Süre                : 30 dakika
Çıkış Tarihi     : 07 Ekim 1996 Pazartesi, Yapım Yılı : 1996
Türü                : Animasyon,Macera,Komedi,Drama,Aile
Taglar             : Bir sözcük başlığı,seri başlığı olarak hayvan karakter adı,Bir sözcük dizisi başlığı,Aynı seks çift
Ülke                : Kanada,ABD
Yapımcı          :  9 Story Media Group , CINAR , Cookie Jar Entertainment
Yönetmen       : Greg Bailey (IMDB)(ekşi), Deb Toffman (IMDB)(ekşi), Debra Toffan (IMDB)
Senarist          : Bruce Akiyama (IMDB)(ekşi),Martha Atwater (IMDB),Joel M. Barkow (IMDB)(ekşi),Glen Berger (IMDB)(ekşi),Pennel Bird (IMDB),Wolfram Breuer (IMDB),Marc Brown (IMDB),Tolon Brown (IMDB),Craig Carlisle (IMDB),Cydne Clark (IMDB),David Steven Cohen (IMDB),Rose M. Compagine (IMDB),Cusi Cram (IMDB),Ken Cunningham (IMDB),Jacqui Deegan (IMDB),Peter Egan (IMDB),Joe Fallon (IMDB),Adam Felber (IMDB),Stephen Frensky (IMDB),Marin Gazzaniga (IMDB),Steve Granat (IMDB),Scott Gray (IMDB),Jamie Greenberg (IMDB),Jonathan Greenberg (IMDB),Tom Hertz (IMDB),Peter K. Hirsch (IMDB),Ron Holsey (IMDB),Matt Hoverman (IMDB),Hilary Illick (IMDB),Allen Jeffrey (IMDB),Susan Kim (IMDB),Melissa Kirsch (IMDB),Michelle Lamoreaux (IMDB),Guy Lancaster (IMDB),Raye Lankford (IMDB),Sheilarae Carpentier Lau (IMDB),Gerard Lewis (IMDB),Catherine Lieuwen (IMDB),Courtney Lilly (IMDB),Jon Marsh (IMDB),Gentry Menzel (IMDB),Daniel Miodini (IMDB),Allan Neuwirth (IMDB),Ken Olshansky (IMDB),Anne-Marie Perrotta (IMDB),Ken Pontac (IMDB),Joseph Purdy (IMDB),Nick Raposo (IMDB),Barry Rinehart (IMDB),Cilbur Rocha (IMDB),Leah Ryan (IMDB),Ian G. Saunders (IMDB),Ken Scarborough (IMDB),Tean Schultz (IMDB),Daisy Scott (IMDB),Alan Silberberg (IMDB),Claudia Silver (IMDB),Stephanie Simpson (IMDB),Dietrich Smith (IMDB),Matt Steinglass (IMDB),P. Kevin Strader (IMDB),Terence Taylor (IMDB),Elliot Thomson (IMDB),Elliott Thomson (IMDB),Mathayu Warren-Lane (IMDB),Kathy Waugh (IMDB),Sandra Willard (IMDB),Andy Yerkes (IMDB)
Oyuncular      : Melissa Altro (IMDB), Jodie Resther (IMDB), Daniel Brochu (IMDB), Bruce Dinsmore (IMDB)(ekşi), Arthur Holden (IMDB)(ekşi), Sonja Ball (IMDB)(ekşi), J.T. Turner (IMDB)(ekşi), Tamar Kozlov (IMDB), A.J. Henderson (IMDB), Joanna Noyes (IMDB), Patricia Rodriguez (IMDB), Michael Yarmush (IMDB), Walter Massey (IMDB), Holly G. Frankel (IMDB), Bronwen Mantel (IMDB), Michael Caloz (IMDB), Eleanor Noble (IMDB), Dallas Jokic (IMDB), Robert Naylor (IMDB), Luke Reid (IMDB), Ellen David (IMDB), Mark Camacho (IMDB), Cameron Ansell (IMDB), Lyle Lettau (IMDB), Jason Szimmer (IMDB), Sally Taylor-Isherwood (IMDB), Jessica Kardos (IMDB), Maggie Castle (IMDB), Samuel Holden (IMDB), Hayley Reynolds (IMDB), Tyler Brody Stein (IMDB), Jason Deline (IMDB), Mark Rendall (IMDB), Vanessa Lengies (IMDB), Kate Hutchison (IMDB), Oliver Grainger (IMDB), Drew Adkins (IMDB), Steven Crowder (IMDB), Tracy Braunstein (IMDB), Paul-Stuart Brown (IMDB) >>devamı>>

Arthur ' Dizisinin Konusu :
Sarhoş bir playboy ailesinin hoşlanmadığı bir kadına aşık olunca büyük bir serveti kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kalır..

Ödüller      :

BAFTA:BAFTA Children's Award-Best International


  • "camelot fatihi"the kingdom's strength is not based on the strength of the king but the strenth of the people"meal: bir krallığın gücü kralın değil halkın gücüne dayanırsüfer valla"
  • "(bkz: king arthur)"
  • "(bkz: alem buysa kral arthur)"
  • "verdiği emekler takdir edilmesi gereken bi kral... baksanıza, adam kılıcını taştan çıkarıyor..."
  • "... (bkz: alem buysa kral arthur)"
  • "(bkz: winter king)"
  • "(bkz: excalibur)(bkz: mordred)(bkz: morganna)(bkz: guinevere)(bkz: lancelot)(bkz: perceval)(bkz: lady of the lake)(bkz: merlin)"
  • "hikayenin tümü şöyledir böyledir diyemeyeceğiz a dostlar çünkü sözlü edebiyat geleneğinden gelen bir hikaye bu, çeşit çeşit versiyonu var aksiyonu var."
  • "- himmet abi bizim bi arthur vardı yemin ediyorum sana çok kral adamdı.."




Facebook Yorumları
  • comment image

    kral arthur isminin bu kadar onemli hale gelmesi aslinda monmouth lu geoffrey adli tarihci sayesinde olmustur. bu tarihci efsane ve gercegi bir araya getirerek yazdigi britanyanin kral ve kraliceleri adli eseri ile ortacag tarihcilerinin hep yanlis yonlenmesine neden olmustur. aslen arthur efsanesinin bir kismi da celt kokenlidir. gercekten de arthur diye bir kral gelmistir ve de buyuk isler yapmistir. ordusunun basinda parcalanmis olan britanya yi bir araya getirmis ve buyuk zaferler kazanmistir. ve gercekten de avalon adasi mevcuttur. tabi uzun yillar ada olarak aranan avalon un artik kara icinde kaldigi anlasildiginda bulunmasi tabii ki daha kolay olmustur. arthur un oldugu sanilan mezar da burada bulunmustur. lahitin uzerinde ise "burada gecmis ve gelecegin krali arthur yatmaktadir" yazmaktadir. bolgede kral arthur'un hayaletinin bir koruyucu olarak halen dolastigina dair soylentiler vardir.


