Süre                : 1 Saat 26 dakika
Çıkış Tarihi     : 16 Ekim 2009 Cuma, Yapım Yılı : 2009
Türü                : Korku,Gizemli
Taglar             : Filmi bulundu,Paranormal fenomen,Varlık,Karanlık kuvvet,Kötü güç
Ülke                : ABD
Yapımcı          :  Solana Films , Blumhouse Productions
Yönetmen       : Oren Peli (IMDB)(ekşi)
Senarist          : Oren Peli (IMDB)(ekşi)
Oyuncular      : Katie Featherston (IMDB)(ekşi), Micah Sloat (IMDB)(ekşi), Mark Fredrichs (IMDB), Amber Armstrong (IMDB)(ekşi), Ashley Palmer (IMDB)(ekşi), Crystal Cartwright (IMDB), Spencer Marks (IMDB), Randy McDowell (IMDB)(ekşi), James Piper (IMDB)

Paranormal Activity ' Filminin Konusu :
Paranormal Activity serisi, aslında Blair Cadısı projesi ekolünün bir devamı sayılacak konsepte sahip olmasıyla, belki de sinema tarihinde yeni bir janr olarak değerlendirilebilecek içeriğiyle azımsanmayacak bir sinema kitlesi yaratmayı başardı. İşte Paranormal Activity 2'de de, ilk filmde yaşananların birkaç ay öncesiyle olayların akışı başlayacaktır. İlk filmde doğaüstü mahlukat tarafından ele geçirilen Katie'nin, kız kardeşinin evindeyiz. Kriste, ailesiyle birlikte, mütevazı bir yaşam süren sıradan bir kadındır. Ta ki evlerinde yaşanan bir hırsızlık olayıyla birlikte başlayan gizemli olaylara tanık olana kadar... Eve giren hırsız bir tek oğlu Hunter'ın odasına girmemiş, sadece kız kardeşi Katie'nin hediye ettiği kolyeyi çalmıştır. Kocası Dan, olayı aydınlatmak için evin çeşitli yerlerine kamera sistemi kurar. Evin dadısı evde bazı doğaüstü güçlerin var olduğunu iddia etse de bu diğerlerine pek inandırıcı gelmez. Fakat kamera güvenlik sistemi kurulu olmasına rağmen tuhaf sesleri duymaya devam etmektedirler. Katie ve Kriste'nin ürkütücü çocukluk anıları yeniden canlanmak üzeredir. İlk filmiyle büyük sükse yapan Paranormal Activity serisinin ikinci filmi olan yapıt ilk filmden tanıdığımız karakterlere ve hikayeye paralel bir şekilde ilerliyor. Bu kez yönetmen koltuğunda Oren Peli yerine Tod Williams bulunuyor.


Düşük Bütçe / 9
  • "temposuz sahnelerini ilerleterek izlediğim ilk film.doğaüstü olayları çözdüm de, o evi nasıl almışlar onu anlayamadım."
  • "filmdeki en "paranormal aktivite," katie'nin, o micah denen über-denyoya nasıl katlanabildiği."
  • "kız arkadasımın iki gece boyunca bana sarılı uyumasını sağlayan film, candır. harcanılan 15 bin doların her kurusunu hak eden filmdir. (az ya rahat rahat söylüyorum)"
  • "kamera kayitlarina gore yasanan olaylarin 2006 yilinda gectigini goruyoruz. ancak micah'in kullandigi bilgisayarin wallpaperi windows vista'ya ait.bu ne yaman celiski anne!"
  • "2 erkek arkadaşı aynı yatakta yatmak zorunda bırakan filmdir benim için. görünen hiçbirşey yok filmde lakin hiçbir şeyden nasıl bu kadar korktuğumuza anlam veremedik."
  • "filmin çekildiği ev oren peli ' nin (filmin yönetmeni) evidir. (ulan hayatta kendi evimde böyle film çekmem)"
  • "memeler baş kaldırmış,kavuşmuyor. dügümeler. zalım oy micah !zalım zalım zalımm !"




