son tahlilde.
(chanandler bong - 26 Şubat 2006 21:25)
insana dair farklı ve geçerli ve yaygın duyguların olabilecek en nazik ve en gerçek şekilde verildiği film. mükemmel bir oyuncu kadrosuna sahip film. pek çok iyi oyuncuyu tam da yerlerinde barındıran film. rol almayan diğer tüm aktör ve aktristlerin, film vizyona girdikten sonra kıskançlıktan çatladıklarını düşündüğüm film. cümlelere, bakışlara ve mimiklere hayatı yükleyen/ile özetleyen film.erkeğin, beklenen ama bir o kadar da beklenmeyen bir dansta kadının saçına dokunmasının ne kadar erotik ve aslında yaşanmış olduğunu hatırlatan film.küçük oyuncuların gözleri ve sesleri ile büyülediği film.her ne kadar mekan londra ise de insana “ah keşke dünyanın herhangi bir/her yeri olsa hem de her zaman” hissi veren film.hugh grant’i ingiltere başbakanı yapmış film. böyle bir başbakan, her ülkeye lazım dedirten film. üstelik hugh grant’in sinematografisine asla ihanet etmeden. o yine çok çekici ve fakat kadın/erkek ilişkilerinde görmüş geçirmiş olmasına rağmen ya çok yorgun ya da kararsız ve kesinlikle beceriksiz. ancak konumu gereği zeka düzeyi bir miktar arttırılmış ve nasıl da yakışmış.emma thompson’un şırıl şırıl ağladığı sahnede aldatıldığından şüphelenen bir insanın acısının katı ve somut bir hal aldığı ve izleyiciyi aldatılma şüphesinin ortağı yaptığı film.liam neeson’ı artık schindler olmaktan azat eden film. bir erkeğin gözünde bu kadar hüzün varsa, mutlaka hayat arkadaşı gerçek hayatta da ölmüştür diye şüphelere gark ettiren film.amerika ve temsil ettikleri ile göstere göstere, ancak kaba olmaksızın dalga geçen film.soundtrack’inin mutlaka alınması ve sık sık çalınması gereken film.şu hayatta tekrar tekrar izlemekten en çok zevk aldığım film.
(ssapporr - 3 Nisan 2006 12:23)
Yorum Kaynak Link : love actually