    (jander - 6 Mart 2002 12:44)

  • comment image

    anglo-sakson kültüründe efsaneye göre, kral arthur excalibur adlı büyülü kılıcı saplı olduğu kayadan çıkarıp harap ve bitap düşmüş camelot'un başına geçer. sör lancelot ve büyücü merlin'in de yardımıyla, ortaçağda eşi görülmedik bir adalet ve umut ülkesi inşa eder. bu hikayenin aslı ise şöyledir.

    uzak diyarlardan birinde, olayların ne vakit yaşandığını görenlerin her birinin ahirete zuhur eylemiş bulundukları bir vakitte geçmektedir. “ama ben bu olayı hatırlıyorum” diyen birisiyle sohbet imkanı bulmuş iseniz sizinde toprağınız bol olsundur.

    hülasa hikayemiz şöyle başlar:
    14’ünü doldurmuş 15 inden yeni gün almış olan sivilceli arthur, canterbury’nin üçdibekli kazasında ikamet edermiş. yörenin cici kızları bu şebelek oğlanı pek bi şirin buldukları için “hi artu” , “hi arto” derler utancından kızaran piih diye gülen oğlanı evine kadar koştururlarmış. sonralardan hi arto kelimelerinin sesletime pek de uygun olmadığı anlaşıldığından, araya bir kaynaştırma yapalım kolay söylensin dedikleri; dolayısıyla hiyarto veyahut hıyarto şeklinde dillere pelesenk olduğunu rivayet edilir. hem bu isim bizim oğlana da pek yakışmış göz rengine uymuştur.

    günlerden bir gün arto pikniğe çıkan ağabeyi ve arkadaşlarının yanına takılmış. kaynamış yumurta, makarna, salatalık şeklinde sefa kuran ağabeyleri bir de karpuz almışlar gelirken yolda dayı’dan. dayı onlara karpuzun alası böyle şap şap vurarak anlaşılır yiğenlerim diyerek sergisinin en nadide 2. parçasını vermiş. gençler piknikte tam karpuz yemeye niyetlendiklerinde bıçakları olmadığını fark etmişler. ''arto hemen bize, bi bıçak bişi bul” demişler. hıyarto’nun her yerlere bakması araması taraması fayda etmemiş, bıçak bulamamış. aklına eski taş kilisenin bahçesindeki kayaya saplı kılıç gelmiş. hemen bıttırı bıttırı kiliseye koşmuş ve kılıcı çekip almış. kilisenin zangocu “ooolum dur” diyince ; “aman deyum şincük zopa yiycez “ diyerekten tabanları yağlamış. henüz bilmiyormuş fakat zangoç arkasından “sen son kralsın, o kılıcı her babayiğit çıkaramaz, la bi dur” diye bağırmaktaymış. neyse hıyarto arkadaşlarının yanına varıp karpuzu bi güzel dilimlemiş. fakat kay kardeşinin getirdiği kılıcı tanımış ve arto’yu sessiz olması konusunda uyarmış. amacı saftirik oğlan hıyarto'nun hakkı olan krallığı kapmakmış. heyecanla babasına koşmuş ''buba, gılıcı çıkardım pritanya gralı benim! '' demiş. kıral ector ona inanmamış, “kılıcı bi yerine koy bakem, şincik de herkesin önünde tekrar çıkar” demiş. kay “buba valla yalan sööledim ben” demiş. kıral ector da “ tiz kellesini vurun bu deyyus’un ” demiş. o sırada kay’ın analığı koşarak gelmiş ve “ah, gınalı guzum, ah al yanaglı yavrım” deyip, “bey’im, gözel gralım o bi ‘gay’lık etti sen bari etme” diye eklemiş (yüzyıllar boyu kay’lık yapma ülen deyimi bu olayı anlatmış ancak yöresel şive farkları olayı başka mecralara sürüklemiştir.) kıral ector “yok hanım, karışma! yaptığı kay’lığı bilsin” diyerek evladının idamını onamıştır.

    kılıca sahip olmak hıyarto’nun hayatında pek çok şeyi değiştirmiş. kralın soyundan olmadığı iddialarını büyük kahin merlin’de belgeleriyle çürütmüş. çünkü arto’yu ector'a getiren ve ona bakmasını söyleyen merlin’miş. babası britanya kralı uther pendragon annesi ise cornwal düşesi igraineymiş yani tamamen kralın soyundan geliyormuş. aradan geçen yıllarda arto britanya topraklarını genişletmiş, kazandığı başarılarla halkının gözünde büyük bir kahraman ve mükemmel bir kral olmuş.

    hikayemizin ikinci bölümü:

    büyücü merlin bir gün tüm gediklilerin acilen sarayda toplanmasını istemiş. toplantı 27 er kişinin ellerini kavuşturduğu halde yine de çevresini saramadığı bilge çınarın; marangoz lütfü usta tarafından doğranıp biçilerek yongaları ince ince seçilerek zımparayla üstünden geçilerek, verniği her santimine nüfuz ettirerek imal ettiği bilge toparlak masa etrafında gerçekleştirilmiş. bilgeliği kütüklük döneminden beri sabit bu üstad masa; yeni gelen bilumum şövalyeyi imtihan etmekte, onların bir nevi yodası olmakta, muhabbeti koyulaştırdıklarıyla enseye tokat vaziyetini almaktaymış.

    büyücü merlin, kral arto ve toparlak masa şövalyelerine krallığın devamı içün, daha eşit ve adaletli bir dünya içün, kutsal kase’yi arayıp bulmaları gerektiğini ve kase’yi buldukları takdirde kısa camellot'taki bütün sıkıntının azalacağını, yollardaki çukurların kapanacağını, otobüslerde herkesin oturacak yer bulabileceğini, kolanın kapağı açık kalsa bile gazının kaçmayacağını söylemiş. masa da oturan herkes “hulen bu sıcakta rahat mı bozulur, kılımızı bilem kıpırdatmayız” demiş. bunu gören hıyarto, “masada otura otura masaya benzemişiniz, karahtersizler” diyerek; mecburiyetten memleketin tüm diyarlarına bu vazifeye talip olabilecek babayiğitlerin ivedi olarak saraya gelmeleri fermanını yollamış.

    günlerden bir gün sarayın şamdanlarla, avizelerle süslü 100 adıma 150 adım genişliğinde toplantı salonunun kapısı ardına dek açılmış. kapıdan parıldayan zırhları, üzerine vahşi yavru kedi resimleri nakşedilmiş kalkanları ve ayaklarında dönemin en güzide conversious-punkus modeli pabuçları olan iki yağız sinerjik genç girmiş. gençlerden haşin bakışlı olanı tenkselot; yemişim dünyayı heyyt ülen görünüşlü olanı tylolhot’muş. kralı selamlayan gençler; göreve talip olduklarını lakin vazifeyi bihakkın tamamladıkları takdirde iş+aş+ssk+yol+prim talepleri olduğunu bildirmişler. şartları kabul eden arto onlara “gazanız mübarek olsun” diyerek genç şövalyeleri uğurlamış.