Facebook Yorumları
  • comment image

    paramız çok ama fikrimizi pek yok diyen dreamwork, paramız yok ama sanırız iyi bir fikrimiz var diyen gençlerin çektiği filmi satın alır. ve biraz düşünmeye başlar. ‘’film çok basit, oldukça ucuza mal edilmiş, oyuncular da yönetmen de no name, amatör bir hali var. böyle vizyona soksak değeri anlaşılır mı, gidip yeniden çektirelim bunu birilerine.’’ ‘’yok ya, bunun ruhu amatörlükte zaten, böyle kalsın.’’ bence kalmasın profesyonellere emanet edelim.’’ vs. vs.
    böyle diye diye filmi kimselere izletmez oldular. ama arkadaşlar iyidir ve bir şekilde bu işi çözebilir. beklenmedik bir zamanda film kucağınıza düşebilir.

    insanın bilinmeyenle imtihanı, inandığı şeyle ilgilidir diye düşünüyorum. eğer inanmıyorsan yoktur. sen inanmaya başladıkça var olur, o saatten sonra da bir daha gitmez.
    ben bu rahatlıkla güzel güzel yaşarken, biraz da filmin az bulunabilir olmasının cazibesiyle izledim bu filmi. ve üzerinden günler geçmesine rağmen ancak yazabilme cesaretini gösteriyorum. sonum hayrola…

    oldum olası gore sevmem. bu sebepten paranormal activity çok çekici geldi bana. kanlı sahne gerginliği olmadan rahat rahat izlerim dedim*. hay kan olaydı, testereler havada uçuşaydı, gözümün gördüğü bir şey olaydı da izlediğim saatlerde daralıp sonrasında unutsaydım filmi. ama yok, adından da belli olduğu üzere ortada paranormal bir şeyler var ve başımıza bela olacak. oldu da.

    bu tür filmlerin babası sayılan the blair witch project, izleyicilerinin gönlünde her zaman ayrı bir yer tutacaktır. ama o filmin fikrinden, tekniğinden beslenen birçok film oldu. bazısı çok kötüyken bazıları da fikri geliştirip akılda kalıcı hale geldi. paranormal activity, -eğer bu haliyle izleyiciyle buluşursa- insanları etkileyebilecek türde bir film. (şahsen yeniden çekilmesinin çok yanlış olacağını düşünüyorum, çünkü daha etkilisini düşünemiyorum. zaten daha etkili olmasını da istemiyorum, korkuyorum lan.)

    --- spoiler ---
    film, türün meraklılarına dilediğini verecek gibi. ama aşina olmayan izleyicileri biraz sıkabilir. ilk yarım saati neredeyse hiçbir şey olmuyor denilebilir. oysa film o sırada izleyicinin detektifliğinden yararlanıyor. açık bir kapı, bir ayak sesi bile tedirgin edici olabiliyor.

    genç çiftin yeni taşındığı evde, kızımızın geçmişinden taşıdığı ‘’şey’’ geceleri tuhaf olaylara sebep oluyor. kız, oldukça temkinli olmakla beraber, erkek arkadaşı biraz dalgaya alarak, biraz da olayı çözme merakıyla elindeki kamerayı kullanıyor. biz de kamera oluyoruz. adam bizi nereye koyarsa oradan izliyoruz evi.
    burada çok akıllıca bir iş yapılmış ve gece çekimlerinde kamera evin sakinlerinin göremediği bir açıyla yerleştirilmiş. o yüzden çiftimiz gece uyurken biz zavallı izleyiciler, açık olan kapıdan koridoru, merdiven sahanlığını, arkadaki iki odanın kapısını gayet net görüyoruz. ve yer yer kafayı yiyoruz.
    ekranın sağ altında ilerleyip duran saat de başlı başına bir gerilim unsuru.

    sanırım beni birkaç gündür etkisinde tutan sahne ise, kızın uyurken gece yavaşça yatağından çekilerek sürüklenmesi ve ardından gelen olaylardı. o bacak o yataktan çıkarıldığından beri uyku haram bana.

    filmin finali kimilerine göre filmin genel havasının dışında olduğundan, kötü gibi görünebilir. yani filmin ayakları birden yere basıyor denilebilir. bense aynen olması gerektiği gibi olduğunu düşünüyorum. çünkü yer yer izlediğim şey film mi yoksa gerçek mi onun bile ayrımını yapamadım. bu gerçeklik aynen o şekilde son bulurdu.

