Ödüller :
Sundance Film Festivali : "Short Filmmaking Award - Honorable Mention"
abreaction: tepki yenilemeabsence: yokluk; olmayışabsent father: ortada görünmeyen babaabsolute: mutlak; saltıkabsolutism: mutlakiyetçilikabsolutist: mutlakiyetçiabsorb: massetmek; özümsemekabstract: soyutabstraction: soyutlamatheatre of absurd: uyumsuz tiyatroabsurd: uyumsuz; saçmaaccentuation: vurgulamaaccess points: ulaşma noktaları (giddens)accidental: arızî; rastlantısal; geçici; ilinekselaccommodation: bağdaşma; bağdaştırma; barındırmaaccultration: kültürlenmeaccumulation: birikimachievement: başarı; edinimact: edimactant: eyleyen (greimas)action: eylem; hareketactivist: aktivist; eylemciactivity: faaliyetactor: aktör; fail; edimciactual: fiiliactually existing socialism: reel sosyalizmadaptation: uyarlanma; uyum gösterme; intibakadjacency: yanyanalık (said)adjustment: uyumadministration: yönetimadolescent: ergenadult: yetişkinadvent: geliş; ilerleyişadventure: serüven; maceraadverb: belirteçadversary: hasımaesthetic: estetik; güzelduyuaetiology: etiyolojiaffect: duygulanımaffiliation: yakınlıkaffirmation: olumlama; doğrulamaagency: fail; aktör; eylemlilikagenda: gündemagent: eyleyen; fail; ajan; aktör; birimaggression: saldırganlıkagrarian economy: tarımsal ekonomiagriculture: tarımahistorical: tarihdışıalchemy: simyaalienate: yabancılaşmak; yabancılaştırmakalienation: yabancılaşmaallegory: allegorialliance: ittifakallowance: ödenekallusion: anıştırmaalterity: başkalıkaltruism: özgecilik; diğerkâmlıkambiguity: belirsizlik; mulaklıkambivalence: çokanlamlılık; müphemlik (bauman)amnesia: bellek yitimianachronistic: anakronistikanachrony: anakronianalogy: analoji; benzetim; örneksemeanal stage: anal dönem (freud)analysis: analiz; çözümlemes; tahlilanalytical marxism: analitik marksizm (elster, roemer, cohen…)anarchism: anarşiancestor: ataancient: kadim; eskianger: öfke; kızgınlıkanimism: canlıcılık; animizmannouncement: bildiri; duyurduanomie: kuralsızlık; anomiantagonism: antagonizma; husumet; karşıtlıkantecedent: öncülanthropocentrism: insanmerkezcilik; insaniçincilikanthropology: anthropoloji; insanbilimanthromorphism: insanbiçimcilikanticipation: beklenti; tahmin; öngörüantinomy: çatışkıantithesis: antitezantithetical: karşıt; zıtantonym: karşıtanlamlıanxiety: kaygı; endişeapathy: hissizlikaphasia: sözyitimiappearance: görüntü; görünüş; görünümapplication: uygulamaapplied sciences: uygulamalı bilimlerapposition: koşuntuapproach: yaklaşımappropriate: temellük etmek; sahiplenmek; mülk edinmekappropriation: temellük (etme)approximation: kestirim; yakınlaştırma (fey)arbitrariness: keyfilik; keyfiyet; buyrultusallık; nedensizlikarbitrary: keyfi; buyrultusal; nedensizarcheology: arkeoloji (fou)archetype: arketip; ilkörnek (jung)archieve: arşiv (fou)argument: sav; iddia; tez; argümanaristocracy: aristokrasiart for art’s sake: sanat sanat içindirarticulated: eklemlenmiş; eklemliarticulation: eklemlenme; eklemleme; eklemlilik; dile getirmeartifice: yapıntıartificial intelligence: yapay zekaartisan: zanaatkar; esnafartistic: sanatsalascetism: çilecilik; asketizmaspiration: özlem; iştiyakassembly line: montaj (hattı)asset: aktif; varlıkassimilation: asimilasyonassociation: çağrışım; dernek; birlik; kuruluşassumption: varsayımasymptote: sonuşmaz; asimtotatemporal: zamandışıatomization: atomlaşmaattitude: tavır; tutumaudience: izlerkitle; izlerçevre; izleyici; seyirciaura: haleauthentic: sahici; otantikauthenticity: sahicilik; otantiklikauthor: yazar; yaratıcıauthoritarian personality: otoriter kişilikauthoritarianism: otoritarizm; otoritecilik; yetkecilikauthority: otorite; yetke; yetkiliautism: otizmautocracy: otokrasiautomation: otomasyonautonomous: özerkautonomy: özerklikavant-garde: avangardawareness: farkındalık; bilinçaxiom: belit; aksiyombackground: ardalan; ardyöre; arkaplanbackwardness: geri kalmışlıkbad conscience: vicdan azabı (nie)balance sheet: bilonçobanal: bayağı; adi; banalbaptism: vaftizbarbarism: barbarlıkbargaining: pazarlıkbase: altyapı; temelbasis: temelbecome: haline gelmek; halini almak (del)becoming: oluşbehavioral sciences: davranış bilimleribehavioural : davranışsalbehaviourism: davranışçılıkbeing-for-itself: kendisi için varlıkbeing-in-itself: kendinde varlıkbeingness: varlıksallık (j. kovel)belief: inançbelonging: aidiyet (gad)binary opposition: ikili karşıtlıkbiology: biyoloji; dirimbilimbipolar: iki kutuplubisexual: biseksüelblack humour: kara mizahblue collars: mavi yakalılarbody language: beden dilibody politic: siyasi toplulukbody: gövde, bedenbourgeois: burjuva, kentsoylubourgeoisie: burjuvazibracket: parantez, ayraçbracketing: paranteze alma (husser)brain drain: beyin göçübrainwashing: beyin yıkamabricolage: yaptakçılıkbureaucracy: bürokrasicanon: kanoncapital: sermaye; anamalcapitalism: kapitalizm; anamalcılıkcare: bakım; ilgilenme; özen; kaygı; ihtimamcare for the self: benlik kaygısı (fou)carnival: karnaval (bak)case study: vaka incelemesi; örnekolay incelemesicaste: kastcastration complex: iğdiş edilme kompleksi; kastrasyon kompleksi (fre)catachresis: kaydırmacacategory: kategori;ulamcatharsis: katarsis; arınma (ari)cathexis: kateksiscausal: nedenselcausality: nedensellikcause: nedencenter: merkezcentral: merkezicentralization: merkezileşme; merkezileştirmecentrifugal: merkezkaçcentainty: kesinlikchance: şans; rastlantıchange: değişimchannel: kanalcharacter: karakter; ıracharisma: karizmachauvinism: şovenizmchronic: kronikcircular: döngüsel; daireselcircularity: döngüsellikcirculating capital: döner sermayecirculation: tedavül; dolaşımcircumlocation: dolaylamacitizen: yurttaşcitizenship: yurttaşlıkcity: kent; şehirciviv humanism: yurttaş humanizmicivil disobedience: sivil itaatsizlikcivil inattention: uygar ilgisizlik (goffmann)civil society: sivil toplumcivilization: medeniyet; uygarlıkcivilizing process: medenileşme süreci (elias)claim: talep; iddiaclan: oymak; klanclass: sınıfclass allegiance: sınıf ittifakıclass conflict: sınıf çatışmasıclass consciousness: sınıf mücadelesiclassification: sınıflandırma; tasnifclimate: iklimclose reading: yakın okumaclosure: kapanım; kapanmacode: kod; düzgü; izgecognition: bilme yetisi; idrakcognitive: bilişselcognitive psychology: bilişsel psikolojicoherence: tutarlık, tutunumcold war: soğuk savaşcollective movement: kolektif hareketcollective unconscious: kolektif bilinçdışı (jung)collective: ortak; müşterek; kolektifcollectivism: kolektivizm; ortaklaşmacılıkcollector: koleksiyoncu (benjamin)colonialism: sömürgecilikcolonization: sömürgeleştirme; kolonizasyoncolony: sömürge; kolonicombination: birleşimcommerce: ticaret; tecimcommercialization: ticarileşme; ticarileştirme; tecimselleştirmecommitment: bağlanma; bağlılık; bağıtlılıkcommodification: metalaştırma (marks)commodified: metalaşmışcommodity: metacommon sense: sağduyucommunal: komünalcommune: komüncommunication: iletişimcommunicative action: iletişimsel eylem (habermas)communitarian: toplulukçu; komüniter (taylor, walzer, sandel…)community: topluluk; cemaatcompany: şirket; bölük; eşlik (etme)comparative literature: karşılaştırmalı edebiyatcompatibility: bağdaşabilirlikcompatible: bağdaşır; uyuşurcompensation: telafi; tazminatcompetence: yeterlilik; ehliyetcompetition: rekabetcomplex: kompleks; karmaşa; karmaşıkcomplexity: karmaşıklıkcomponent: bileşencomposition: bileşim; kompozisyoncomprador: işbirlikçi; kompradorcompromise: uzlaşma; ödün vermecompulsion: zorlanmacompulsive: kompulsif; zorlayıcıcompulsiveness: zorlayıcılıkconcept: kavramconception: kavrayış; anlayışconceptualization: kavramlaştırma; kavramsallaştırmaconcrete: somutconcreteness: somutlukconcretization: somutlaştırmacondensation: yoğunlaştırma (fre)condition: koşul; şartconditioned reflex: koşullu reflexconditioning: koşullamaconfession: itiraf; günah çıkarmaconfiguration: biçimlenim; şekillenim; konfigürasyonconflict: çatışmaconformism: konformizmconformity: uygunlukconjunction: bağlaç; bağlaşım (lévi-strauss)conjuncture: konjonktürconnotation: yananlamconscience: vicdan; bulunçconscientization: vicdanileştirme (freire)consciousness-raising: bilinçlendirmeconsciousness: bilinçconsensus: konsensüs; oydaşma; uylaşımconsent: rızaconservative: muhafazakar; tutucuconsideration: düşünce; mülahaza; kaygıconsistency: tutarlılıkconsolidation: konsolidasyon; pekiştirmeconspiracy: komploconstant: değişmez; sabitconstative statement: saptayıcı sözce (austin)constitution: anayasaconstitutional: anayasal; meşruticonstruction: kuluş; inşa; kurmaconstructive: yapıcıconstructivism: konstrüktivizm; inşacılıkconsumer society: tüketim toplumaconsumer: tüketiciconsumption: tüketimcontemplation: temaşa; derin düşünmecontemporaneity: çağdaşlıkcontemporary: çağdaşcontent: içerik; muhtevacontext-dependent: bağlam-bağımlıcontext: bağlamcontextuality: bağlamsallıkcontingency: olumsallık; zorunsuzlukcontingent: olumsal; zorunsuzcontinuity: süreklilik; devamlılıkcontract: sözleşmecontractual: sözleşmeselcontradiction: çelişkicontrol: denetim; kontrolcontroversy: tartışma; ihtilafconventional: uzlaşımsal; saymacaconvergence: yöndeşme; çakışmaconvergent: yöndeşik; çakışanconviction: kanaat; kanıcooperation: işbirliğicoordinated: koordine; eşgüdümlücoordination: koordinasyon; eşgüdümcorporate state: tüzel devlet; korporatif devletcorporation: lonca; korporasyoncorrelation: bağıntıcorrespondence: tekabül etme; tekabüliyet; karşılık gelme; yazışmacosmic: kozmik; acunsalcosmogony: evrendoğumcosmology: evrenbilim; acunbilim; kozmolojicosmopolit: kozmopolitcosmopolitism: kozmopolitizmcost: maliyet; bedelcounter-memory: karşı-bellek (foucault)counterculture: karşıkültürcounterfactual: karşıolgusalcounterrevolution: karşıdevrimcoup d’état: darbecourse: mecra; yolcourtly society: saray toplumucreation: yaratı; yaratım; yaratmacreativity: yaratıcılıkcrime: suç; cürümcriminology: kriminoloji; suçbilimcrisis: bunalım; krizcriterion: ölçüt; kıstas; kritercritical: eleştirelcritical theory: eleştirel kuram; eleştirel teori (horkheimer, adorno, habermas…)criticism: eleştiricritique: eleştiricrowd: kalabalık; yığıncult: kültcultural imperialism: kültür emperyalizmicultural studies: kültürel çalışmalar (r. williams, s. hall)culture: kültür; ekincurriculum: müfredatcustom: adet; görenek; örf; törecustomary law: örfi hukukcycle: çevrim; döngücyclical: çevrimsel; döngüselcynical: kinikdaily life: gündelik hayatdata: veridatabase: veritabanıdeath instinct: ölüm içgüdüsü (freud)decentralization: ademi merkezileştirme; ademi merkezileşme; merkezsizleşmedecentralized: ademi merkezi; merkezsizleşmiş; merkezsizleştirilmişdecoding: kodlamadeconstruction: yapıçözüm; yapısöküm; yıkinşa (derrida, de man)deduction: tümdengelimdeep ecology: derin ekolojideep structure: derin yapıdefamiliarization: alışkanlığı kırma (rus biçimçiliği)define: tanımlamakdefinition: tanımdeism: deizmdelinquency: suç; suçlulukdelusion: hezeyandemand: talep; istemdemarcation: sınırlamademocratic centralism: demokratik merkeziyetçilik (lenin)democratization: demokratikleşme; demokratikleştirmedemography: demografi; nüfusbilimdenotation: düzanlamdeny: yadsımak; inkar etmekdependency: bağımlılık (a.g. frank)dependent: bağımlıdepolitization: depolitizasyondepression: depresyondeprivation: mahrumiyet; yoksunlukdepth pyschology: derinlik psikolojisi (freud)dereification: şeyleşmenin aşılması (marcuse)derivation: türeme; türetmederivativ: türevdescribe: betimlemek; tasvir etmekdescriptive: betimseldesensitization: duyarsızlaştırmadesire: arzu; istekdespiritualization: tinden uzaklaşma; tinden uzaklaştırma (kovel)despotism: despotizm; baskı yönetimidestructive: yıkıcıdetente: yumuşama; detantdetermination: belirlenim; belirlemedeterminism: belirlenimcilik; determinizm; gerekircilikdeterrence: caydırmadeterritorialization: yersiz yurtsuzlaşma; yersiz yurtsuzlaştırma (deleuze)developed: gelişmişdeveloping countries: gelişmekte olan ülkelerdevelopment: gelişme; kalkınmadeviation: sapmadiachrony: artzamanlılık; artsüremlilikdiagnosis: tanı; teşhisdialectical: diyalektikdialectics: diyalektik; eytişimdialogical: diyalojik (bakhtin)dialogue: diyalogdichotomy: ikilikdictatorship of proletariat: proletarya diktatörlüğü (lenin, althusser)difference: fark; farklılık; ayrım (derrida)differentialism: farkçılıkdifferentiation: farklılaşma; farklılaştırmadiffusion: yayılmadilemma: ikilemdirect: dolaysız; doğrudandisarmament: silahsızlanmadiscontinuist: süreksizlikçi (giddens)discontinuity: süreksizlikdiscourse: söylem (foucault)discrepancy: uyumsuzluk; uyuşmazlıkdiscrete: ayrıkdiscrimination: ayrımcılıkdiscursive: söylemsel; gidimlidiscursivity: söylemsellikdiscussion: tartışmadisintegration: çözülme; ayrışmadisorganized capitalism: örgütsüz kapitalizm; örgütsüzleşmiş kapitalizm (offe, lash-urry)disjunction: ayrışım (levi-strauss)displacement: yer değiştirmedispossed: mülksüz; mülksüzlerdissemination: yayma; yayılma; dağılma (derrida)dissociation: ayrılma; çözülme; kopmadistribution: dağıtım; bölüşümdiversity: çeşitlilikdivine: kutsal; ilahi; göksel; ulvi; tanrısaldivision of labour: işbölümüdocile bodies: uysal bedenler (foucault)doctrine: öğreti; doktrindogma: dogma; inakdomatism: dogmatizm; dogmacılık; inakçılıkdominant classes: egemen sınıflar; hakim sınıflardominant: başat; egemen; hakimdomination: tahakküm; egemenlikdoubt: şüphe; kuşkudramatic: dramatik; çarpıcıdream: düş; rüyadrive: dürtüdualism: ikicilik; düalizmduality: ikilik; dualiteduplication: çoğaltma; kopyalamaduplicity: hileduration: süre (bergson)dynamic: dinamikearth: yeryüzüeccentric: egzantrikeclectric: eklektik; seçmecieclectism: eklektizm; seçmecilikecological: ekolojikecologist: ekolojist; çevreciecology: ekolojieconomism: ekonomizm; iktisadiyatçılıkeconomy: ekonomi; iktisat; tutumluluk; tasarrufecopolitics: çevre politikası; ekopolitik ecosystem: ekosistemeffect: etki; sonuçefficiency: verimlilik; etkililikegalitarian: eşitlikçiegalitarianism: eşitlikçilikego ideal: ego ideali (freud)ego: ego; benegocentrism: benmerkezcilikegoism: bencillik; egoizmelasticity: esneklikelement: öğe; unsurelite: elit; seçkinelitism: elitizm; seçkincilikellipsis: eksiltielliptic: eksiltiliemanation: türümemancipation: özgürleşme; kurtuluş; kurtulmaemblem: amblemembodiment: cisimleşme; cisimleştirme; tecessümemigration: dışgöçemotion: duygu; hisemphaty: empatiemprical: amprik; görgülempricism: ampirizm; görgülcülükemployee: çalışan; işçiemployer: işverenemployment: istihdamencoding: kodaçımıencounter: karşılaşma (goffman)endogamy: içevlilikenergy: enerji; erkeenlightenment: aydınlanmaenterpreneur: girişimci; müteşebbisenterprise: girişim; teşebbüsenthusiasm: çoşku, şevk, hevesentity: kendilik, varlıkentropy: entropienunciation: sözcelemeenvironment: çevre/ortamenvironmentalism: çevrecilikenvisage: tahayyül etmekenvy: haset/imrenmeepic theatre: epik tiyatro (brecht)epiphany: epifani (joyce)epiphenomenon: gölge olayepisodic: süreksiz, epizodik, olaylara dayananepisteme: epistem (faucault)epistemological break: epistemolojik kopuş (althusser)epistemology: epistemoloji, bilgi kuramıepoch: çağeqality: eşitlikequilibrium: dengeequity: hakkaniyet, adaletequivalence: eşdeğerlik/denklikequivalent: eşdeğer/denkerogeneus zone: erojen bölge (freud)erotic(al): erotik (freud)esoteric: ezoterik, içrek, batıniessay: denemeessence: öz/esasessentialism: özcülükestablished: yerleşik, kuruluestablishment: düzeneternal recurrence: bengi dönüş (nietzsche)eternity: sonsuzluk, ebediyetethics: etik, törebilim, aktöreethiology: etiyoloji, nedenbilimethnic group: etnik grupethnocentricism: etnosantrizm, kavimmerkezcilikethnography: etnoğrafya, budunbetimethnology: etnoloji, budunbilimethnomethodology: etnometodolojiethology: etolojietiquette: adabı muaşereteuphemism: örtmeceeurocentrism: avrupamerkezcilik (amin)european communism: avrupa komünizmievent: olay, hadiseeveryday life: günlük hayateverydayness: gündeliklikevolution: evrimevolutionary: evrimci, evrimselevolutionism: evrimcilikexact: sağın (?)exactness: sağınlık (?)exchange: mübadele, değişimexchange value: değişim değeri (marx)excitement: heyecanexcommunication: aforoz (etme)execution: yürütme/icra/infaz/ifaexegesis: tefsirexhibition: teşhir/sergiexhibitionism: teşhircilikexistence: varoluşexistential philosophy: varoluş felsefesiexistantialism: varoluşçuluk (sartre)exogamy: dışevlilikexperience: deneyim, tecrübe, yaşantıexperiment: deneyexpert: uzmanexpertocracy: uzmanerki (gorz, illich)explanation: açıklamaexplanatory: açıklayıcıexplication: açımlamaexplicit: açık, aleni, belirtikexploitation: sömürüexposition: serimlemeexpression: ifade, dışavurum, anlatımexpressionism: dışavurumculuk, ekspresyonizm, anlatımexpropriation: gasp/kamulaştırmaexterior: dış(sal)exteriority: dışsallık (faucault)external: dış(sal), hariciexternality: dışsallıkexternalization: dışsallaştırmafabulation: hikaye (?)fabulator: hikayeci (?)faceless commitment: örtük bağlılık (giddens)facework commitment: görünür bağlılık (giddens)fact: olgu/gerçekfaction: fraksiyon, hizipfactor: faktör, etmenfaculty: yeti/fakültefaith: inanç, imanfalse consciousness: yanlış bilinç (marx, lukacs)falsibiality: yanlışlanabilirlik (popper)falsificationism: yanlışlamacılıkfalsify: yanlışlamakfantasy: fantezi, düşlemfarming: çiftçilikfatalism: kadercilik, yazgıcılıkfeasibility: fizibilite, uygulanabilirlikfeedback: geribeslemefemininity: kadın(sı)lık, dişilikfeminism: feminizmfertility: doğurganlıkfetish: fetişfetishism: fetişizm, tapınakçılıkfeudalism: feodalizm, derebeylikfiction: kurmaca, kurgu, yapıntıfigurative: değişmeceli, betisel (?), figüratiffiliation: hısımlık (said)final: nihai, en sonfinality: ereklilikfinance: finansmanfinancial: malifinding: bulgufirm: şirket, firmafixation: saplanma, saplantıfixed: sabitflexible: esnekflow chart: akış çizelgesifluidity: akışkanlıkflux: akışfolklore: folklorforce: güçforced labor: angaryaforces of production: üretim güçleriforegrounding: öne çıkarma (mukarovsky)foreign exchange: dövizforesight: öngörü, ferasetform of life: yaşam biçimi (wittgenstein)formal: biçimsel, formel, resmiformalisation: biçimselleştirmeformalism: biçimcilikfoundation: temelfoundationalism: temelcilikframework: çerçeveframing: çerçevelemefree association: serbest çağrışımfree-rider: kaytarıcı, hazıra konucufree-riding: kaytarıcı, hazıra konucufreedom of movement: hareket serbestisi/özgürlüğüfreedom: özgürlükfrustration: hüsran (?)function: işlevfunctionalism: işlevselcilikfund: fonfundamentalism: fundamentalizm, köktencilikfusion of horizons: ufukların kaynaşması (gadamer)fusion: kaynaşmafuture shock: gelecek şoku (toffler)gain: kazanım, kazançgame theory: oyun kuramıgay: gay, eşcinselgender : (toplumsal) cinsiyetgenealogy: soykütük (nieztsche, foucault)generality: genellik (althusser)generalized other: genelleştirilmiş öteki (mead, habermas)generation: kuşak, nesilgenerative grammar: üretici dilbilgisi (chomsky)genesis: tekvin, köken, başlangıçgenetic: genetikgenital: jenitalgenius: deha, ökegenocide: soykırımgenre: tür, janrgeopolitics: jeopolitikgesture: jestgift: bağış; armağan (mauss)global: global; küreselglobalization: globalleşme; küreselleşmegnoseological: bilgikuramsalgnp: gsmh (gayrisafi milli hasıla)god: tanrıgood: iyi; malgoodness: iyilik; tanrıgovernment: yönetim; hükümetgradual: tedricigradually: tedrici olarak; giderek; gittikçe; yavaş yavaş; azar azargrammer: gramer; dilbilgisigrammatology: gramatoloji (derrida)grand narrative: büyük anlatı (lyotard)gratification: hoşnutluk; doyum (freud)greenhouse effect: sera etkisigreens: yeşillerground: temellendirmek; zemingroup: grupgrowth: büyümeguide: kılavuz; rehberguild: loncaguilt: suçluluk (duygusu)habit: alışkanlıkhallucination: sanrı; halüsinasyonhalo: hale (benjamin)hand labour: el emeği; kol emeğiharmony: uyum; armonihedonism: hazcılık; hedonizmhegemony: hegemonya (gramsci)hermeneutic cycle: yorumbilgisel döngü (gadamer)hermeneutical: yorumbilgiselhermeneutics: yorumbilgisi; yorumsama; hermenötikheterodox: heterodoksheterogeneous: heterojen, ayrışıkheterogolssia: çokdillilik (bakhtin)heteronomy: dışerklik, yaderklik, heteronomiheterosexual: heteroseksüelheuristic: bulgusal, bulgulayıcıhierarchy: hiyerarşi, sıradüzenhigh culture: yüksek kültürhigh society: sosyetehistorical compromise: tarihsel uzlaşmahistorical materialism: tarihsel materyalizmhistoricism: tarihselcilik, tarihsicilikhistoricity: tarihselcilikhistoriography: tarihyazımıholism: bütüncülükholocaust: yahudi soykırımıhomogeneous: homojen; türdeş; bağdaşıkhomology: homoloji; benzeşiklik (goldmann)homosexual: eşcinsel; homoseksüelhostility: husumet; düşmanlıkhousehold: hanehuman nature: insan doğasıhumane: insanihumanism: hümanizm; insacılıkhyperbole: abartmahyperreality: hipergerçeklik (baudrillard, eco)hypnosis: hipnozhypothesis: hipotez; varsayımhysteria: isterihysterical: isterikicon: ikon; puticonoclastic: putkırıcıid: id (freud)idea: fikir; düşünce; ide; ideaideal: ideal; ülküselideal ego: ideal ego (freud)idealism: idealizm; düşüncecilikidentical: özdeşidentification: özdeşleşme; özdeşleştirme; belirlemeidentity: kimlik; özdeşlikideological