Süre                : 1 Saat 11 dakika
Çıkış Tarihi     : 16 Mart 2008 Pazar, Yapım Yılı : 2008
Türü                : Biyografi,Drama,Tarih
Ülke                : ABD
Yapımcı          :  HBO Films , High Noon Productions , Playtone
Yönetmen       : Tom Hooper (IMDB)(ekşi)
Senarist          : Michelle Ashford (IMDB)(ekşi),Kirk Ellis (IMDB)(ekşi),David McCullough (IMDB)(ekşi)
Oyuncular      : Paul Giamatti (IMDB)(ekşi), Laura Linney (IMDB)(ekşi), John Dossett (IMDB), Stephen Dillane (IMDB), Sarah Polley (IMDB)(ekşi), Samuel Barnett (IMDB)(ekşi), David Morse (IMDB), Andrew Scott (IMDB), Danny Huston (IMDB), Ebon Moss-Bachrach (IMDB), Steven Hinkle (IMDB), Madeline Taylor (IMDB), Mamie Gummer (IMDB), Kevin Trainor (IMDB), Tom Wilkinson (IMDB), Michael Hall D'Addario (IMDB), Rufus Sewell (IMDB), Justin Theroux (IMDB), Judith Magre (IMDB), Brennan Brown (IMDB), Tom Beckett (IMDB), Jules Croiset (IMDB), Sieger Sloot (IMDB), Lex van Delden (IMDB), Zeljko Ivanek (IMDB), John Keating (IMDB), Thomas Langston (IMDB), Timmy Sherrill (IMDB), Lucas N. Hall (IMDB), James Judice (IMDB), Tim Seip (IMDB), John Bedford Lloyd (IMDB), Jean-Hugues Anglade (IMDB), Tom Hollander (IMDB), Ritchie Coster (IMDB), Guy Henry (IMDB), Neal Huff (IMDB), Caroline Corrie (IMDB), Jerome Aarts (IMDB), Buzz Bovshow (IMDB) >>devamı>>

John Adams (~ John Adams - Bagimsizlik ugruna) ' Dizisinin Konusu :
John Adams is a TV mini-series starring Paul Giamatti, Laura Linney, and John Dossett. The life of one of the USA's Founding Fathers, its second President, and his role in the nation's first 50 years.

Ödüller      :

Primetime Emmy Ödülleri:Primetime Emmy-Outstanding Miniseries


  • "a.b.d.'nin bir nevi ismet inönü'sü, ikinci adamı. hbo yapımı dizisi şahanedir."
  • "altmisinci emmy odullerinde en iyi mini dizi seçilmiştir..mini dizi veya tv filmi dalında en iyi aktrismini dizi veya tv filmi dalında en iyi yardımcı erkek"
  • "sanırım en büyük özelliği beyaz saray'da ikamet eden ilk başkan olmasıdır. bilgi yarışmalarında devamlı bu özelliği sorulur."
  • "hbo'nun önümüzdeki hafta ülkemizde dvd seti çıkacak, alınası, izlenesi, harika mini dizisi."
  • "el niño adinda bir oratoryosu olan besteci."
  • "(1735-1826) abd'nin ikinci başkanı. 1797 - 1801 yılları arasında başkanlık etmiş."
  • "11 eylül 2001 tarihinde gerçekleşen terörist saldırılar üzerine yazdığı "on the transmigration of souls" adlı koral eseri pulitzer müzik ödülü * kazanan besteci."




Facebook Yorumları
  • comment image

    her bir bölümü bir saatten fazla süren ve daha ilk bölümü ile dün geceki uykumdan çalabilen dizi.

    sırası ile bölümlerin adları:
    1. join or die
    2. independence
    3. don't tread on me
    4. reunion
    5. unite or die
    6. unnecessary war
    7. peacefield


    (laughtear - 6 Ekim 2008 13:21)

  • comment image

    hbo yapımı diziden anlaşıldığı kadarıyla, john adams ilk başlarda kendi işini yapmaya çalışan bir avukattır. dürüst ve kendisini kanuna adamış birisidir. kolonilerdeki krallık yönetimi ile sürtüşen isyancı kolonocilere sempatisi yoktur. ufak tefek sorunların zamanla halledileceğini düşünmektedir.
    kanuna kendisini adaması, zamanla kanunun, yürürlükte olan yasalardan, kraldan, parlementodan daha yüksek bir anlamı olması gerektiğini fark etmesine yol açar ve abd'nin britanya imparatorluğu'ndan ayrılmasını isteyen harekete katılır.