    elbette amatörlükten kaynaklı eksikleri ve hataları var filmin ama bunlar o kadar önemsiz ki, dile getirmeye bile gerek yok. (bazı klişelere yaslanma şekli, internetten izlenen şeytan çıkarma görüntüleri vs)
    ---
    spoiler ---

    paranormal activity, biraz da izleyicinin içine girebilmesiyle amacına ulaşabilecek filmlerden. siz ne kadar inanmaya teşne olursanız film de sizi o ölçüde etkileyecek. dilerim tez zamanda vizyona girer de, ben de her önüme gelenle bu filmi konuşup, durumu normalleştirip, bunun bir film olduğunu idrak eder ve bana kazandırdığı saçma korkulardan kurtulurum.

    not: ben insanlarla film paylaşmayı seven, isteyene ‘’yok olmaz’’ diyemeyen bir insan olduğumdan filmin kopyasını almadım. yoksa evde öyle bir film bulundurmaktan falan korkmuyorum. ne alakası var ya.


    (pul - 1 Haziran 2009 13:56)

  • comment image

    gittik,gorduk efendim. korkusever camiaya ilk izlenimlerimizi aktarmayi gorev bilirim.

    --- spoiler ---

    simdi oncelikle bu filmden iyi ekmek yiyecek insanlar, bunda kusku yok ama olayi biraz daha gizemli hale getirebilselerdi direk firin zincirini yiyebilirlerdi. cunku konusu batil inanclari tavan yapmis insanoglu icin cok ideal. ne oldugu belli olmayan bir figur, cisim, yaratik, ruh vs. genc ciftimize hatta genc kizimiza musallat olur ve olaylar gelisir. insanlar her ne kadar bu islerden tirssalar da icten ice merak etmeden duramiyorlar. eger bu film blair witch'in uyguladigi "oyuncularin hepsi oldi, cadi yemis herkesi" taktigini uygulasaydi yer yerinden oynardi muhtemelen. ama tabi bu mumkun degil, cunku insanlar benzer ve hatta bence daha tirstirici blair witch'in kurgu oldugunu ogrenmisler ve internet'te ufak bir arama sonucu bu isin de butceli, yonetmenli normal bir produksiyon oldugunu bulabiliyorlar. yani filme en buyuk katki da (filmin gosterimi icin toplanan online imza kampanyalari, kolejlerde bedava gosterim ilanlari vs) darbe de internet'ten geliyor.

    geleyim filme; cok tirstirici degil dogruya dogru. kalp atislarini yukselten bir kac sahne var aman allahim dayanamiyorum altima s.cmak uzereyim gibi bir olay yok. hatta katila katila gulen insanlar vardi sinemada. kameranin cekim yaptigi gece sahneleri basarili diyebilirim. en azindan insanda merak uyandiriyor, bir sonraki sahnede ne olacagini bekliyorsunuz vs. vs. ama genel olarak filmin temposunda inis cikislar var. olay orgusunun akmasi icin mecbur kalmislar sanki. gece sahneleri ne kadar karanliksa gunduz sahneleri de o kadar aydinlik, oyle olunca insan gerilse bile atmosferden cabuk siyriliyor.

    oyunculuk genel olarak -amator oyuncularin rol aldigi goz onune alinirsa- fena degil ama bazi sahnelerde inanilmaz siritiyorlar. bildigin gercek kesit'e donuyor film. aranizda anlama ozurlu gerizekalilar olabilu dusuncesiyle cok zorlama diyaloglar eklemisler. ee haliyle bunlar birlesinice direk filmin atmosferinden cikiyorsunuz. bir de oyle sahneler var ki adam isigi yakmaya gereksinim duymadan bodoslama karanliga giriyor veya normal bir insanoglunun kamerayi elinden birakacagi yerde hala cevat kelle modunda geziniyor. oeh diyorsunuz haliyle.

    bu kadar dusuk bir produksiyon icin gorsel efektler (?!) basarili diyebilirim. yataktan cekilme sahnesi kanimca en hoplatici yeri filmin. kan olmasin, kol bacak kopmasin diyenler icin izlenibil ama yine de buyuk beklentilerle gidilmemesinde fayda var bana gore.

    film de en cok kafama takilan sey ise hatunun guzel mi cirkin mi olduguydu. filmin dolulugu acisindan bir fikir verir artik size.

    ---
    spoiler ---


    (please dont die - 21 Ekim 2009 22:12)

  • comment image

    ani cikan yaratiklara, fiskiye gibi akan kanlara yani klasik korku filminde olur dediginiz seylere gerek kalmadan sırtınızda bi urperti hissettiren lan ısık acık kalsın, kapiyi kapamayin ne olur'lu geceleri yasatan film. gercekci ve tırstırıcı. korku, gerilim seven herkes bu filmi begenir gibi geliyor bana.