    gençler kraldan icazet alarak yollara düşmüşler. az-uz-dere-tepe-düz şeklinde yol almışlar. ateş yakıp kamp kurdukları bir gece tenkselot yakınlarındaki bir mağarada bir parıltı gördüğünü ve bakacağını söylemiş. tylolhot’ta ona katılmış ve karanlık mağaraya dalmışlar. mağaranın içinde bir yol ayrımına gelmişler. tenkselot “ben sağ taraftayım, sen de sol taraftasın; o zaman sen sağ tarafa git, ben de sol tarafa gideyim” demiş. yaklaşık 10 dakika sonra tylolhot karanlıkta parıldayan tini mini şirin bir kase görmüş. “aha buldum, kaseyi buldum” nidaları arasında çanağın üstüne atlamış. fakat elinde tuttuğu bizatii ayakkabılarını bağlamak için eğilmiş olan tenkselot’un neticesiymiş. tenkselot “oğlum çanak çömlek patladı, bi bırak yaf” diyerek tepkisini dile getirmiş. ve elleri boş şekilde mağaradan çıkmışlar.

    sabah tekrar yola koyulmuşlar. gün boyu yürümüşler, hava kararmaya başladığında bacasından dumanlar yükselen, penceresinden müthiş kokular yayılan bir kulübe görmüşler. her daim aç bu iki şöfalye kulübeye yönelmişler. kulübe dev anası evinanayus’a aitmiş. karşısında cılız yiğitleri gören evinanayus “oi! oi! amanın kimler gelmiş, hele gelin yiğitler tam da makarnayla, helva yaptıydım” demiş.

    makarna + helva’yı duyan tylolhot ve tenkselot hemen masaya yumulup makarna ve helva ziyafetinin tadını çıkarmışlar. göbekleri bıngıl bıngıl olana dek yemişler. bu sırada dev anası evinanayus da “yiyin gençler yiyin” diye tembihte bulunuyor tabakları durmadan dolduruyormuş. tylolhot ve tenkselot “ana, dolu; ana, dolu” dedikçe evinanayus “olsun, yirsiniz.” diyerek dolduruyormuş. o gece yaşanan bu olayın yüzyıllar sonra dünya üzerinde, mozaik halk yapısına sahiplik yapacak bir toprağa adı vereceği söylenegelmiş, lakin bunlar uydurma, fos ve safsataymış.

    çatlamak üzere olan tylolhot sofranın üzerinde duran ve dev anası evinanayus’a ait olan altın tastan gözlerini alamaz. evet! sonunda bulmuştur. kutsal kâse dev anasının önünde, içinde ezogelin dolu halde durmaktadır. kurnaz tylolhot “ey anacım, güzel dev anacım, bilirsin bizler gezgin şövalyeleriz, her ihtiyacı yolda gideririz. bana tam senin önündeki gibi öyle eski püskü bi tıraş kabı lazım demiş.” dev anası tombalak evinanayus: “vereyim oğul ama bu tasın kalayı güzeldir. ateşi iyi alır yemekleri güzel pişirir ben onsuz ne yaparım” demiş. o sırada lafa giren tenkselot “ana! ana! ben sana benim kalkanı vereyim onun malzemesi de su verilmiş çeliktir, ısıyı eşit dağıtır gözlemenin, bazlamanın altını ve üstünü eşit pişirir” demiş. vahşi yavru kedi resimleri nakşedilmiş kalkanı gören evinanayus’un içi erimiş ve "verdim gitti" demiş.

    şövalyeler sabah yanlarında kutsal kâseyle beraber ayrılmışlar. kâseyi bulmanın sevinciyle geri dönüş yoluna koyulmuşlar. yakın köylerden birinden geçerken, köylüler kaseyi taşıyan tylolhot’a :
    “ -kasen çok güzelmiş,
    -güzelmiş çok kasen,
    -kasen güzelmiş çok,
    -çok güzelmiş kasen”
    diyerek tylolhot’un çileden çıkmasına yol açmışlar. çıkan arbedede olan tenkselot’a olmuş ve şarkıda gürgen, palamutla anılan meyvesini çizdirmiş. tenkselot artık köyün tavernasında skrewedelot takma ismiyle yer alan bir şarkıcı olmuş, george michael, alphaville şarkıları söylemiş ve glam’ci olma yolunda basamakları adımlamaya başlamış.

    her ne olursa olsun görevi kutsal sayan tylolhot birkaç hafta içinde krallığa dönmüş. kutsal kaseyi kral arto’ya uzatmış. hıyarto “tylolhot’um yağız yiğidim gelişine pek sevindim lakin kasen boş sırtın yaş gelmişsin” demiş. kaseyi bulup getiren tylolhot’a sarayda bol maaşlı bir memuriyet verilmiş sosyal güvence altına alınmış.

    bu yazının esin kaynağı ve hatta bir nevi paşa babası olan jander e teşekkürler. terazine tıkladım, repler sana geliyor.


    (argusrockbar - 18 Şubat 2010 15:41)

  • comment image

    onun mutlakiyeti bile zamaninda sorgulanmis olabilir. (alinti: thomas, j. 1995)

    "king arthur (a) is talking to anarcho-syndicalist peasant (b).

    a: be quiet!

    b: [peasants continue talking]

    a: be quiet! i order you to be quiet!

    b: order eh? who does he think he is?

    a: i am your king.

    b: well, i didn't vote for you.

    a: you don't vote for kings.

    b: well, how do you become king, then?

    a: the lady of the lake, her arm clad in the purest shimmering samite held aloft excalibur from the bosom of the water, signifying by divine providence that i, arthur, was to carry excalibur. that is why i am your king.

    b: listen, strange women lying in ponds distributing swords is no basis for a system of government. supreme executive power derives from a mandate from the masses, not from some farcical aquatic ceremony."


    (la celestina - 29 Mart 2010 22:47)

  • comment image

    camelot fatihi

    "the kingdom's strength is not based on the strength of the king but the strenth of the people"
    meal: bir krallığın gücü kralın değil halkın gücüne dayanır
    süfer valla


    (coolblue - 13 Aralık 2002 21:14)

  • comment image

    merlin'di, lancelot'tu, bunların dublajlısıydı yok dublajsızıydı derken gül gibi cnbc-e'yi zikip atan, çocuk kanalına çeviren olmaz olasıca masalın baş kahramanı. ne malzemeymiş arkadaş, trilyonlarca farklı ve alakasız senaryoya - yapıma konu oldu ama bir türlü azalarak bitemedi.

    azalarak biteceği yerde aksine giderek çoğaldı; ki zaten şu dünyada entropiye aykırı giden iki şeyden birisi bu iğrenç efsaneden türetilebilecek hikaye sayısı, diğeri de pes 2011'de uzaktan çekilip giderek güç ve ivme yitirmesi ve kaleye yönelmesi gerekirken inadına daha çok kazanan ve sonuçta dağlara taşlara giden şutlardır.