    (baba gannush - 24 Aralık 2008 03:28)

  • comment image

    vizyonu geniş bir insanmış.

    "ben politika ve savaşı öğrenmeliyim ki, çocuklarımın sanayi ve ticareti öğrenme özgürlükleri olsun. çocuklarım sanayi ve ticareti öğrenmeliler ki onların çocukları sanat, edebiyat ve (felsefeyi) öğrenme şansına sahip olsunlar."

    john adams, 1780

    ayrıca (bkz: #15134102)


    (crown - 3 Haziran 2009 17:19)

  • comment image

    muhteşem bir tarih dizisidir; amerika birleşik devletleri ikinci başkanı john adams'ın hikayesini anlatır. karakterler, sahneler ve müzikler standardın çok çok üstünde ve bir kere daha hbo'nun kalitesinin altını çiziyor. özellikle dönemin tarihine meraklı olanların, insan haklarıyla uğraşanların ve / veya anglo-amerikan hukuk sistemine ilgi duyanların artık ezberlemiş olduğu lafların dizide özenle yansıtılmış olmaları ayrıca heyecan verici.

    dizi, biraz da niye rushmore dağı'nda washington ve jefferson'un olup adams'ın olmadığını anlatır nitelikte. doğrudanlığı, açık sözlülüğü ve kararlılığıyla anılır john adams hep, bu da siyasi arenada bazen küçük düşmesine, bazen de altında imzası olan, aslında çok büyük başarıların küçümsenmesine neden olmuştur. dizide bu da çok güzel yansıtılmış. dizide tarihsel gerçeklikten zaman zaman sapılıyor, bunun amacı da dizinin bir "televizyon programı" olarak izlenilebilirliğini artırıp, çok fazla detaya inmemek, ki zaten yeteri kadar detaylı bir yapım. bir örnek olarak ilk bölümdeki* duruşma gösterilebilir; ingiliz askerlerinin avukatlığını yapan john adams, dizide askerleri beraat ettiriyor. tarihte ise askerler, john adams'ın savunması sonucu kasten insan öldürme suçundan değil (first degree murder), taksirli insan öldürme suçundan (manslaughter) mahkum ediliyor ve asılmaktan kurtulup ömür boyu hapis cezası alıyorlar, ki bu da adams'ın o zamanın hukuk sistemindeki bir mekanizmayı* kullanması sonucu azaltılıyor.

    dizi, boston katliamı adı verilen tarihsel olayla başlıyor ve adams'ın ölümüyle sona eriyor, her biri ortalama bir saat olan yedi bölümden oluşuyor. eksikliğini hissettiğim tek karakter thomas paine, ama neticede dizinin kalitesinden bir şey düşürmüyor. keyif veren bir yapıt john adams, dikkatle izlenmeli.

    --- spoiler ---

    "thomas jefferson survives"

    ---
    spoiler ---


    (whiteraistlin - 28 Haziran 2009 01:05)

  • comment image

    paul giamattinin üst düzey oyuncu olduğunu nihayet farkettiğim dizidir. thomas jefferson'ın entrikacılığı az bile yansıtılmıştır kanımca ama founding father olunca anca bu kadar oluyor demek ki. öte yandan john adams'in gelecek nesillerin olayları nasıl göreceğiyle ilgili öngörüsü doğru çıkmış ki mount rushmoredaki dev büstlerin içinde jefferson var ama adams yok.
    ayrıca buradan hboculara sesleniyorum: allah razi olsun abiler...
    bi de (bkz: gore vidal)


    (innocentbystander - 2 Ağustos 2009 22:46)

  • comment image

    butun hayatini resmen yazmis adam, cok genc tarihten beri surekli gunluk tutmus, surekli birileriyle yazisip herseyi arsivlemis.

    dizisi tamamen david mccullough'un yazdigi biografiden esinlenerek yapilmistir, eger dizi ilginizi cektiyse ve ingilizce okumaya aliskinsaniz bu kocaman biografiyi mutlaka okuyun derim hem dizinin biraz saptirarak anlattigi kisisel tarihin dogrusunu ogrenir hem de bu cok ilginc adamin ne olup ne olmadigini tam anlamiyla gorursunuz...

    bir ornek - john adams fransaya bir kere gidip surekli orada kalmiyor bir kere gidip 8-9 ay kalip donuyor sonra tekrar gidiyor ve john quincynin yaninda ortanca oglu charles adamsida yanina aliyor sonrasinda charlesi hollandaya gittiginden bir sure sonra geri yolluyor. bu sirada karisiyla ayri dustuklerine epey uzuluyorlar ama dizide anlatildigi kadar da bunalim ve depresif bir durum olmuyor.