    --- spoiler ---

    her sey iyi guzel de o tavuk ayagi izlerini yakistiramadim ben boyle yuce bir varliga.

    ---
    spoiler ---


    (dybbuk - 24 Ekim 2009 00:51)

  • comment image

    temposuz sahnelerini ilerleterek izlediğim ilk film.

    doğaüstü olayları çözdüm de, o evi nasıl almışlar onu anlayamadım.


    (financier - 7 Kasım 2009 19:41)

  • comment image

    bittikten sonra kendimi salak yerine konmuş gibi hissettiğim ender filmlerden..

    --- spoiler ---
    karakterlerin ışık açmama alışkanlığınaysa küfür etmekten yorgun düştüm. gece ses duyuyorsun, kalkıyorsun karanlıkta eblek gibi dolaşıyorsun.. bir ışık açın ışık, az bari gerçekçi olun! bir gece önce yataktan sürüklenmişsin, ertesi gece aynı yatakta ışıkları kapatıp yatıyorsun. git bari salonda televizyon açık yat? sabah işe gitme derdiniz yok bir şey yok, hiç olmadı gece dışarıda sürtün gezin, gündüz yatın. bu neymiş ya!?? korkutucam diye bu kadar da..
    ---
    spoiler ---


    (sir gawain - 9 Kasım 2009 09:34)

  • comment image

    dün akşam saat 23.30 gibi filmi izlemeye başladım. odamın ışıklarını kapadıktan sonra sesi de hatrı sayılır bir şekilde açtım. ilk 10 dakika kim nedir ne değildir anlamaya geçtikten sonra ilk gece görüntüsü ile tüylerim diken diken olmaya başladı. resmen tırstım. dakikalar ilerledikçe her gece görüntüsünde istemsiz olarak gözlerimi kısmaya, kulağımın birini tıkamaya başladım. gece görüntülerinin dozajı arttıkça elimin ses kumandasında olduğunu ve sesi kısıp kısıp açtığımı fark ettim. filmdeki bilinmezlik insanın gerçekten korkmasına sebep oluyor. filmi bitirdikten sonra utanarak söylüyorum ki saat 4 e kadar uyuyamadım, algıda seçicilik mi dersiniz ne dersiniz bilmem ama belki de her akşam duyduğum seslere aşırı tepki verir oldum. kısacası bu filme gece yarısı tek başına bakmak (ve bakmanın hakkını vermek, benim gibi öyle sesi kısarak değil) gerçekten cesaret isteyen bir iş. hassas bünyelerin psikolojilerini çok rahat bozabilir. her ihtimale karşı cuma veya cumartesi akşamı bu filmi izleyin ki ertesi gün işe uykusuz bir şekilde gitmek zorunda kalmayın. kısaca filmi beğendim, korkmayan insanlar nasıl bunu başarmışlar anlamadım.


    (parapanna - 12 Kasım 2009 10:49)

  • comment image

    iki tane mal insanın (yada salak demek daha güzel olur) mallıklarını anlatan mal bir film.

    hiç kimsenin hayatında yapmayacağı kadar asalakca hareket edersen tabi korkarsın sesten mesten hamuga koyim. geri zekalı adam ışıkları açmadan karanlıkta yaratık arar hatta küfür eder. bir gece önce kimliği belirsiz birşey tarafından saldırıya uğrayan maldavallar hala karanlıkta yatar, hala aynı saatte yatar. açıkcası bu kadar salak iki kişinin bir haftasını izlemek gerim gerim gerdi beni, öyle ruhtan cinden falan değil bunların mallıklarından.


    (tutankhom - 17 Kasım 2009 13:45)

  • comment image

    kız arkadasımın iki gece boyunca bana sarılı uyumasını sağlayan film, candır. harcanılan 15 bin doların her kurusunu hak eden filmdir. (az ya rahat rahat söylüyorum)


    (kaptaninseyirdefteri - 22 Kasım 2009 12:33)

  • comment image

    --- spoiler ---

    kamera kayitlarina gore yasanan olaylarin 2006 yilinda gectigini goruyoruz. ancak micah'in kullandigi bilgisayarin wallpaperi windows vista'ya ait.

    bu ne yaman celiski anne!