apparatus: ideolojik aygıt (althusser)ideology: ideoloji; düşünyapıidiosynchratic: kendine hasidol: idol; putillocutionary act: edimsel eylemillusion: yanılsamaimage: imge; imaj; görüntüimagery: imgelemimaginary: hayali; düşsel; sanalimaginary: imgesel (lacan)imagination: imgelem; muhayyileimaginative: yaratıcıimagined community: hayali cemaat (b. anderson)imagology: imalooji (taylor-saarinen)imitation: taklit; öykünmeimmanence: içkinlikimmanent: içkinimmigration: içgöçimperative: buyrultu (kant)imperialism: emperyalizmimpersonal: gayri şahsi; kişisel olmayan; kişidışı; kişilerüstüimpersonality: kişidışılık; kişilerüstülükimplication: içerimimplicit: örtük; zımniimplosion: içpatlama (baudrillard)importance: önemimposition: dayatmaimpossibility: imkansızlık; olanaksızlıkimpotency: iktidarsızlıkimpression: izlenimimpressionism: izlenimcilikimpulse: itkiin the final analysis: son tahlilde; son analizde; son çözümlemedeincarnation: cisimleşim; cisimleşmeincest: ensestincome: gelirincommersurability: kıyaslanamazlık (feyerabend, lyotard)incompatibility: bağdaşmazlıkincrease: artış; artmaindependency: bağımsızlıkindependent: bağımsızindetermination: belirlenmemişlik; belirlenimsizlikindeterminism: belirlenemezcilik; gerekmezcilikindex: dizin; belirtiindifference: kayıtsızlıkindirect: dolaylıindividual: birey; fert; tek; tekilindividualism: bireycilik; bireyselcilikindividuation: bireyleşmeinduction: tümevarımindustrial revolution: sanayi devrimiindustrial worker: sanayi işçisiindustrialization: sanayileşmeindustry: sanayi; endüstriinequality: eşitsizlikinertia: atalet; süreduruminevitability: kaçınılmazlıkinevitable: kaçınılmazinference: çıkarıminfluence: etki; nüfuzinformal: gayri resmi; enformelinformation: enformasyon; bilgi; bildirişiminfrastructure: altyapıinhibition: engelleme; engellenme; ketleme; ketlenmeinitative: inisiyatifinnate: içkin; doğuştan geleninnovation: yenilenme; yenilikinput: girdiinscription: kayıt (derrida)insight: içgörü; vukufinstance: kerteinstinct: içgüdüinstitution: kuruminstitutionalize: kurumsallaşmak; kurumsallaştırmakinstruction: öğretim; talimatinstrumental: araçsalinstrumentalism: araçsallıkinstrumentalization: araçsallaştırma (habermas)insularism: yalıtımcılıkintegration: entegrasyon; bütünleşmeintegrity: dürüstlük; bütünleşmişlik; bütünlükintellect: akıl; idrak; anlık intellectual: düşünselintelligence: zeka; istihbaratintelligentsia: entelijensiyaintensity: yoğunlukintention: niyet; tasarı; amaçintentional: amaçlı; tasarlanmışintentionality: amaçlılık; yönelmişlik (husserl)interaction: etkileşiminterest: çıkar; faiz; ilgiinterface: ara yüzey; ortak yüzey (bookchin)internal conflict: iç çatışmainternalization: içselleşme; içselleştirmeinternational: uluslararasıinterpellation: çağırma (althusser)interpellative: çağırıcıinterpretation: yoruminterpretive: yorumsal; yorumlayıcıinterpretive community: yorumlayıcı topluluk (fish)interpretive strategy: yorumlama stratejisi (fish)interrogation: sorgulamaintersubjectivity: öznelerarasılıkintertextual: metinlerarasıintertextuality: metinlerarasılıkintimacy: mahremiyetintiutionism: sezgicilikintransitive: geçişsiz (barthes)intransivity: geçişsizlikintrospection: içebakışintuition: sezgiinvalid: geçersiz; malulinvariance: değişimsizlik; değişmezlikinvariant: değişimsiz; değişmezinvasion: istilainvention of tradition: geleneğin icadı (hobsbawm)invention: buluş; icat; uydurmainvestigation: araştırma; sorgulama; soruşturmainvestment: yatırıminvisible hand: görünmez el (a. smith)involuntary: gayri iradiinwardness: içedönüklükironism: ironicilik (rorty)irony: ironiirrational: akıldışı; usdışı; irrasyonelirreducible minimum: indirgenemez asgariirregular: kuralsız; düzensizirreversibility: dönüşsüzlük; geriçevrilmezlikis-ness: olmak-lıkislamic law: fıkıhisolation: yalıtma; yalıtılma; eşbiçimlilikitem: kalem; maddeiterable: yinelenebiliriteration: yineleme (derrida)jacobin: jakobenjacop: yakupjargon: jargonjehovah: yehovajew: yahudijob, the book of: eyüp kitabıjoint: müşterek; ortakjonah: yunusjournal: günlük; dergijourney: yolculukjunction: bağlama; birleştirmejudah: yahudajudgement: yargı; yargıgücü; hüküm; muhakemejudicial: adli; hukukijunkie: keşjuridical: adli; yasal; tüzeljurisdiction: yargıjurisprudence: hukukjustice: adaletjustification: gerekçe; haklı göstermekernel: çekirdekkibbutz: kibutzkinship: akrabalıkkitsch: kitsch; kiçkleptomania: kleptomaniknow-how: know-howknowledge: bilgilabour force: işgücü (marks)labour market: emek piyasasılabour theory of value: emek-değer kuramı (marks)labour: emeklabourer: emekçilandlord: ağa; toprak sahibi; efendilandownership: toprak mülkiyetilanguage games: dil oyunları (wittgenstein)latent: örtüklaw and order: yasa ve düzen; kanun ve nizamlaw: yasa; kanun; hukukleader: lider; önderleap: sıçrama; atılımlegal: yasal; kanuni; hukukilegend: efsanelegislation: yasamalegitimacy: meşruluk; meşruiyetlegitimate: meşrulegitimization: meşrulaştırma (habermas)leisure: boş zaman (faaliyeti)leisure class: aylak sınıf (veblen)leitmotif: leitmotiflevel: düzey; seviyeliberal: liberal; özgür; özgürlükçüliberalism: liberalizm; erkincilikliberation: özgürleşme; özgürleşimlibertarian: liberter; özgürlükçüliberty: özgürlük; serbestiyetlibidinal: libidinallibido: libido (freud)life-world: yaşam dünyası (gadamer, habermas)limit-experience: sınır deneyimi (foucault)limitation: sınır; sınırlamalineage: soylinear: doğrusal; çizgisellinguicity: dilsellik (said)linguistics: dilbilimliquidation: tasfiyeliquidationism: tasfiyecilikliquidity: akışkanlıkliteracy: okuryazarlıkliterariness: yazınsallık; edebilik (rus biçimciliği)literary theory: edebiyat kuramı; yazın kuramı; edebi kuramliterature: edebiyat; yazın; literatürlocal administration: yerel yönetimlocal: yerel; mahalli; bölgesellock-out: lokavtlocution: deyin; düzsözlogical positivism: mantıkçı pozitivizm; mantıksal pozitivizmlogocentrism: sözmerkezcilik; logosantrizm (derrida)lower class: alt sınıflarlumpen: lümpenmachiavellism: makyavelizmmachinery: mekanizmamacho: maçomagic: büyümainstream: anadamar; temel; başlıcamajority: çoğunlukmale-dominant: erkek-egemenmanagement: işletmemanager: idareci; işletmeci; yöneticimania: manimanifestation: tezahür; dışavurummanipulation: güdümleme; manipülasyonmanners: adapmarginal: marjinalmarket socialism: piyasa sosyalizmi (nove)market: piyasa; pazarmartial law: sıkıyönetimmarx: marxmarxian: marksçımarxism: marksizm; marxizmmarxist: marksistmasculine: erilmasculinity: erkeklikmasochism: mazoşizmmass culture: kitle kültürümass media: kitle iletişim araçlarımass: kitlemaster-slave: efendi-köle (hegel)material: malzeme; madde; maddi; özdekselmaterialism: materyalizm; maddecilik; özdekçilikmateriality: maddilik; maddesellikmatriarchy: anaerkimatrilinearity: anasoylulukmatrix: matris; dizeymatter: sorun; mesele; madde; özdekmaximum: azami; en çok; maksimummeaning: anlammeaningful: anlamlımeaningfulness: anlamlılıkmeans of production: üretim araçları (marx)measure: önlem; tedbir; ölçü; ölçütmechanical: mekanikmechanism: mekanizma; düzenekmedia: medya; iletişim araçlarımediation: dolayım (sartre); arabuluculukmedical sociology: tıp sosyolojisimediocraty: vasatlıkmeditation: meditasyonmedium: araç; ortammelancholoy: melankoli; kasvetmelody: melodi; ezgimemory: bellek; hafıza; anımen and women: insanlarmental: zihinsel; anlıksalmentality: zihniyetmerchant: tacirmerchantilism: merkantilizmmerit system: liyakat sistemimessage: mesaj; ileti; bildirimetadiscourse: üstsöylemmetalanguage: üstdilmetanarrative: istanlatımetaphor: metafor; eğreltileme; istiaremetaphysical: metafizik; metafizikselmetaphysics: metafizikmethod: yöntem; metodikmethodical: yöntemli; methodikmethodological: yöntembilimsel; metodolojikmethodology: yöntembilim; metodolojimetonomy: düzdeğişmece; metonomimiddle ages: ortaçağmiddle class: orta sınıfmigration: göçmilitarism: militarizmmilitary: askeri; militer; ordumilitia: milismind: zihin; akıl; an; anlıkminimum: asgari; en az; minimumminority: azınlıkmiracle: mucizemiraculous: mucizevimirror stage: ayna evresi (lacan)mixed economy: karma ekonomimobility: hareketlilikmobilization: seferberlik; seferber etme; seferber edilmemodality: kip; kiplikmode of production: üretim tarzı (marx)mode: tarzmodel: model; örnekçemodernism: modernizmmodernity: modernlik; modernitemodernization: modernleşmemodest: mütevazimolar: molar (deleuze)molecular: moleküler (deleuze)molestation: saldırı (said)moment: uğrak (hegel, gramsci); moment; anmonarchy: monarşimonetarism: monetarizmmoney supply: para arzımonogamy: tekeşlilikmonolithic: monolitik; yekpare monological: monolojik (bakhtin)monologue: monologmonopolist: tekelcimonopoly of violence: şiddet tekeli (elias)monopol: tekelmonotheism: tektanrıcılıkmoral: ahlaki; değermorality: ahlak; aktöremorpheme: biçimbirimmorphology: biçimbilim; morfolojimortgage: ipotekmotion: devinimmotivation: güdülenim; güdüleme; motivasyonmotive: güdümovement: hareketmultinational: çokuluslumutation: mutasyon; değşinimmystery: gizem; sır; gizmysticism: mistisizm; gizemcilikmystification: mistifikasyonmyth: mit; efsane; söylence; söylenmythology: mitolojiname of the father: babanın adı (lacan)naming: adlandırmanarcissism: narsisizmnarration: anlatmanarrative: anlatınarrativity: anlatısallıknarratology: anlatıbilimnarrator: anlatıcınatal: fıtrinatality: fıtrat (h. arendt)nation-state: ulus-devlet; milli devletnation: millet; ulus; ülkenational: milli; ulusalnationalism: milliyetçilik; ulusçuluk; ulusalcılıknationality: milliyetnationalization: millileştirme; devletleştirmenatural law: doğal hukuknatural selection: doğal ayıklanma (darwin)naturalism: doğalcılıknature: doğanecessary: zorunlu; gereklinecessity: zorunlulukneed: ihtiyaç; gereksinim; gereksinmenegation: olumsuzlama; yadsıma (hegel, marcuse, adorno)negation of negation: olumsuzlaşmanın olumsuzlanmasınegative dialectics: negatif diyalektik (adorno)negative: olumsuz; negatifnegotiation: müzakere; görüşmeneighbourhood: mahalle; yöre; semt; komşulukneo-colonialism: yeni sömürgecilikneo-marxism: yeni marksizmnetwork: şebeke; ağneurosis: nevroz; sinirceneurality: tarafsızlık; yansızlıkneutralization: nötrleşme; nötrleştirme; tarafsızlaşma; tarafsızlaştırmanew criticism: yeni eleştiri (brooks; blackmur…)new left: yeni solnew times: yeni zamanlar (hall)new world order: yeni dünya düzeninihilism: nihilizm; hiççiliknode: düğümnomad: göçebenomadic thought: göçebe düşünce (deleuze)nomadism: göçerliknominal: nominal; itibarinominalism: nominalizm; adcılıknon-contradiction: çelimezliknorm: norm; kural; düzgünormal science: olağan bilim (kuhn)normality: normalliknormative: normatif; düzgüselnormlessness: kuralsızlıknostalgia: nostaljinotation: notasyon; gösterim (r. williams)nothingness: hiçliknotion: nosyonnoumenon: numennuclear family: çekirdek aileobject relations: nesne ilişkileri (winnicott, klein)object relations (theory): nesne ilişkileri (kuramı) (winnicott, klein)object: nesneobjection: itirazobjective correlative: nesnel karşılık (t.s. eliot)objective reality: nesnel gerçeklikobjective: nesnelobjectivism: nesnelcilikobjectivity: nesnellikobligation: yükümlülük; mecburiyet; zorunlulukobservation: gözlemobserver: gözlemciobsession: saplantıoccasion: vesile; gerkçe; durumodipal: ödipaloedips complex: ödip kompleksi (freud)official: resmioligapoly: oligopololigarchy: oligarşiontic: varlıksal; ontikontogonesis: bireyoluşontological security: ontolojik güvenlik (laiting, giddens)ontology: ontoloji; varlıkbilimopen society: açık toplum (popper)open-ended: açık uçluoperation: işlem; işleyimoperational: işlemselopinion: görüş; kanı; kanaatopportunism: oportünizm; fırsatçılıkopportunity: fırsatopposition: muhalefet; karşı koymaoppressed: ezilen; ezilenleroppressor: ezenoppression: baskı; ezmeoptimum: optimumoral stage: oral dönem (freud)order: düzen; sıra; tarzordinary science: olağan bilim (kuhn)organic: organik; örgenselorganicism: organikçilik; örgenselcilikorganism: organizmaorganization: örgüt; teşkilat; organizasyon; örgütleme; örgütlenme; düzenleme; düzenlenme; organize etmeorganized: örgütlü; düzenli; organizeoriental despotism: doğu despotizm (hegel)orientalism: oryantalizmorigin: kökenoriginal sin: ilk günahoriginal: özgün; başlangıçtaki; ilkoriginality: özgünlükorthodox: ortodoksossification: kemikleşme; taşlaşmaother: öteki; başkası (sartre, lacan, levinas)otherness: ötekilikoutput: çıktıoutwardness: dışadönüklükoverdetermination: üstbelirleme; üstbelirlenme; üstbelirlenim (althusser)overemployment: aşırı istihdamoverman: üstinsan (nietzsche)ownership: mülkiyetpacifism: pasifizmpaganism: paganlıkpalliative: hafifletici; geçicipanslavism: panslavizmparable: meselparadigm: paradigma; diziparadigmatic: paradigmatik; diziselparadox: paradoksparameter: parametreparanoia: paranoyaparaphrase: açımlamaparasite: parazit; asalakparliamentary democracy: parlamenter demokrasiparody: parodiparricide: baba katlipartial: kısmipartiality: kısmilik; kısmiyetpartially: kısmenparticipant: katılımcı; iştirakçıparticipation: katılımparticipatory: katılımcıparticular: tikel; özel; tekilparticularist: partikülarist; tikelcipassive: pasif; edilginpassivity: pasiflik; edilginlikpastische: pastişpastoral: pastoralpastoral power: ruhani iktidar (foucault)paternalism: paternalizmpathology: patolojipatriarchal: ataerkil; babaerkil; patriyarkalpatriarchalism: ataerkilcilik; babaerkilcilik; patriyarkalizmpatriarchy: ataerki; babaerki; patriyarkipatrilinearity: babasoylulukpatrimonialism: patrimonyalizmpatron: hamipattern: örüntü; kalıp; model; yapıpeaceful coexistence: barış içinde birarada yaşamapeasantry: köylülük; köylüler pedagogy: pedagoji; eğitbilimpejorative: pejoratif; aşağılayıcıpenis envy: penis hasedi (freud)people: halk; insanlarperception: algı; algılama; algılanmaperfect competition: tam rekabetperformance: uygulayım; işleyim; performans; edim; sahneye koymaperformative statement: edimsel sözce (austin)period: dönemperiodical: dönemsel; dergiperiodicity: dönemsellikperiodize: dönemselleştirmekperipheral: çevreperlocutionary: etkiselpermanent revolution: sürekli devrim (troçki)persecution: zulüm; işkenceperson: kişipersonal: kişiselpersonality disorder: kişilik bozukluğupersonality: kişilikpersonification: kişileştirmepersonnel: personel; çalışanlarperserve: sapkınperservion: sapkınlıkpessimism: kötümserlik; pesimizmpetrification: taşlaşmaphallic stage: fallik dönem (freud)phallocentrism: fallosantrizmphallocracy: fallokrasiphallus: fallusphantesy: fantezi; düşlemphenomenology: fenomenoloji; görüngübilimphenomenon: fenomen; görüngüphilogenesis: soyoluşphilosophical investigation: felsefi araştırma; felsefe araştırmasıphilosophy of right: hukuk felsefesiphilosophy of science: bilim felsefesiphobia: fobiphoneme: sesbirimphonetics: sesbilgisiphonology: sesbilimphysical: fiziksel; bedenselphysicalism: fizikçilik; fizikalizmphysiocracy: fizyokrasiphysiocrat: fizyokratphysiological needs: fizyolojik ihtiyaçlarpirate demonstration: korsan gösteriplace: yerleştirme; yerplane: düzlemplanning: planlamaplausibility: akla yatkınlıkplausible: makul; akla yatkınplay: oyunpleasure principle: haz ilkesi (freud); zevk ilkesipleasure: haz; zevkplesibit: plebisitplot: olay örgüsüplural: çoğulpluralism: çoğulculukplurality: çoğullukpolarization: kutuplaşmapolitical culture: siyasal kültürpolitical economy: ekonomi politik; siyasal iktisatpolitical science: siyasal bilim; siyaset bilimipolitical theory: siyaset teorisi; siyasal teoripolitical: siyasal; siyasi; politikpolitics: siyaset; politika; siyaset bilimipolity: yönetim; politikapolygamy: çokeşlilikpolyphony: çokseslilikpolysemy: çoktanrıcılıkpolyvalence: (anlamsal) çokdeğerlilikpopular culture: popüler kültür (hall, fiske…); halk kültürüpopular: popüler; beğenilen; uygunpopulation: nüfus; halkpopulism: popülizm; halkçılıkposition: konum; mevzi; konumlamakpositive: pozitif; olumlupositivism: pozitivizm; olguculukpossesive: sahiplenicipossibility: imkan; olanakpossible: mümkün; olanaklıpost-industrial society: sanayi sonrası toplumpostmarxism: postmarksizm (laclau; mouffe)postmodernism: postmodernizmpostmodernity: postmodernlik; postmodernitepoststructuralism: postyapısalcılık; yapısalcılık sonrasıpostulate: postüla; koyut; koyutlamakpotency: kudretpotential: potansiyel; gizilgüçpotentiality: gücüllükpoverty: sefalet; yoksullukpower elites: iktidar seçkinleri (mills)power relations: güç ilişkileripower-knowledge: iktidar-bilgi (foucault)power: iktidar; güç; erkpractice: pratik; kılgı; uygulamapractico-inert: pratiko-inert (sartre)pragmatic text: kullanmalık metinpragmatic: pragmatik;pragmatical: pragmatikpragmatics: edimbilgisi (habermas)pragmatism: pragmatizm; yararcılık; faydacılıkpraxis: praksis (gramsci)precisely: tam da…precondition: önkoşulpredetermination: önbelirleme; önbelirlenme; önbelirlenimpredicate: yüklemprediction: öndeyipredisposition: istidat; öneğilimprejudice: önyargı; peşin hükümpremise: öncülpremises: tesispremonition: önsezi; basiretprescription: kural koymaprescriptive: kural koyucupresence: mevcudiyet; varlık; buradalık; oluşpresidential system: başkanlık sistemipressure group: baskı grubupresupposition: önkoşul; önvarsayım; gerektirmeprice: fiyatprimal: asal (freud)primal scene: asal sahne (freud)primary: asli; birincilprimitive society: ilkel toplumprinciple: ilke; prensipprison-house of language: dil hapishanesiprisoner’s dilemma: mahkumun ikilemiprivate language: özel dil (wittgenstein)private ownership: özel mülkiyetprivate sphere: özel alanprivatization: özelleştirmeprivilege: ayrıcalık; imtiyazprobability: olasılık; ihtimalprobable: olası; muhtemelproblem: sorun; mesele; problemproblematique: sorunsal; problematik (althusser)process: süreç; işlem; işlemeproducer: üretici; yapımcıproduction: üretim; prodüksiyon; yapımproductive forces: üretim güçleri (marx)productivity: verimlilikprofane: dindışı; profanprofession: meslek; uğraşprofessional: profesyonel; meslekiprofit: kârprogram: program; izlenceprogress: ilerlemeprogressive: ilerici; tedriciprogressivism: ilericilikproject: proje; tasarıprojection: yansıtma; projeksiyon; kestirimproletarian: proleterproletarianization: proleterleşmeproletariat: proletaryapromise: vaat; sözpronoun: zamir; adılpropaganda: propagandaproperty: mülkiyet; özellikproportional representation: nisbi temsil sistemiproportional: nisbi; oransal; orantılıproposition: önermeprose: düzyazı; nesirprotectionism: korumacılık; himayecilikprovocation: provokasyon; tahrikpsyche: psişepsychiatry: psikiyatripsychoanalysis: psikanaliz; ruhçözüm; ruhçözümlemepsychopathology: psikopatolojipsychosis: psikozpsychotherapy: psikomatikpublic administration: kamu yönetimipublic good: kamu malıpublic opinion: kamuoyupublic relief: ayni yardımpublic sphere: kamusal alanpublic: kamu; kamusalpurchase: alım; satınalmapurgation: arınmapurism: özleştirmecilik; pürizmpurpose: amaçpurposefulness: amaçlılıkqualified labour: vasıflı işgücüqualitative: nitel; nitelikselqualify: nitelendirmekquality: nitelik; kalitequantitative: nicel; nicelikselquantity: nicelikquantum physics: kuantum fiziğiquark: tanecikquestion: soru; sorun; sorgulamakquestionnaire: anketquota: kotarace: ırkracism: ırkçılıkradical: radikal; kökten; köktenciradicalism: radikalizm; köktencilikrain forest: yağmur ormanırandomness: rastlantısallık; başıboşlukrational choice theory: rasyonel seçim kuramı (elster, roemer…)rational: rasyonel; ussalrationale: gerekçe; rasyonelrationalism: rasyonalizm; usçuluk; akılcılıkrationality: rasyonelite; ussallık; akılsallıkrationalization: rasyonalizasyon; gerekçe bulmakreaction: tepki; reaksiyon; irticareactional: tepkiselreactionary: gerici; mürteci; geriye yönelikreader-response criticism: okur odaklı eleştiri (iser, jauss)reader: okur; seçkireal wage: reel ücretrealism: gerçekçilikrealist: gerçekçireality principle: gerçeklik ilkesi (freud)reality: gerçeklikrealization: gerçekleşme; gerçekleştirme; kavrayışrealm of freedom: özgürlük alanlı (marx)realm of necessity: zorunluluk alanı (marx)reason: akıl; us; neden; sebepreasoning: akıl yürütme; uslamlama; muhakemerebel: asirebellion: isyan; ayaklanmareception: alımlamareception theory: alımlama kuramı (iser, jauss)recognition: tanıma; bilme; itibarreductibility: indirgenebilirlikreduction: azalma; azaltma; indirgemereductionism: indirgemecilikreference: gönderme; referansreferendum: referandum; halk oylamasıreferent: gönderge; imlemreferentiality: göndergesellikreflection: düşünme; düşünce; yansıma; yansıtmareflexion: düşünümreflexive: düşünümselreflexivity: düşünümsellik; düşünümlülük (giddens, beck)reformism: reformizm; reformculukrefutation: çürütmeregimentation: tasnif; tasnif etmeregion: bölgeregional: bölgeselregionalism: bölgecilikregistration: kayıtregression: gerilemeregressive: geriye yönelikregulation school: düzenleme okuluregulation: düzenleme; tüzükreification: şeyleşme; şeyleştirme (lukacs)reify: şeyleşmek; şeyleştirmekrelational: ilişkiselrelations of production: üretim ilişkileri (marx)relative: göreli; izafi; görece; nisbirelativism: görecilik; rölativizmrelativity: görelilik; izafiyetreliability: güvenilirlikreligion: dinreligiosity: dinsellikreligious value: dinsel değerremembrance: hatırlama (marcuse)renaissance: rönesans; yeniden doğuşrent: rantrepetition: yineleme (freud, derrida)reppressive permissiveness: baskıcı hoşgörü (marcuse)representation: temsil; temsil etme; tasarım; gösterimrepresentative democracy: temsili demokrasirepression: baskı; bastırmarepressive hypothesis: baskıcı varsayım (foucault)repressive: baskıcıreprisal: misillemereproduction: yeniden üretim; yeniden üremerepublic: cumhuriyetrepublican: cumhuriyetçiresearch programme: araştırma programı (lakatos)reserve: yedek; ihtiyat; rezerveresistance: direniş; karşı koyma; dirençrestraint: kısıtlamaresult in: yol açmak; sonuçlanmaretirement fund: emekli sandığıreturn of the repressed: bastırılmış olanın dönüşü (lacan)revealation: vahiyrevisionism: revizyonizm; gözdengeçirmecilikrevolt: başkaldırırevolution: devrim; ihtilalrevolutionary: devrimci; ihtilalcirevolutionism: devrimcilikreward: ödülrewarding: ümit vericirhetoric: retorik; belagatrhyme: uyak; kafiyerhythim: ritmright: sağ; hak; hukukrigidity: katılıkrisk: risk; riziko (giddens, beck)rite: ayinritual: ritüel; kuttörenrivalry: rekabetrole: rolromantic: romantikromanticism: romantizm; çoşumculukrule of the phallus: fallusun hükümranlığırule: kural; yönetimruled: yönetilen; yönetilenlerruler: yöneten; yönetenlerruling class: yönetici sınıfrural sociology: köy sosyolojisi; kır sosyolojisirussian formalism: rus biçimciliğisacred: kutsalsadism: sadizmsampling: örneklemesanction: yaptırım; müeyyidesatellite: uydusatisfaction: doyum; tatminsavage mind: yaban düşünce (lévi-strauss)scale: ölçekscapegoat: günah keçisisceptical: şüpheci; kuşkucu; skeptikscepticism: şüphecilik; kuşkuculuk; skeptisizmschizoid: şizoidschizophrenia: şizofrenischool: okul; ekolscience-fiction: bilim-kurguscientific revolution: bilimsel devrim (kuhn)scienticism: bilimcilik (feyerabend)secondary: ikincilsector: sektörsecular: seküler; dünyevi; laiksecularism: sekülarizmseduction: ayartma; baştan çıkarma (baudrillard)segment: altkesit; parça; bölütself management: özyönetimself-awareness: özfarkındalıkself-cricism: özeleştiriself-deception: kendini aldatma (sartre)self-determination: selfdeterminasyon; kendi kaderinni tayin hakkı; özbelirlenimself-esteem: özsaygıself-love: özsevgiself-referentiality: özgöndergelilikself: benlik; kendilikself-consciousness: özbilinçsemantic: semantik; anlamsal; anlambilimselsemantics: semantik; anlambilimsemiology: göstergebilimsemiotics: göstergebilimsensation: duyumsense: duyu; anlamsensibility: duyarlıksentiment: duygu; hisseparation of powers: kuvvetler ayrılığıseparatism: ayrılıkçılıkseparatist: ayrılıkçısequence: kesit; diziliş; sekansserial: diziselseriality: dizisellikservice sector: hizmet sektörüservice: hizmetsex: cinsiyet; sekssexism: cinsiyetçiliksexist: cinsiyetçisexual: cinselsexuality: cinselliksign: gösterge; işaret; imsignal: sinyal; belirtkesignificance: anlam; önemsignificant: anlamlı; önemlisignification: anlam; imlem; anlamlamasignified: gösterilen; imlenensignifier: gösteren; imeleyensimile: benzetme; teşbihsimplicity: yalınlık; basitliksimultaneity: eşzamanlılıksimilarity: benzerliksimile: benzetme, teşbihsimplicity: yalınlık, basitliksimultaneity: eşzamanlılıksimultaneous: eşzamanlı singular: tekil, tek situation: durum situational: durumsal situationist: sitüasyonist, durumcu [debord] skill: beceri, vasıf skilled labour: vasıflı işgücü slave: köle slavery: kölelik, esaret slip of tongue: dil sürçmesi [freud] slogan: slogan, kalıpsöz social: toplumsal, sosyal social class: toplumsal sınıf social contract: toplum sözleşmesi, toplumsal sözleşme [rousseau] social democracy: sosyal demokrasi social formation: toplumsal formasyon social integration: toplumsal bütünleşme social movements: toplumsal hareketler social sciences: toplum bilimleri social security: sosyal güvenlik social state: sosyal devlet socialism: sosyalizm, toplumculuk socialist realism: toplumcu gerçekçilik socialization: toplumsallaşma society of the spectacle: gösteri toplumu [debord] society: toplum sociobiology: sosyobiyoloji socioeconomic: sosyoekonomik sociology of knowledge: bilgi sosyolojisi sociology: sosyoloji, toplumbilim software: yazılım solid state: kati hal solidarity: dayanışma solipsism: tekbencilik sorrow: hüzün, üzüntü soul: ruh/can sovereign: egemen sovereignty: egemenlik space: mekan, uzam, uzay spatial: mekansal, uzamsal special: özel specialization: uzmanlaşma species: tür specific: özgül / özel specifity: özgüllük specify: özgülleştirmek / belirtmek spectacle: gösteri speculation: spekülasyon, kurgu speculative: spekülatif, kurgusal speech: söz, konuşma speech-act theory: söz eylem kuramı speech-act: söz eylem/konuşma edimi, söz edimi [searle, austin, habermas] speech: söz/konuşma spirit: tin/ruh spiritual: tinsel, manevi, ruhani spiritualism: ruhçuluk spirituality: tinsellik, maneviyat spontaneity: kendiliğindenlik spontaneous philosophy: kendiliğinden felsefe [althusser] sporadic: münferit stability: istikrar stable: istikrarlı stage: aşama, safha, evre stagnation: durgunluk standard: standart state economic enterprises: kamu iktisadi teşebbüsleri state of law: hukuk devleti state: devlet/durum statement: önerme, cümle / sözce static: statik, durağan statism: devletçilik statist: devletçi statistics: istatistik status quo: statüko status: statü, değerge statutory decree:kanun hükmünde kararnamestereotype: klişe, basmakalıp, stereotip stigma: leke stimulation: uyarma, uyan stimulus: uyaran, uyarıcı stoicism: stoacılık strata: katman(lar), tabaka strategy: strateji stratification: katmanlaşma, tabakalaşma [weber] stream of consciousness: bilinçakışı stress: stres strike: grev structural: yapısal structuralism: yapısalcılık structuralist: yapısalcı structuration: yapılaş(tır)ma structurationalism: yapılaşmacılık [giddens] structure of feeling: duygu yapısı [r. williams] structure: yapı struggle: mücadele student of ...: ... inceleyen kişi, araştırmacı study: araştırma/öğrenim style: üslup, biçem, stil, tarz stylistics: biçembilim, stilistik subaltern: ast, alt (?) subconscious: bilinçaltı subcontractor: taşeron subculture: altkültür subject: özne/teba, bende, uyruk subjection: tabi olma / tabi kılma subjective: öznel subjectivism: öznelcilik sublimation: yüceltme sublime: yüce [kant] subliminal: eşikaltı submission: boyun eğme, teslim olma subordinate: tabi, bağımlı, ast subordination: tabi kılma/üstünlük kurma, ikincil konuma itme subsistence (economy): geçim (ekonomisi) substance: toz, cevher substitute (goods): ikame (mallar) substitution: ikame etme, yerine koyma - geçme subtext: altmetin successive: ardışık successor: ardıl, takipçi, halef suggest: ileri-öne sürmek, iddia etmek/önermek/ima etmek suggestion: iddia/öneri/ima suicide: intihar superego: süperego, üstben [freud] superman: üstinsan [nietzsche]/süpermen supernatural: doğaüstü superstition: hurafe, batıl inanç, boşinan/uydurma