    (ayamik - 4 Eylül 2009 23:16)

  • comment image

    amerika birleşik devletleri'nin kurucularından ve ikinci başkanı.

    din ve ülke yönetimi ilişkisiyle ilgili de şöyle bir söz söylemiştir: "amerikan hükümetinin oluşturulma aşamasında ... görev alanlar arasında hiçkimse tanrılarla iletişim kurmuş gibi ya da cennete giden yolda söz sahibiymiş gibi bir rol oynamayacaktır"

    yüzyıllar geçer ve bir amerikan başkanı şuna benzer bir cümle kurar: "tanrı'nın benim aracılığımla konuştuğuna inanıyorum" (bkz: george w bush)


    (big bang - 13 Ekim 2011 00:29)

  • comment image

    hbo'nun dizisi sayesinde elin gavurunun tarihini bir güzel öğreniyoruz, ilginçtir ki merak edip ansiklopediler karıştırıyor, google'da arama üstüne arama yapıyor, wikipedia'dan bilgi gerçek mi değil mi araştırıyoruz. sözlüğe girip kim ne yazmış okuyoruz. bu arada da "ulan aceba o yıllarda bizimkiler ne haldeydi?" diye kendimize birkaç saniye ya da dakika soruyoruz. sonra o soru, özel bir tarih merakımız yoksa orda kalıyor.

    bu diziden anladım ki; film, sinema, dizi... bunlar önemli. fatih'in anlatıldığı fetih filmi için "vay efendim şöyle kötü, işte efendim böyle idare eder" falan dediler, ben de bu yorumlara katılmıştım. ama ne olursa olsun, kötü de olsa, idare eder de olsa, yapmak lazım, en azından işin bir ucundan tutmak, kaldırmak lazım*


    (caliptrix - 10 Eylül 2012 01:37)

  • comment image

    amerikan devriminin önde gelenlerinden ve abd'nin kurucu babalarından. anayasanın kabulünden sonra iki dönem george washington'a başkan yardımcılığı yapmış (görev başında olduğu tarihler: 1789- 1797), 1796 sonundaki seçimi başkan olarak kazanmasından mütevellit 1797 martında yemin etmek suretiyle başkanlık makamına oturmuştur. 1800 yılı sonunda ise koltuğu ebedi aşkı ve ezeli rakibi (her iki yönden de duyguları maalesef tek taraflıdır) thomas jefferson'a kaptıracaktır.

    entelektüel donanımı kuvvetli, diğer tüm kurucu babalar gibi - haklarında köktendinci hristiyan kuşağın uydurduğu efsanelerin aksine - en hafifinden deist, ama özel yazışmalarında haşa bir agnostik, güvendiği kişilerle olan muhabbetlerinde, şeytan görsün yüzünü, neredeyse bir ateisttir.

    öte yandan, karakter itibariyle öylesine haset dolu ve kendine acıyan bir adamdır ki, sanki döneminin tüm diğer figürleri onun önünü kesmek için bir olmuşcasına duygulu, acılı, sinik ve öfkelidir. o nedenle, bir jefferson'u, bir madison'u, bir washington'u veya hamilton'u onun günlük ve mektuplarından okumak acayip eğlencelidir. yarım yarım yarılırsınız. özellikle dediğim gibi, jefferson'la ilişkisi ise kendi yönünden tam bir aşk-nefret ilişkisidir. öyle ki, bu komik ve içi kötü adamcağızın, jefferson'dan önce rabbine vasıl olma ihtimalinden buz gibi nefret ettiği, hatta bu diyarı ebediyyen terketmesine saatler kala," jefferson hala ölmemiş mi, bir haber yok mu" diye sorduğu rivayet edilir.

    neyse ki kader, hayatı boyunca kariyerine taş koyduğu ve gerçek değerinin anlaşılmaması için elinden geleni yaptığı adams'a - asla bilemeyecek olsa da - giderayak ufak bir kıyak yaparak, naçiz bedenini jefferson'ınki ile aynı gün canından etme lütfunda bulunmuştur (4 temmuz 1826). yarım elma gönül alma hesabı.