    ---
    spoiler ---


    (blastula - 22 Kasım 2009 22:16)

  • comment image

    2 erkek arkadaşı aynı yatakta yatmak zorunda bırakan filmdir benim için. görünen hiçbirşey yok filmde lakin hiçbir şeyden nasıl bu kadar korktuğumuza anlam veremedik.


    (antium - 1 Aralık 2009 04:06)

  • comment image

    filmi şimdi bitirmiş biri olarak bu filmin gece izlendiği takdirde sıçırttığı çok net. yatak odası sahnelerini bir süre sonra arkamda duran tv yi açarak sonra da çıtayı düşürüp laubali bi ortam oluşsun diye adanalıyı açarak tamamlayabildim. sesleri çoğu yerde minimuma getirdim. bu film hiç korkutmuyor ya ben aksine güldüm diyen arkadaşları anlayamadım doğrusu korkmak için daha ne olması lazım. siz siz olun bu filmi gece izlemeyin. bu gece sabah güneşini görmeden uyku bana çok uzaklarda. siz siz olun yapmayın, etmeyin. biliyorum yapıcaksınız. ama yapmayın.


    (journey - 5 Aralık 2009 04:17)

  • comment image

    eger bu filmden hoslandiysaniz youtube'da "mabel ghost" ve "pantry ghost" diye bir arama yapin ve cikan bir iki dakikalik videolari izleyin. saremy127 adli bir eleman 3 yil once her video paylasim sitesine gonderip duruyordu bu videolari. hatta ikisinin linkini vereyim: http://www.youtube.com/watch?v=kftihjlcbww http://www.youtube.com/watch?v=rompyyvx78u

    "filmle naalagasi var bu yazdiginin?" diye dusunenler icin belirteyim. yedi gobekten kuskucu bir insan oldugumdan (james randi oz be oz halam olur) zamaninda cok basinin etini yemistim videoyu yayinlayanin. cunku gercek oldugunu belirtip duruyordu uzun uzun hikayeler anlatiyordu heryerde. uzun baskilar ve goruntuler uzerindeki oynamalari gostermem sonucunda -kayit disi kalmasi sartiyla- aslinda arkadaslariyla amaclarinin el kameralariyla gercek bir olaymis gibi bir film veya belgesel cekmek oldugunu anlatmisti. iste sanirim ya birileri bu elemanlarin fikrini calip... ehem yani esinlenip bu filmi yapmis ya da o elemanlar bu filmi cekip su anda kahvaltida hayvar yiyecek kadar zengin oldular.

    gelelim filme; (orada burada spoiler'imsi seyler (araba arka kanadi yani) olabilir ona gore isteyen okumasin)
    aslinda filmin ana temasi bana sunu anlatti: "eger gelismekte olan dunya ulkelerinden biriyseniz (8. dunya ulkeleri yani) cok daha az korkarsiniz. niye mi? film boyunca ana korku ogelerinden biri olan gecenin biri yarisi pata pata kosan yuruyen ayak sesleri, gum gum topuklari yere vura vura yuruyen birseyin cikardigi sesler. kahramanlarin (lorel ile hardi diyelim) surekli "did you hear that?" diye gerilim yaptiklari sesler. allah askina turkiye'de yasayip da bundan korkan var mi hakikaten? yahu biz yigma binalarda, kagit kadar ince duvarlari olan beton birikintilerinde yasayip gidiyoruz. cok farkli yerlerde yasadim ve her seferinde de bunu yapan hayvanoglu hayvan komsularin varligini kaniksamak zorunda kaldim. gecenin bir yarisi topuklarini gum gum yere vura vura yuruyen umarsiz dingil evlatlarinin varligi yuzunden yasadigim en buyuk korku "cinayetten hapse dusersem orada da bir ust kat hayvani olur mu?" oldu. cogunda allahtan sadece tekme ve tokatlar konustu. bunlarin ulke olarak gayri sarfi milli hasilasi cok tabii, ustu acik spor arabayla geldigi, bahcesinde havuzu olan mustakil evindeki ayak sesinden tirsmayip da ne yapacak. ama bizim ulkede islemez bunlar gardas, baska yontem bulun. bunu bir yana birakirsak kotu bir film degil. youtube'da kiloyla bulunan videolardan farki bir film butunlugunde oldugu icin izleyeni ister istemez olaylarin icine cekip karakterlere bagdasma duygusu uyandirmasi. buna ragmen klasik korkutma (ani ses vesaire) kliselerine yaslanmasi da zaten beklendik birsey (hollywood'dan bahsediyoruz yahu, adamlarin en super fikir diye cikardiklari film uzaylilarin mavi ve kediye benzeyen yaratiklar oldugu ve uzaylilarin da opusgen varliklar oldugu diger gezegenlerde de bildigimiz agaclarin ciceklerin bortu boceklerin oldugu gorsel efekt toplamasi kliseler butunu be, ne bekleyebilirsiniz ki?)