superstructure: üstyapı support: destek(lemek) supply: arz, sunum suppression: bastırma supraliminal: eşiküstü surface: yüzey surplus: artık/fazla surplus labor: artı(k) emek [marx] surplus value: artı(k) değer [marx] surreal: gerçeküstü surrealism: gerçeküstücülük, üstgerçekçilik surveillance: gözetleme, gözetim [foucault] survival: hayatta kalma, beka survivalism: hayatta kalmacılık sustain: ayakta tutmak, desteklemek suture: dikiş syllogism: tasım, kıyas symbiosis: ortakyaşarlık, ortak yayama symbol: simge, sembol symbolic: simgesel, sembolik symbolic violence: simgesel şiddet [bourdieu) symbolism: simgecilik, sembolizm symmetry: simetri, bakışım sympathy: sempati symposium: sempozyum symptom: semptom, belirti synchronical: eşzamanlı, eşsüremlisynchronicity: eşzamanlılık/ senkron syncretism: senkretizm, bağdaştırmacılık syndrome: sendrom synecdoche: kapsamlama syntagm: sentagma, dizim syntagmatic: sentagmatik, dizimsel syntax: sözdizimi, sentaks synthesis: sentez, bireşim synthetical proposition: sentetik önerme [kant] system: sistem, dizge systematic: sistematik, sistemli, dizgesel t:taboo: tabu tabula rasa: tabula rasa [locke] tacit: zımni, örtük tacit knowledge: zımni bilgi [hayek, polanyi] tautological: totolojik tautology: totoloji, eşsöz tax exemption: vergi muafiyeti taxonomy: sınıflandırma, taksonomi taylorism: taylorizm, taylorculuk technique: teknik technocracy: teknokrasi technology: teknoloji, uygulayımbilim teleological: teleolojik, erekselci teleology: teleoloji, ereklilik, erekselcilik temperament: mizaç, huy temporal: zamansal temporality: zamansallık temporary: geçici temptation: ayartma, baştan çıkarma tendency: eğilim, yönelim tension: gerilim/tansiyon theocracy: teokrasi theocratic: teokratik term: terim terminology: terminoloji terms of agreement: anlaşma koşulları territorialization: bölgeselleşme (?) territory: bölge, alan/yurt, toprak (?) testability: sınanabilirlik testing: sınama, test etme text: metin textual analysis: metin çözümlemesi textual: metinsel textualism: metinselcilik [rorty] textuality: metinsellik textualization: metinselleştirme theatre of cruelty: vahşet tiyatrosu [artaud] theme: tema, izlek theology: teoloji, dinbilim, ilahiyat, tanrıbilim theorem: teorem theoretical practice: teorik pratik [althusser] theory of evolution: evrim kuramı [darwin] theory: teori, kuram, nazariye therapy: terapi, sağaltım thesis: tez, sav thing-in-itself: kendinde şey think-tank: beyin takımı third world: üçüncü dünya third-worldism: üçüncü dünyacılık thought: düşünce threshold: eşik time immemorial: fi tarihi time-space distanciation: zaman- uzam uzaklaşması [giddens] topic: konu total: tam, total, bütüncül totalitarian: totaliter totalitarianism: totalitarizm, totalitaryanizm totality: bütünlük totemism: totemcilik trace: iz [derrida] trade: ticaret trade union: sendika trade unionism: sendikalizm tradition: gelenek traditionalism: gelenekçilik, gelenekselcilik tragedy: trajedi, ağlatı transcendent(al): aşkın transcendental signified: aşkın gösterilen [derrida] transcendentalism: aşkıncılık transcript: suret, kopya / transkript / yazı transfer: transfer transference: aktarım [freud] transformation: dönüşüm, dönüştürme transformative grammar: dönüşümsel dilbilgisi [chomsky] transgression: kural çiğneme, ihlal(?) [bataille, foucault] transition period: geçiş dönemi transitional: geçici transitive: geçişli transitivity: geçişlilik [barthes] translucidity: yarısaydamlık transnational: uluslaraşırı transparency: saydamlık travel: gezi, seyahat treasury: hazine treaty: antlaşma trial and error: deneme yanılma tribal society: kabile toplumu tribalization: kabileleşme [maffesoli] tribe: kabile, boy trinity: teslis trope: değişmece, mecaz true: doğru trust: tröst/güven truth: doğruluk/hakikat tutelage: vesayet yetkisi type: tip typification: tipleştirme typology: tipoloji u: ultimatum: ültimatom uncanny: tekinsiz [freud] unconscious motivation: bilinçdışı güdülenim unconscious: bilinçdışı [freud] bilinçaltı undecidability: karar verilemezlik [de man] undecidable: karar verilemez underdeveloped: azgelişmiş understanding: anlama/anlama yetisi/idrak unemployment: işsizlik unequal exchange: eşitsiz mübadele uneven development: eşitsiz gelişme uniformity: tekbiçimlilik, yeknesaklık unintended consequence: amaçlanmamış sonuç unit: birim, ünite universal: evrensel/tümel universalism: evrenselcilik universality: evrensellik/tümellik universe: evren, kainat unreal: gerçekdışı unreality: gerçekdışılık unskilled labour: vasıfsız emek unutilised capacity: atıl kapasiteupper classes: üst sınıflar urban sociology: kent sosyolojisi urbanization: kentleşme, şehirleşme use value: kullanım değeri [marx] use: kullanım/yarar, fayda usufruct: kullanım hakkı, intifa hakkı usury: tefecilik, vurgunculuk utilitarianism: faydacılık, yararcılık utility: fayda, yarar utopia: ütopya utopian: ütopyacı, ütopik utopian realizm: ütopyacı gerçekçilik [giddens] utopian socialism: ütopik sosyalizm [engels] utopic: ütopik utterance: sözce v:valid: geçerli validity: geçerlilik valorization: value added(tax): katma değer (vergisi) value judgment: değer yargısı value: değer variable: değişken variant: varyant, değişke vassal: vassal verbal: sözsel, sözel verbalization: sözelleştirme verifiability: doğrulanabilirlik verification: doğrulama verify: doğrulamak vertical: dikey vicious circle: kısır döngü vienna circle: viyana çevresi vigour: değer biçme / fiyat saptama violation: ihlal violence: şiddet viral: viral virtual reality: sanal gerçeklik virtuality: gücüllük(?), sanallık [baudrillard] virtualization: gücülleştirme(?) virtue: erdem, fazilet/meziyet visa: vize visibility: görünürlük visible: görünür vision: görü, vizyon vital: hayati, yaşamsal vitalism: dirimselcilik vocabulary: sözdağarı voluntarism: iradecilik, istençcilik voluntary: gönüllü, iradi, vote of confidence: güvenoyu voyeurism: dikizcilik w: wage: ücret wage labour: ücretli emek wall: duvar / sur war of movement: manevra savaşı [gramsci] war of position: mevzi savaşı [gramsci] wave theory of light: işığın dalga kuramı wealth: zenginlik, servet, varlık welfare state: refah devleti westernization: batılılaşma white collars: beyaz yakalar will to knowledge: bilme istemi [foucault] will to power: güç istemi [nietzsche] will: irade, istem, istenç wish-fulfillment: istek gerçekleştirimi [freud] wishful thinking: hüsnükuruntu women’s movement: kadın hareketi word: sözcük, kelime/söz, kelam work: çalışma, yapıt, eser / iş work of art: sanat yapıtı working class: işçi sınıfı world system: dünya sistemi [wallerstein] worldliness: dünyevilik [said] worldview: dünya görüşü writing: yazı writing degree :zero: yazının sıfır derecesi [barthes] x:xenophobia: yabancı düşmanlığı y:yearning: hasret, özlem young turks: jön türkler youth: gençlik z: zarathustra: zerdüşt [nietzsche] zero sum game: sıfır toplamlı oyun zionism: siyonizm zone: mıntıka zoophilia: zoofili
(incarnate - 11 Ocak 2006 18:28)
Yorum Kaynak Link : sosyal bilimler terimleri