    (your man in havana - 22 Kasım 2013 20:12)

  • comment image

    cok bilinen sozu "ı must study politics and war so that my sons may have liberty to study mathematics and philosophy" genelde burada kesilir. devami ise soyle: "my sons ought to study mathematics and philosophy, geography, natural history, naval architecture, navigation, commerce, and agriculture, in order to give their children a right to study painting, poetry, music, architecture, statuary, tapestry, and porcelain."

    (porselenin dunya tarihindeki onemi diye bir baslik olsaydi da soyle agiz tadiyla bkz verseydik)

    bu paragraf karisina yazdigi bir mektupta geciyor. devrimci politikaci karisi olmak da boyle birsey demek.

    john adams, bagimsizlik mucadelesini ve fedakarliklarini, olasi sonuclari uzerinden yuceltmek istemis. bir nevi sekuler sehitlik: "ben kendimi siyasetle harciyorum ki sizler guzel yasayin". bu dogrultuda bir ihtiyaclar hiyerarsisi, daha dogrusu evrim agaci yapiyor. siyaset ve savas -> muhendislik, beseri bilimler ve felsefe -> sanat ve estetik

    benim en cok sevdigim siyasi alinti olabilir ama tabii boyle bir hiyerarsi ve evrim yok. toplu olarak da birey olarak da bunlarla ayni anda ugrasiyoruz binlerce yildir. adams'in dava arkadasi jefferson, hem bagimsizlik bildirgesinin basyazari, hem ciftci, hem mimar, hem gurme, hem mekanik bilimlerle hem de sanatla ilgili. hepimizin basarilari olmasa bile zevkleri bu kadar genis az cok (benim ciftcilikle alakam orkide dikip oldurmekten ibaret gerci).

    ve bu gruplar arasi iliski tek yonlu degil, belli bir konudaki ilerleme diger konularda da cigir aciyor. en basitinden muhendislik hem savasi, hem mimari gibi sanatlari dogrudan etkiliyor (architecture begins where engineering ends.. -civilization'dan ogrendigim alintilar, vol 2). siyaset felsefeden ayri bir olgu degil.

    (edit: bu da ssg araciligiyla, arthur c clarke'dan gelsin: “ the goal of the future is full unemployment, so we can play. that’s why we have to destroy the present politico-economic system. ”)

    ama bu romantik gorusun asil hatasi, gunun birinde toplumun savasi, siyaseti, uretimi, beseri bilimleri asip, sadece estetikle ilgilenebilecek duzeye gelecegini dusunmesi, ya da ulasilmaz olsa da oyle bir hedef gostermesi. halbuki, toplum varoldukca siyaset sadece ugrasilmasi gereken degil, ugrasilmasi istenecek bir dal. kimse nasil yonetilecegimizle, kaynaklari nasil idare edecegimizle ugrasmazsa, bununla ugrasmayi nihai amac goren guc delisi insanlarin insafina kalirlar. siyasetin disinda, muhendislikte de ilerleyeceksin ki, yukarda bahsedildigi gibi muhendislik surekli daha ileri bir noktada bitsin ve mimari de yeni ufuklarda baslayabilsin.

    tabii buna karsi olusumun derinde yatan asil nedeni, yani refleksif tepkim, sanatin ve estetigin zaten ulasilacak son nokta olmadigi. asirlarca siyasi ve askeri acidan stabil, geriye bir suru sanat eseri birakmis eski toplumlar, galaksi nedir, mikrop nedir bilmiyorlardi. ufuklari, gordukleri dunyayla ayni boyuttaydi, hersey birkac santim ile birkac kilometre arasindaydi. oysa bizim ufkumuz 10 uzeri -35 metre * ile 10 uzeri 26 metre (bilinen uzayin capi, 93 milyar isik yili) arasi kadar genis bir yeri doldurabiliyor.

    dunun ugraslari sayesinde edinilen lukslerle bugunu hissedebilmek ve ifade edebilmekten de guzeli, yarinlari hayal ve insa etmek olmali. (singularity muridi olup cihatla large hadron collideri fethedecegimiz, cemaatin sultanahmetten dolup tasacagi, ayasofyayi uzay istasyonuna donusturecegimiz guzel yarinlara... len john adams'in bu baslikta ne isi var?)


    (immanuel tolstoyevski - 3 Ağustos 2014 19:37)

Yorum Kaynak Link : john adams