    neyse filmin en korkunc bolumu filmin sonu haliyle, ama buradaki sahne aslinda yok cinmis yok demon'mis soyleymis boylemisten otede bir sey, izleyenler hatirlayin o sahneyi. yatakta yatan lorel itici kiz arkadasi hardi'nin cigliyla uykusundan sicriyor, kosarak asagiya iniyor ve bam. simdi burada cini seytani birakip deprem deyin, bomba deyin, ne derseniz deyin farketmez. iste insan hayati boyle birsey, bir an once hicbirseyden habersizken bir an sonra hicbirsey haline geliyor insan oglu. bu kadar anlik varliklariz. beni en cok etkileyen sahne olmasinin sebebi bu. film boyunca iyi kotu yasamina taniklik ettiginiz kisinin bir anda sonuna dogru kostugunu bilmeden sonuna dogru kosmasi. o an kafasindan "ulan yarin bu siskodan ayrilayim kesin kararimi verdim" diye dusunerek kosuyor belki. vardi, yok oldu.

    iste bu yuzden yaratikmis heciniymis periymis seytanmis ugrasmaya gerek yok lan herhangi bir korku filminde, su gercegi bilmek aslinda en buyuk korku olmali, degil mi?

    filmin ozeti de sudur: eger sisko, itici, ariza, "sekiz yasimdan beri bana musallat oluyorlar lan" diyen ve buna ragmen trip atan cok bilmis bir sevgiliniz varsa hemen koyun tekmeyi gitsin. yok eger siz bu tanima uyan biriyseniz ve elinde kamerayla kapiya duvara kufreden gerizekali bir sevgiliniz varsa afferin, tam birbirinizi bulmussunuz, agiz tadiyla geberin.


    (lemre - 1 Ocak 2010 04:31)

  • comment image

    filmin anlattığı hikayeye -en azından filmi izleme süresi içinde- inanmayı, dahil olmayı "isteyen" seyirci korkar, gerisi korkmaz. örnek veriyorum,

    çiftimiz yataktadır, kapı oynar, başka bi hareket olmaz.

    birinci tip seyirci şunu der: e ulan sadece bi kapı oynadı işte korkulacak ne var bunda.
    hatta abartan birinci tip: bağlamışlar misinayı kapıya, çektiler işte..

    ikinci tip seyirci (kendimi de dahil ettiğim kesim) şöyle düşünür.. kapı oynadı, demek ki bi "şey" içeri girdi.. şu an çift uyuyor ve içerde bi "şey" var.. ne yapacak acaba o şey.. ne yapacaksa yapsın artık laaann.. ohhh saat tekrar hızlı akmaya başladı.. bu gecelik bu kadarmış.

    işte ancak ikinci tip seyirci korkabilir. bu arada inanmak derken, sapına köküne dibine kadar materyalist bendenizden daha fazla metafizik ve cin edebiyatı düşmanı adam bulamazsınız.. ama işte filmi seyrederken filmin gerçekliğini kabul ediyor, filmin hikayesine inanarak seyrediyorum. siz de bunu yapın.. sevmediğiniz pek çok filmi sevebildiğinizi göreceksiniz..


    (brick top - 4 Ocak 2010 20:12)

  • comment image

    bu filmi beğenmeyenler acaba millet niye beğeniyor`:?` diye kendilerine soruyorlar ise benim cevabım şudur. (ben beğendim ve korktum.)

    bi' dönem amerikada eğlence parkında çalıştım ve parktaki en dehşet araçlara sayısız kere bindim. belki ilk binişimde hafif bir korkumsumtraklık yaşamışımdır ama sonraki binişlerimde ne korku vardı ne heyecan, 150 metreden serbest düşüş yaparken cepten mesaj gönderiyordum, pervasızca.