    (claude - 29 Mayıs 2011 20:13)

  • comment image

    ayrica, kral arthur deyince, monty python and the holy grail (1975) filmindeki su sahne akillardan asla silinemez:

    arthur: the lady of the lake, her arm clad in the purest shimmering samite held aloft excalibur from the bosom of the water, signifying by divine providence that i, arthur, was to carry excalibur. that is why i am your king.

    dennis: [interrupting] listen, strange women lyin' in ponds distributin' swords is no basis for a system of government. supreme executive power derives from a mandate from the masses, not from some farcical aquatic ceremony.


    (moramada - 19 Mayıs 2004 19:25)

  • comment image

    destan kahramani

    alıntıdır:
    tarihsel arka plan

    britanya’nın efsanevi büyük kahramanı kral arthur’un öyküleri sekiz yüz yıldan uzun bir süredir yaygındır, ama bilim adamları gerçek arthur hakkında çok az şey öğrenebildiler. çünkü savaşlarını gösteren çağdaş hiçbir kanıt bulunamadı. yakın zamandaki bir takım bulgular arthur’un i.s 454-470 yılları arasında hüküm sürmüş, riothamus diye adlandırılan 5. yüzyıldaki bir britanya kralı olduğunu gösteriyor. efsanevi kral arthur gibi riothamus 12.000 savaşçıdan oluşan bir orduyla galya’ya yürüyor. büyük bir cesaretle savaşıyor ama burgundy’de gothlara karşı yeniliyor. (üzülsem mi, sevinsem mi?) gothların önünden çekilirken bugün de hâlâ duran avallon denilen bir fransız kasabasından geçiyor.
    kimi bilimadamları, gerçek arthur’un büyük olasılıkla arturius adlı, 500-517 yılları arasında istilacı saksonlara karşı zafer kazanmış bir süvari generali olduğunu düşünüyorlar.
    başarıları ne olursa olsun, gerçek arthur, hem kendi döneminde hem de sonraki yıllarda öylesine ilgi çekici bir kişilikli, gal folklorunda onun adıyla bütünleşmiş sözlü bir gelenek var. altıncı yüzyılda jordanes, on birinci yüzyılda william adlı birilerinin yazdıkları şimdi bu malzemeye eklenmektedir.
    arthur; edebiyatta ilk olarak i.s 1136’da latince yazılmış monmouth’lu geoffrey’nin “historia regun britanniae” kitabında görülmektedir. geoffrey, britanya tarihi üzerine bir kitaba gereksinim duyulduğunu düşündüğünde, arthur zaten gal ülkesinin sözlü geleneğinde yaygın bir konuydu. i.ö 1200 yılından i.s 689 yılına kadar 1900 yılı kapsayan tarih kitabında geoffrey, arthur’u baş kişi yapmayı seçti.
    geoffrey’in topladığı malzemeler için kaynak belirtmesine karşın bilimadamları onun o günkü geleneği izlediğine ve folklor ile kendi düş gücünü kullandığını örtmek için uydurma kaynaklar yarattığına inanıyor. (tabi bu ne kadar doğru tartışılır) bundan ötürü onun çalışması, tarihten önceki edebiyat olarak anlaşılmaktadır.
    bütün britanya adaları ve avrupa’nın birçok kısmını ele geçirmiş büyük britanya kralı arthur’un yaratılmasını geoffrey’e borçluyuz. geoffrey’nin yorumunda arthur, yokluğunda krallığı ele geçiren yeğeniyle savaşması için yurduna çağrılmasaydı roma’yı da ele geçirebilirdi. geoffrey, arhur’un olağandışı doğumunu ve ölümünü; güzel ama vefassız karısı geuenevere’i; büyücü merlin’i ve şövalyelik kavramını dünyaya tanıtır. geoffrey, arthur’un daha çok asker olan yönünü ele almıştır. ama, başka yazarların daha derinden ilgilenmeleri için esin kayanağı olabilecek konuları da –merlin, guenevere, büyü ve soyluluk kavramını- yeteri kadar kitabında içermiştir.
    geoffrey’in tarihi öylesine iyi yazılmış ki yalnızca kendi döneminde değil sonraki kuşaklarda da ilgi çekmeyi sürdürmüştür. 20. yüzyıl yazarları için hâlâ ana kaynaklardır bunlar. şair robert wace, i.s 1155 yılında geoffrey’in tarihini serbest bir biçimde norman-fransız diline çevirdi. kitapta arthur’un geçtiği bölümleri çoğalttı, yeni kaynaklar kullandı ve çalışmaya daha saraylı bir tat kattı. yuvarlak masa’ya ilk kez değinen wace oldu.
    wace’in şiirini ortaya çıkarmasından sonra chretien de troyes, kral arthur’un sarayında geçen beş romans yazdı. fransız olan chretien, kral arthur’un britanya ulusal kahramanı ya da istilalar kralı olmasıyla fazla ilgilenmedi. bunun yerine aşık ve şövalyelerin bulunduğu ve arthur’un yönettiği şövalyelik dünyasını dile getirdi. chretion, kadının erkeğe üstün olduğu ve aşığın sevgilisinin isteklerine bütünüyle uyduğu saraylı aşk düşüncesini tanıttı. lancelot’ta, lancelot ve guenevere arasındaki aşk ilk kez görülüyordu. chretioın öylesine iyi bir öykü yazarıydı ki romansları geniş çevrelerde okundu ve taklitleri yazıldı.
    kral arthur, son olarak ingiliz dilinde i.s 1205 yılında şair layamon’un, wace’in şiirlerini orta dönem ingilizcesi denen dönemin başlarında serbest bir biçimde çevirdiği zaman görüldü. layamon, wace’in öyküsüne daha çok ayrıntı ekledi ve arthur’un cesaretinin ve serüven aşkının vurgulanmasıyla öyküye belirgin bir ingiliz çeşni kattı. manmouth’lu geoffrey gibi layamon da bir yurtseverdi, bunun için cheritien’in arthur öyküsünün romantik yorumunu göz ardı etmeyi yeğledi.
    kral arthur öyküsünün başka bir anlatımı daha var. ondördüncü yüzyılın ortalarında ingilizce olarak yazılmış olan morte arthure. konu yine arthur’un kişiliğinde ulusal kahramanlıktı, mağrur savaşçı kral büyük bir kahraman olarak sunuluyordu. yazar aşk, şövalyelik ya da şövalyeler sarayına hiç ilgi göstermemişti. öyküde, sir gawain, arthur’un baş şövalyesidir ve lancelot küçük bir role sahiptir. bu sunuş fransız destanı chanson de roland ve anglo-saxon destanı beowulf’a benzemektedir.
    uzun yıllar sonra 1485’te sir thomas malory, kral arthur öyküsünün son biçimi olan le morte d’arthur’u yazdı. malory, manmouth’lu geoffrey’in ingiliz geleneğini ve chretien de troyes’in fransız geleneğini birleştirdi. malory’nin anlatımında, kral arthur, büyük iskender gibi dünyanın en büyük hükümdarlarından biri oluyor. roma’da krallık tacı giyene dek ingiltere’ye geri dönmüyor malory, morderd’in ihanetini ve guenevere’in sadakatsizliğini geoffrey’den aktarıyor ama bunu guenevere ve lancelot arasındaki aşk ilişkisiyle birleştiriyor. ayrıca, arthur’un baş şövalyelerinin birçok öyküsünü katarak arthur’un sarayının resmini genişletiyor. ingiliz tarihinin bu romantik anlatımında, yuvarlak masa’nın dağılması birçok yaşamı trajediyle yüzleştiriyor ve altın bir çağı noktalıyor.

