Life in the Undergrowth (~ A Vida nos Arbustos) ' Dizisinin Konusu : Arılar, karıncalar, solucanlar...Her bir insan başına 200 milyondan fazla böcek.Böceklerin yaşamı üzerine eşsiz bir belgesel. Denizleri terk edip 400 milyon yıldan bu yana karalarda yaşayan böceklerin eşsiz ve görkemli yaşamı sizi büyüleyecek.Saniyede 5000 kare çekebilen kameralar, en gelişmiş teknoloji kullanarak yıllarca süren titiz çalışmala bugüne kadar görmekte zorlandığımız tüm detayları gözler önüne serecek.
The Life of Mammals(2002)(9,1-3606)
Life on Earth(1979)(9,1-2358)
The Trials of Life(1990)(9,0-1436)
Nature's Great Events(2009)(9,0-2773)
The Life of Birds(1998)(9,0-2502)
Life in Cold Blood(2008)(9,0-2435)
The Private Life of Plants(1995)(9,0-2278)
Galapagos 3D(2013)(8,6-815)
Life in the Freezer(1993)(8,6-1284)
Madagascar(2011)(8,5-1822)
Attenborough in Paradise(1996)(8,5-743)
First Life(2010)(8,5-1287)
bazi omurgasiz hayvanlarin (bocekler, orumcekler, solucanlar, vs) evrimi ve davranislarini konu alan etkileyici bbc belgeseli. sir david attenborough tarafindan hazirlanmis ve sunulmustur. dunyada bu kadar gariplik varken uzayliya, bilimkurguya ne hacet dedirtir.
(muhendis - 22 Şubat 2007 00:57)
her attenborough belgeselini izledikten sonra kafamda olusan ilk dusunceyle lafa gireyim: izledigim en iyi belgeseldi. bunun gibi boyle 15-20 tane daha izledigim en iyi belgesel biliyorum, onlarin icinde de en iyisiydi (tipki digerleri gibi)bir ara oturup en ilginc bolumleri yazmak, hatta daha iyisi videolarin o kismini kesip bir blogda toplamak gibi projelere girisiriz; simdilik diyecegim bu wasplar ne assagilik, ne igrenc yaratiklarmis. o kadar vahsetin ve mucadelenin icinde bunlar ayri bir kulvardalar resmen. onun bunun vucuduna kendi yumurtalarini sokuyorlar, alien gibi orada hayvani canli canli yiyerek buyuyup sonunda portluyorlar bir tarafindan. yetmiyor baskalarinin yumurtalarina kendi yumurtalarini sokuyorlar. o da yetmiyor icine larva saklanmis meyveleri bulup, in vitro yontemiyle o larvanin da icine yumurtluyorlar. yani heriflerden kacis yok, illa ki parazitlik yapacaklar, illa ki baskalarinin emegini calip bir de ustune onlarin soyunu kurutucaklar +18 yas grafik olumlerle.orumcekler sahaneydi. bunlardan biri kapima ag orse kiyamam artik, pencereden girerim, gunun birinde borc taktigim polyteist araplar pesimden gelirlerse "bu herif yillardir bu eve ugramiyor" diye baska yere giderler, kurturulurum. baskalarinin agini ve avini caktirmadan calan ufaklikla, yerdeki boceklerin ustune carsaf gibi ag atip bohcalayan eleman gelecekte bu endustride cok yanki uyandiracaklar.neyse, sozu bir issiz adaya dussem yanima alacagim uc kliseye birakiyorum:anlatilmaz yasanirseni sevmeyen olsuntwo thumbs up
(immanuel tolstoyevski - 16 Temmuz 2008 08:00)
özellikle evrimsel olarak konunun anlatılması izlenilen şeyin rasgele canlı görüntüleri değil de bilimsel niteliği olan bir belgesel olduğunu daha da iyi hissettiriyor. ayrıca incelenen canlıların her yönüne değinilmesi kafada bazı şeyleri oturtmamızı mümkün kılıyor. microcosmosta aradığını bulamamış belgesel izleyicilerine tavsiye ederim.
(2001 kral filmdir - 13 Ekim 2010 14:52)
içinde olağanüstü sahneler barındıran belgesel serisi. kelebeğin* yaprağa bıraktığı yumurtalar olgunlaşıp küçük tırtıllara dönüşüyor. bu tırtıllar bir şekilde bitkiden yere düşüyor. karıncalar tıpkı kendi larvaları gibi koktukları için onları yuvalarına taşıyor. larvalar burada karıncalar tarafından özenle bakılıyor. ama o da ne, bir eşek arısı yuvaya dalıyor. haliyle karıncalar var gücüyle savunmaya geçiyor. o sırada arı bir feromon salgılıyor ve karıncalar birbiriyle kavgaya tutuşuyor. arı larvaların olduğu bölüme rahatça geçiyor ve karınca larvalarının arasında kelebek larvalarını seçip içlerine kendi larvalarını bırakıyor. neticede arılar ve kelebekler olgunluğa eriştikten sonra yuvadan uçup gidiyorlar.bu nasıl bir üreme mekanizmasıdır arkadaş. arının önünde saygıyla eğiliyorum ve david attenborough'un da tabii.
(vergisiz kazanca dur diyen adam - 27 Ekim 2013 21:32)
psikolojide insanları hep türümüze yakın hayvanlarla ilişkilendirerek örnekler verilir. örneğin bir kadının eşini tıpkı diğer primatlar gibi saniyeler içerisinde belirlediğini, ailesini koruyabilecek kadar sağlık ve güç barındıran erkekleri tercih ettiklerini filan söylerler. halbuki bu belgeseli izledikten sonra mikro kozmosa daha yakın hissediyorsunuz. ilk bölümde anlatılan örümceklerden birisi yuvasına dişiyi kabul edip çiftleşiyor akabinde dişiden yumurta beklerken hiç bir şey olmuyor. demek ki iyi dölleyemedim diyerek tekrar yumulacakken dumura uğruyor çünkü çiftleştiği dişi resmen sen istiyor duj verecek 100 dolar daha diyerek erkeğin biriktirdiği yumurtalara saldırıp yemeye çalışıyor. ibretlik bir çalışma.güçlünün güçsüzü her yerde düdüklediğinin en bariz örneklerini bu seride görebilirsiniz. bin bir emekle yuva kuranları öldürüp yerine geçenler mi dersiniz, kendisine beyaz köle karıncalar edinip krallığını kuran kırmızı karıncalar mı ararsınız. istila, kolonileştirme, isyan, kölelik ne ararsan var. david attenborough'un her yeni türü anlatırken yere yatıp parmağıyla dürtükledikçe ben huylandım. hayvana dokunmasından değil, adam kamera önündekiyle uğraşırken başka biri paçadan enseden girecek korkusu yaşadım.
(shinigami ryuk - 18 Aralık 2013 11:53)
Yorum Kaynak Link : life in the undergrowth