    geçen yaz ise samsunda lunaparka gittim, afedersiniz zick kadar yer. ranger denen pervane gibi dönen araca bindik. zaten bi' o var bir de gondol. neyse alete şöyle bi' uzaktan baktım. bildiğin dökülüyor. hala çalışıyor olması mucize. biletleri aldık binmek için yola koyulduk. yanımdaki diğer 2 kişi uzakta bi yere bindiler, o anki kargaşa ile nereye gittiler anlayamadım. oturdum boş bir koltuk, beklemeye başladım. amerikada alışmışım ya görevlinin teki gelecek herkesin güvenlik kemerlerini zımbırtılarını kontrol edecek, merkeze komut verecek, o uyarı anonsunu falan yapacak, cak, cak.. bekle babam bekle, baktım kimsenin geleceği yok, zaten operatör yaşlı bi amca, kulübede oturmuş çekirdek çıtlatıyor, start tuşuna bastı basacak. içimdeki endişeler birikerek yerini korkuya bırakıyor, eller inceden titremeye başlıyor. o arada biri geldi kafes şeklindeki demirleri kapattı, sonra yer yarıldı içine girdi. vücudumu tutması gereken tepedeki şeyi çekiyorum kendime ama arada bildiğin yarım metre boşluk kalıyor, kapanmıyor bir türlü, araç tepetaklak pozisyona gelirse düşer ölürüm, orası kesin. bi' yandan ya makine tepedeyken bozulursa ya amca fazla gaza basarsa ya kopar gidersek şeklindeki endişelerim, bir yandan kapanmayan güvenlik zımbırtısı, derken karşıda göründü görevli genç, "kardeeeşş bakar mısınn kardeşşşşş", "duurun bi dakka allahhh lannnn noluyoo" diye bağırmaya başladım önde oturanlar bana bakmaya başladılar, "kapanmıyor nasıl kapatacam bunu" der gibi baktım. "yukarda demir çubuk var onu çek çevir, biraz bekle, yeşil bir ışık yanacak, sonra o ışığı al kısık ateşte 5 dakika pişir." gibilerinden bir şeyler söyledi, tam kalkışa geçmeden bişeylere bastım derken kapanır gibi oldu ama hala sallanıyor, on onbeş santimle gümbürtüye gidicem, haydi yallah bismillah dedim salavat getirdim ve hayatımın en uzun 3 yılını geçirdim o alette. tepetaklak asılı durduğumuzda ağlıyordum korkudan, sonlara doğru tecavüzün tadını çıkarmaya çalıştım, neyse ki hala hayattayım, bikaç sıyrık ve morartıyla atlattım. kıssadan hisse amerikadaki milyon dolarlık araçların beceremediğini bu alet becerdi bi de üstüne beni...m saygımı kazandı.

    evet dostlar, işte bu yüzden sevdim ben bu filmi.

    ek not: bu filmi sinemada izlemek ahmaklık olur. tek başına evde seyredilmeli. (mümkünse kulaklık ile)


    (evodem - 17 Ocak 2010 23:02)

  • comment image

    gece evde tek başınıza iken seyredilmesi gerekir efendim. sinemada bi sürü adamın içindeyken korkmazsınız tabi. ama evdeyken empati yapma oranınız 100 katına falan çıkıyor olması lazım, çünkü konu buna müsait. ben az önce izledim tek başıma, tüm ışıkları yaktım film bitince ama şimdi nasıl kapatıcam onları bilmiyorum. hassiktir diyorum hassiktir sevgili sözlük..


    (turkce harf - 19 Ocak 2010 01:20)

  • comment image

    bizim toplumda herkesin bir cini, her gece basan bir karabasanı olduğu için pek de ürkülmeyen film.
    bak elin amerikalısına sinemada korkudan ölüyo filmi izlerken. bizde ne oldu sayın okur; tam kızı srüklüyo cin abi arka sıradaki bir kızımızdan gelen yorum "orospu çocuğu ya". yani olayda bi anormallik bir paranormallik yok. o yüzden bizde olmaz bu film, bu işler bize paranormal değil bi kere.


    (rasputinufuk - 26 Ocak 2010 00:37)

  • comment image

    --- spoiler ---

    her gece yatak odasının kapısından girip tatsızlık yaratan bir varlık olacak ve kız her gece inatla yatağın kapı tarafında mı yatacak? filmin esas mantıksızlığı bu kardeşim, resmen insan doğasına aykırı. hayalet bile daha olası bir şey.

    ---
    spoiler ---


    (ventolin - 5 Nisan 2011 02:49)

Yorum Kaynak Link : paranormal activity