    arthur kahramanları

    le morte arthur’da, temel karakterler kahraman aristokratlardır. o toplumda yalnızca soylu doğan biri şövalye olabilirdi. genç bir oğlan çocuğu olduğunda kadınlara nasıl eşlik edeceğini öğrenir, genç bir şövalye olduğunda gerekli savaş becerilerini öğrenir, böylece onlu yaşların sonunda şövalyelik yolunda olgunlaşırdı.
    bir adam şövalye olduğunda, kendini belirli değerlere göre yaşamakla yükümlü kılan bir and içer. krala, yakınlarına ve arkadaşlarına, sevdiği kadına sadık olması beklenir. özellikle de kadınların yanında nazik ve kibar olması gerekir. ayrıca bir savaşta efendisi için çarpışırken, bir yarışma ya da turnuvaya katıldığında, ya da zordaki arkadaşlarına ya da kadınlara yardım ederken, her zaman cesur olması beklenir; öyle bir biçimde yaşamalıdır ki, diğer soylular ona saygı göstersin. sorun, bu farklı değerleri en az çelişkiyle dengelemekti.
    saraylı aşkın, genellikle evlilik dışı aşk olduğunu anlamak gerekir. chretien ve malory’nin edebiyatta dile getirdiği toplumda ve gerçek dünyada, soylular arası evlilikler, genç çiftlerin aileleri ya da yöneten kişi tarafından, siyasal, toplumsal ya da ekonomik nedenlerden ötürü düzenlenmiştir. evlenen kişilerin duyguları göz önüne alınmaz ve boşanma yoktur. bundan ötürü, evli bir insan için, aşkı, evlilik dışı ilişkide bulmak rastlanmadık bir durum değildir.

    başlıca karakterler

    brutus: aeneas’ın büyük torunu; troya sürgünlerini britanya’ya götürür ve krallık kurar.
    aurelius ambrosias: kral konstantin’in oğlu; uther pendragon’un ağabeyi; britanya kralı; “stonehange” yaratıcısı.
    uther pendragon: kral konstantin’in oğlu; aurelius ambrosias’ın küçük kardeşi; britanya kralı; igraine’in kocası; arthur’un babası.
    igraine: cownwall dükü’nün karısı; daha sonra uther pendragon’un karısı ve britanya kraliçesi; arthur ve margaawse’in annesi.
    arthur: kral uther pendragon ve kraliçe igraine’in oğlu; guenevere’in kocası; mordred’in babası; britanya kralı; yuvarlak masa şövalyelerinin kurucusu.
    ector: arthur’un babalığı.
    kay: ector’un oğlu; arthur’un kardeşliği; yuvarlak masa şövalyesi.
    guenevere: kral leodegrance’in kızı; kral arthur’un karısı; britanya kraliçesi.
    merlin: büyük büyücü ve kahin; üç britanya kralı, ambrosias aurelius, uther pendragon ve arthur’un danışmanı.
    lucius hiberus: arthur söyleninde, arthur yenip yerine geçene kadar roma imparatoru.
    margawse: kral uther pendragon ve kraliçe igraine’in kızı; kral arthur’un kızkardeşi; kral orkney’li lot’un karısı; kral arthur’dan mordred’in, kral lot’tan gawain, agravain, gaheris ve gareth’in annesi.
    mordred: kral arthur ve kızkardeşi kraliçe margawse’in oğlu, gawain ve agravain’in üvey kardeşi; yuvarlak masa şövalyesi.
    gawain: kral arthur’un yeğeni ve en sevdiği şövalyelerden biri; kraliçe margawse ile kral orkney’li lot’un oğlu; agravain, gaheris ve gareth’in kardeşi; mordred’in üvey kardeşi; yuvarlak masa’nın ikinci büyük kralı.
    agravain: kraliçe margawse ile kral lot’un oğlu; gawain’in kardeşi; mordred’in üvey kardeşi ve arkadaşı; yuvarlak masa şövalyesi.
    gaheris: kraliçe mawgawse ve kral lot’un oğlu; gawain ve agravain’in küçük kardeşi; yuvarlak masa şövalyesi.
    gareth: kraliçe margawse ve kral lot’un oğlu; gawain ve agravain’in küçük kardeşi; yuvarlak masa şövalyesi.
    lancelot: benwick’li kral ban’ın oğlu; yuvarlak masa’nın en büyük şövalyesi; kral arthur’un en sevdiği iki şövalyeden biri; kraliçe guenevere’in en sevdiği şövalye ve taraftarı.
    bors: galli kral bors’un oğlu; lancelot’un yeğeni; yuvarlak masa şövalyesi.
    pellinor: yuvarlak masa’nın büyük şövalyelerinden.
    bedivere:yuvarlak masa şövalyesi; kral arthur’u canlı gören son şövalye.

    (bkz: sir thomas malory)


    (andrew - 24 Mayıs 2004 02:48)

  • comment image

    ortaçağ avrupası'nda, bir şövalyenin onurunu ve yiğitliğini kanıtlamak için bir "quest"yerine getirmesi gerekirdi. "zor durumdaki bir kadını" kurtarmak bu "quest"lerin en sık rastlananlarından biriydi. kurgu edebiyatına en sık aktarılan "quest" öyküsü ise kral arthur ve yuvarlak masa şövalyelerinin "kutsal kase" arayışlarıdır. yüzyıllar boyunca, sir thomas malory'nin morte "arthur"undan alfred tennyson'ın idylls of the king&'ine kadar ingiliz edebiyatı bu öyküyü anlatıp durmuştur. 20. yüzyılda "kutsal kase" arayışı çizgi romana ve sinemaya da geçti. örneğin, martin mystere bir değil birkaç "kutsal kase" buldu. ingilizlere bu "kutsal kase" arayışından gına gelmiş olduğu için, bir ingiliz topluluğu olan monty python, monty python and the holy grail'de konuyla iyice dalgasını geçti, amerikalılar romansı yeni keşfetmekte oldukları için spielberg indiana jones'ların üçüncüsünde indy'yi onun peşine düşürdü.
    john boorman'ın kadri bilinmemiş şaheseri excalibur'da, kutsal kase'yi arayış macerasının tümü, tüm psikanalitik çağrışımlarıyla birlikte yer alır: fallus'un vagina dentata'dan ("dişli vajina") kurtarılmasıyla başlayan öykü (taşa saplı kılıcın çıkarılması), bir babaya isyan/bağlılık ve yasak anne arzusu temasıyla sürer (lancelot ve guinevere); ensest dehşeti yaşanır (üvey kızkardeşi morgana'nın arthur'u baştan çıkarması) ve en nihayet oidipal bir dehşetle sona erer (arthur ile ensetten doğma oğlu mordred'in birbirlerini öldürmeleri). tüm bu maceranın altını çizen kutsal kase ise bir objet petit a, bir "ulaşılamaz arzu nesnesi" olarak karşımızda durur. taştan kurtarılan excalibur göle atılır, "gölün hanımı"na teslim edilir ve bu son cinsel birleşmeyle birlikte de arthur ölür: guinevere'in aşkını ve sembolik oğlu lancelot'un bağlılığını kaybetmiş, öz oğlunu öldürmüş, arayışı sonuca ulaşamamış olarak.
    bülent somay
    http://www.focusdergisi.com.tr/kultur/00413/


    (andrew - 24 Mayıs 2004 03:33)

  • comment image

    verdiği emekler takdir edilmesi gereken bi kral... baksanıza, adam kılıcını taştan çıkarıyor...


    (portakal - 24 Mayıs 2004 14:35)

  • comment image

    arthur'un dönemi keltler ve pictler için çok karışıktır. pagan kültürünün hristiyanlıkla ölümcül bir şekilde çatıştığı dönemdir; ve erken dönem efsanelerinde paganizme daha yakın olan arthur, wolfram von eschenbach ve kutsal kase söylencelerinin orta çağ romanslarına girmesiyle tamamen hristiyanlaştırılmıştır. misal, morgan le fay (morgaine,morganna) aslında avalon'un yüksek bir rahibesiyken (vivenne'den sonra gölün leydisi) sir thomas malory'nin arthur'un ölümü (le morte d'arthur) adlı kitabında cadı olarak lanse edilmiştir. kendisi oldukça dindar bir hristiyan olan malory pagan rahibelerini cadıya dönüştürmüştür. benzer şekilde kelt kültürüne ait beltane rituelleri, mayıs direği şenlikleri dinsel sapkınlık olarak tanımlanmıştır. (bkz: da vinci şifresi) hristiyanlaştırılmamış arthur ve şövalyeler efsanesi için avalon'un sisleri ve chretien de troyes'in baladı tavsiye edilir.


    (evenstar - 28 Ekim 2004 16:45)

  • comment image

    kral arthurmus, lancelotmus, excaliburmus, yuvarlak masa sovalyeleriymis bunlar guzel seyler de bu hikayenin pornografik yapisina ne denir bilmiyorum. aklimda kalanlari soyle bir yazayim:

    -arthur'un annesi evliyken uther pendroganla birlikte olur ve olaylar patlar
    -arthur kendi kiz kardesiyle yatar(bilmeden)
    -arthur'un karisi lancelot'la yatar
    -arthur, arthur'un karisi ve lancelot threesome yaparlar
    -morgaine cesitli zamanlarda lancelotla asna fisna yapar
    -morgaine zaten hristiyan da olmadigi icin kafasina gore takilir
    -morgause(morgaine'in ablasi) hristiyan gecinmekle beraber cok renkli ve cok esli bir cinsel yasama sahiptir

    insan ister istemez bu olay mitoloji midir yoksa konulu porno mudur diye dusunuyor.


    (sall - 19 Aralık 2004 14:21)

  • comment image

    onbeş yaşında olan genç arthur kılıcı taştan çıkardığında bu kehanetten ve kehanetin anlamından habersizdi. hiçkimsenin yapamadığını arthur çok kolaylıkla ve farkında olmadan başarmıştı. kralın kim olacağını belirlemek için düzenlenen turnuvada kardeşliği kay'da yarışıyordu fakat kay'ın kılıcı kırıldı. kardeşliğine seslendi; ''arthur, hemen bana bir kılıç bul !'' arthur çadırın her yerine bakmasına rağmen bir kılıç bulamadı. aklına kilisenin bahçesindeki taşa saplı kılıç geldi. hemen kiliseye koştu ve kılıcı olduğu yerden çok kolaylıkla çekip aldı. o henüz bilmiyordu ama bunun anlamı kral olacağıydı. fakat kay kardeşliğinin getirdiği kılıcı tanıdı ve arthur'u sessiz olması konusunda uyardı. amacı arthur'un hakkı olan krallığı kapmaktı. büyük bir heyecanla babasına koştu ''baba, kılıcı çıkardım britanya kralı benim !'' ector ona inanmadı, kılıcı yerine koymasını ve herkesin önünde tekrar çıkarmasını istedi. kay elbette bunu başaramadı çünkü krallığın ve kılıcın gerçek sahibi arthurdu..

    kılıca sahip olmak arthur'un hayatındaki birçok şeyi değiştirdi. kral olacağı değildi onu sarsan, ector ve kay'ın gerçek ailesi olmadığını öğrendi. ector bunu açıklamak zorunda kalmıştı çünkü ülkenin ileri gelenleri arthur'un kral olamayacağını çünkü soylu bir aileden gelmediğini iddia ederek krallığı ona bırakmak istemiyorlardı. ector çok zorlansada herşeyi anlattı arthur'a. büyük kahin merlinde anlatılanları doğruladı çünkü arthur'u ector'a getiren ve ona bakmasını söyleyen merlindi. babası britanya kralı uther pendragon annesi ise cornwal düşesi igraineydi yani tamamen kralın soyundan geliyordu. uther, arthur doğduktan iki yıl sonra ölmüştü ve kardeşi aurelius ambrosius ile birlikte stonehenge'de devlerin yüzüğü'nün içinde gömülüydü.

    aradan geçen yıllarda arthur britanya topraklarını genişletmiş, kazandığı başarılarla halkının gözünde büyük bir kahraman ve mükemmel bir kral olmuştu. izlanda'yı fethettiği sırada kraliçe margawse'ye aşık oldu. margawse evliydi ama bu onları durdurmaya yetmedi. birlikte olduklarında üzerlerindeki lanetten habersizdiler. uzun zaman sonra merlin şu kehanette bulundu ''tanrı sana çok kızgın çünkü sen öz kardeşinle yattın ! bu birleşmeden doğacak çocuk sana elleriyle ölümü getirecek'' arthur şaşkınlık, pişmanlık ve korkuyu aynı anda yaşıyordu. kız kardeşi ile yatmış olmak zaten yeterince kötü bir durumdu ama bu hastalıklı ilişkiden doğacak çocuğun onu ölüdüreceğini bilmek olayın en vahim yanıydı. arthur margawse'nin doğum yaptığı gün doğan tüm soylu çocuklarının toplanmasını ve bir gemiye bindirilip denize gönderilmesini emretti. tüm bu bebeklerin öleceğini umuyordu fakat terslik bu ya gemi kayalıklara çarpıp parçalandı ve arthur'un oğlu kazadan kurtuldu. bir adam buldu onu ve mondred adını verdi..

    arthur'un evlenmesi gerekiyordu. britanya krallığı için yasal bir veliaht bekliyordu halkı. gönlünü kaptırdığı kadın yuvarlak masa'nın sahibi sör leodegrance'nin kızı guinevere'ydi. istediğini aldı arthur ama yine habersizdi başına geleceklerden. ileride en yakın dostu lancelot guinevere'ye aşık olacaktı ve kadında bu aşka karşılık verecekti. arthur'un bu evlilikle elde ettiği sadece guinevere değildi yuvarlak masa'nında sahibiydi artık.. bu sıralarda büyük roma imparatoru lucius hiberius öfke dolu bir mektup gönderdi. arthur'a ve britanya'ya karşı son derece ağır sözler içeriyordu mektup. ''sezar'ın hakkını sezar'a vermelisin'' diyordu hiberius. öylede oldu, hakettiği verildi o kibirli imparatora. lancelot ve gawain'in başarıları ve arthur'un kahramanlıkları ile coşan yuvarlak masa şövalyeleri artık roma imparatorluğu'nunda hakimiydi. gölün kadını'ndan bilgeliği ile kazandığı efsanevi kılıç excalibur ile kesti imparatorun başını..

    britanya'ya döndükten sonra guinevere ile lancelot arasındaki yakınlaşma aşka dönmüştü. birbirlerini sevmelerine rağmen arthur'a karşı gelmeyi ikiside göze alamıyordu. lancelot çareyi britanya'dan uzaklaşmakta buldu. sanıyordu ki guinevere'den uzak kalmak ona olan aşkını azaltırdı. lancelot ne kadar uzakta olsada kahramanlıkları şatoya ulaşıyordu. bu yolculuk ne aşkını azaltmıştı ne de cesaretini. şatoya döndükten sonra yuvarlak masa'nın ikinci büyük şövalyesi oldu. gölün efendisi lancelottu o ! herkes bu yasak aşkı biliyordu. söylenenlerle yüzleşmek hem utanç veici hemde korkutucuydu. lancelot dedikoduları azaltabilmek için başka kadınlarla ilgilenmeye başladı. guinevere kendini aldatılmış hissediyordu ve sonunda sevdiği erkeği bir daha görmek istemediğini söyledi. lancelot yine uzaklaştı şatodan. arthur guinevere'nin masumiyetini ispatlamasını istedi. düzenlenecek turnuvada bir şövalye kraliçenin saflığı adına dövüşmek zorundaydı. hiçbir şövalye bunu istemedi çünkü kraliçelerine inançları kalmamıştı. arthur lancelot'un yeğeni olan bors'tan bu görevi üstlenmesini istedi fakat bors buna yanaşmadı. kraliçe için savaşmak yuvarlak masa şövalyeleri ile arasını açmak demekti. kral ve kraliçenin isteğinede karşı çıkması zordu ve eğer turnuva gününe kadar kimse çıkmazsa kraliçem için dövüşürüm dedi. turnuva günü miğferinde kraliçenin armasını taşıyan bir şövalye ortaya çıktı. kimse tanıyamamıştı bu cesur dövüşçüyü, gawain dışında. lancelottu bu guinevere için savaşmaya gelmişti işte. kraliçe onu istemediğini söylesede onu gördüğü an içini bir sevinç kapladı. gawain en yakın dostu lancelot'a karşı dövüşmektense kaybetmeyi yeğledi ve böylelikle kraliçenin masumiyeti ispatlanmış oldu..

    herşey yoluna girmiş gibiydi. ama hayır bu huzur uzun sürmedi çünkü agravain ve mondred, özellikle lancelot'a besledikleri düşmanlık yüzünden herşeyi arthur'a anlatmayı planlıyorlardı. üstelik lancelot ve kraliçeyi başbaşa yakalayıp onlara hiçbir söz hakkı tanımayacaklardı. arthur söylentilerden habersiz değildi ama şövalyelerinin ona gelip bu ihaneti söylemeleri yıkıma yol açardı. gawain kardeşi agravain'i uyardı. yapacakları işin bir şövalyeye yakışmayacağını ve kendisinin lancelot'a ihanet etmeyeceğini söyledi. bu uyarı onları durdurmaya yetmedi. arthur'un artık yapacak birşeyi kalmamıştı. kraliçeyi ölüme mahkum etti. onu seviyor olması halkının önündeki onurundan daha önemli değildi ! ama lancelot'un sevgisi herşeyden üstündü, kraliçesi için yapmayacağı şey yoktu. kraliçeyi kaçırdı ve kendi şatosuna götürdü. bu olay yuvarlak masa şövalyelerinin birlik ve beraberliğinin sonu oldu. bir aşk koca masayı dağıtmıştı !

    arthur'un ve şövalyelerin güvenini kaybeden lancelot'un en büyük destekçisi gawain'de artık onun düşmanıydı. çünkü lancelot'un gözünü bürüyen bu lanetli aşk, kraliçesini kaçırmaya çalışırken gawain'in kardeşlerinide öldürmesine yol açmıştı. istememişti elbette onları öldürmeyi ama görememişti, farkedememişti onları. gawain sonsuza kadar düşman ilan etti lancelot'u. arthur ile birlikte lancelot'un şatosunu kuşatmaya ve kraliçeyi almaya gitti. çok zor ve acı verici bir tecrübeydi bu. lancelot onunla dövüşmeyi kabul etmedi. en sonunda karşı karşıya geldiklerinde gawain öldürücü bir darbe aldı. günlerce ayağa kalkamadı. bu olaylar yaşanırken şatonun boş kalmasından yararlanan mondred kraliçeye ve tüm imparatorluğa sahip olacağını ve arthur'un artık yaşamadığını söyledi herkese. gawain bunu öğrenince lancelot'la konuştu ve ondan arthur'a yardım etmesini istedi. lancelot, mondred'e karşı kralının yanında savaşmayı kabul etti. yola çıkan lancelot kaşılaşacağı dehşet verici manzaradan habersizdi.

    arthur ve mondred sonunda birbirlerinin sonunu hazırlamıştı. kan ve parçalanmış cesetlerle dolu olan savaş meydanında ayakta kalan üç kişi vardı. arthur, mondred ve bedivere..şövalye kralının mondred'e öldürücü darbeyi vuracağını farkedince uyardı onu ''efendim lütfen bırakın onu, yüce kahin merlin'in sözlerini hatırlayın.'' arthur dinlemedi şövalyesini ve mondred'i öldürdü, aynı anda mondred'in kılıcıyla büyük bir yara aldı. kehanet gerçekleşiyordu. arthur ölmek üzereydi. bedivere'den excalibur'u alıp göle atmasını istedi. bediveriki kez atmayı denedi fakat kılıcın güzelliğine öyle hayran olmuştuki atmaya kıyamadı, kılıcı ağacın dibine sakladı ve kralına onu göle attığını söyledi. arthur kılıcı göle attığında neler olduğunu sordu. bedivere elbette doğru cevabı verememişti. arthur çok sinirlendi ve eğer bu kezde kılıcı atmazsa onu kendi elleri ile öldüreceğini söyledi. bedivere kılıcı göle attı ve aynı anda gölün içinden bir kol çıkıp kılıcı aldı üç kez salladıktan sonra tekrar sulara gömüldü. excalibur tekrar gerçek sahibine yani gölün hanımına dönmüştü. bunun arthur'un ölüyor olduğu anlamına geldiğini biliyordu gölün hanımı. arthur göle geldiğinde kıyıda bi gemiyi onu bekler buldu. bu gemi onu ölüme götürecekti. gölün güzel hanımı onun avalon'da gömülmesini sağladı. lancelot savaş yerine ulaştığında içi öfke ve acı ile doldu. tüm şövalyeler ölmüştü ve arthur'da ortalıklarda yoktu. arthur'un avalon'da hala yaşadığına ve britanya'nın başı derde girince dönüp tekrar ülkesini kurtaracağına inandı insanlar yıllarca ama arthur asla dönmedi..

    yaşanan bunca talihsiz olaydan sonra guinevere bir manastırda rahibe oldu. tüm bu olaylardan kendisini ve lancelot'u sorumlu tutuyordu. lanetli aşkları koca bir imparatorluğun sarsılmasına, yuvarlak masa şövalyelerinin kardeşliğinin bitmesine ve en kötüsü arthur'un ölümüne sebep olmuştu. lancelot gelip aşık olduğu kadını götürmek istedi, fakat guinevere buna karşı çıktı sonsuza kadar bir daha onu görmeyeceğini söyledi. bunun üzerine lancelot'ta arthur'un mezarının üzerine kurulan manastırda rahip oldu. aradan çok zaman geçmemiştiki önce guinevere ardından lancelot yaşadıkları acılara dayanamayıp bu dünyadan ayrıldılar..


    (jander - 12 Ocak 2002 11:40)

  • comment image

    efsanevi 5. yüzyıl britanya kralı. aslında efsane de olmayabilir ama bugün bilindiği kadarıyla tarih kayıtlarında arthur’a dair, monmouth (güneydoğu galler'de bir yer)'lu geoffrey 'nin "history of the kings of britain (britanya kralları tarihi)" adlı eserinin dışında bir çalışma yoktur. ancak ne zaman chretien de troyes (1160-1191) "lan bundan ne güzel kitap yazılır." demiştir, o gün arthur edebiyatı da start almıştır. onun şiirlerinden sonra en ünlü arthur hikayesi de zamanının her aristokrat ingilizi gibi (veya bizim tanzimat tayfası gibi) fransızca şeyeden sir thomas malory tarafından yazılmıştır: le morte d'arthur (arthur'un mortu çekişi). halk edebiyatı da arthur'u çok sevmiştir ki çok ünlü galler halk yazınları derlemesi mabinogion'da culhwch and olwen adlı kısımda kraldan ziyade savaşçı bir şef olarak tasvir edilir arthur.

    soyuna sopuna gelince… efsaneye göre arthur bir briton’du. yani britanya sakini kelt. günümüzün bretonları (bretonya, fransa’nın manş denizi’ne uzanan burnudur; veya asterix’in köyünün olduğu bölge yani armorika.) da çok büyük ihtimâl britonarla akrabaydılar. ama beyazperde’nin son incisi kral arthur’da romalı bir komutan olarak çıktı karşımıza arthur. clive owen, sorgucun altından sarmatyalı (yakın komşularımız) yuvarlak masa şövalyelerine bir metre önlerinde durarak “aslansınız, kaplansınız! bu da epik film şartıdır. teamüller böyle. sizi gazlamak zorundayım. idare edin!” dedi. komik de oldu; güldük allah için. ancak şaka bir yana, bunda gerçek payı da yok değil hani. bir kere, arthur’un bir soyadı var: pendragon. pendragon (ejderlerin başı) arthur’dan önce babası uther ama ondan önce de amcası aurelius ambrosius (ambrosius aurelianus olarak da geçiyor) için kullanılan, ona atfedilen bir unvandı; ailenin soyadıydı. ve evet, ambrosius bir romalıydı. yoksa kültürel romalı demek daha mı doğru olur? roma zamanının ve coğrafyasının en medenisiydi (medeniyet her neyse). bu yüzden asimilasyon daha kolay oldu. gönüllü romalılar, imparatorluğun her yerinde, özellikle de ms 212’de caracalla (marcus aurelius antoninus)’nın bütün eyaletlerin sakinlerini roma vatandaşı olarak kabul ettiği ve kendi adını verdiği o meşhur kanundan sonra. bu yüzden ambrosius’un ve ailesinin gerçek romalı değil de kültürel romalı olmaları daha ihtimal içi. ambrosius’un kardeşinin adı da uther zaten: oldukça romasız bir isim. aslında gerçek romalı veya kültürel romalı fark etmez. sonuç olarak ms 5. yüzyılda tasvir edilen bir krallık var resimde. parlak zırhlar, sorguçlu miğferler, zırhlı atlar, uzun kılıçlar (excalibur var mesela ve “ex” ön eki latincede -dan, -den anlamı katıyor. galcesi: caladbolg) düzenli ve hiyerarşik bir ordu, taştan büyük kaleler ve şehirler (camelot): pek bir roma mirası gibi, değil mi? efsanenin anlattığı arthur bal gibi de romalıydı ama en gerçekçi ihtimal olan savaşçı bir şef olması, batı avrupa’nın çok işine gelmiyordu. e, bakarsanız romanın mirasını ortodoks kafirler almıştı ve avrupa’nın elinde hiçbir şey kalmamıştı. arthur’un romalı olması ve batı avrupalıların da kıyıdan köşeden tarihlerine arthur’a bağlamaları çok işe yaramış olmalı. her şeyden önce özgüven. ama çatlasalar da patlasalar da bugün roma mirası daha ziyade bize ve komşularımıza devrolmuş durumda. lan koca romalı perihan var; daha ne olsun!


    (kadimokul - 22 Şubat 2006 22:15)

  • comment image

    hikayenin tümü şöyledir böyledir diyemeyeceğiz a dostlar çünkü sözlü edebiyat geleneğinden gelen bir hikaye bu, çeşit çeşit versiyonu var aksiyonu var.


    (eowyn - 29 Ocak 2002 14:30)

Yorum Kaynak Link : kral arthur