Na-moo-eobs-neun san (~ Agaçsiz Dag) ' Filminin Konusu : 6 yaşındaki cesur Jin, annesi ve tombul kız kardeşi Bin ile Güney Kore'nin Seul şehrinde küçük bir dairede yaşamaktadır. Anneleri gidip onlardan ayrı yaşayan babalarını aramaya karar verdiğinde Jin ve Bin yaz için küçük bir kasabada alkolik teyzeleriyle birlikte yaşamak zorunda kalırlar. Anneleri kızlara domuz bir kumbara verir ve kumbara dolduğunda döneceğine söz verir. Kızlar için başlarda can sıkıcı bir ayrılık gibi görünen durum büyük teyzelerinin evini kaybetmesiyle hüzünlü bir duruma dönüşür. Anneleri dönmeyi başaramayınca, Jin ve kız kardeşi büyükbabası ve büyükannelerine ait bir çiftliğe taşınmak zorunda kalırlar. Bu ayrılık yolculuğu boyunca Jin aile bağlarının önemini öğrenir. Büyükannesinin azminden ve sıkı çalışmasından ilham alan Jin kız kardeşi ile ilgilenmenin aslında kalbindeki eksikliği doldurmanın bir yolu olduğunu öğrenir.
Ödüller :
Jibeuro(2002)(7,8-4526)
Yeogo goedam II(1999)(6,6-3003)
In Between Days(2007)(6,3-507)
Lovesong(2017)(6,3-3084)
For Ellen(2012)(6,0-1720)
Berlin Film Festivali : "Prize of the Ecumenical Jury-Forum"
iki küçük kızın yaşadıkları aidiyet yoksunluğunu yine onların gözünden bir çocuk saflığı, dolaysızlığı ve sadeliğinde yansıtmış harika bir film.
(odrade atreides - 18 Nisan 2009 01:17)
izledikten sonra bıraktığı etkisi saatler içinde giderek daha da artan, evet çok çok etkileyici bir film. müziksiz oluşu, bir çok sahnenin fotoğrafik olarak gösterilmesi dolayısıyla uzun ve hareketsiz sahnelerin çokluğu, yakın plan çekimler filmi sıkıcı yapmamış; aksine daha net, daha derin bir anlam bırakmasına sebep olmuştur.
(cenu - 18 Nisan 2009 11:48)
terk edildikten sonra fıtı fıtı hayata tutunmaya çalışan iki miniğin* hikayesi.
(odrade atreides - 18 Nisan 2009 12:04)
filmin kendisi biraz abartılmış ancak çocuk oyuncuların mükemmelin ötesindeki oyunculuğu ıskalanmamalı.insan gözlerini ayıramıyor her ikisinden de.
(hamlaus - 28 Eylül 2009 15:05)
film bittikten sonra izleyenlerin bir anda ‘credits’ akarken alkışlamaya başlaması çok hoşuma gider benim. çünkü film boyunca hissedilenler, algılananlar bir anda herkes tarafından alkış yağmuru şeklinde dışa vurulur ve o anda o salonda bulunan insanlarla bu anlamda ortak hissedilenlerin paylaşılması çok içten ve mutlu edicidir. yazının bundan sonrası spoiler üzerine konumlanmıştır!güney kore – amerika ortak yapımı olan film, yönetmen so yong kim’in kendi çocukluk anılarından esinlenilerek ve hayatının bir dönemini terk edilme korkusuyla yaşadığı anılarını kullanarak temeli atılmış bir senaryo. biri 6 (jin) diğeri 3 (bin) yaşında ki iki kız kardeş var filmde. babaları hakkında hiçbir şey bilmiyoruz fakat her ne yaptıysa, anneleri kendisine hesap sormak için kızları şehir merkezinde ki evlerinden kenar mahallede yaşayan halalarının yanına bırakıp onlardan ayrılıyor.film bundan sonra başlıyor.bu filmi bana göre bu kadar güzel yapan çok ince ayrıntılarda saklı olan birçok duyguya gerçekte de yaşları çok küçük olan minik çocuk oyuncuların yüzlerindeki ifadeler sık sık kullanılarak yer verilmesiydi. bunlardan ilki filmin en başlarında jin’in okul çıkışında annesinin komşuya bıraktığı kardeşini almaya arkadaşlarıyla taso oynadığı için geç kalarak azar işittikten sonra; ertesi gün okul çıkışında taso oynayan arkadaşlarına özenerek ve de üzülerek bakıp kardeşini almak için onların yanına uğramadan direkt eve gitmeyi seçecek olgunluğu göstermesiydi. sonrasında anne çocuklarından ayrılarak onları alkolik ve insan sevgisinden yoksun halalarının yanına bırakıyor. anneleri ayrılırken küçük bir domuzcuk veriyor jin ve bin’e ve bu domuzcuğu bozuk paralarla doldurduklarında geri geleceğini söylüyor. domuzcuk kumbara dolsun diye bozuk paraları daha küçük paralarla değiştirmeyi bile akıl edip dolduruyorlar ama nafile. hala figürü masallardaki kötü üvey anne betimlemelerinde ki gibi değil, bu noktada biraz daha insancıl yanı açığa çıkmış bir insan düşünebiliriz. fakat takip eden zaman diliminde hala ilk başlarda iyi gibi görünse de zaman geçtikçe kızları aç bırakmaya kadar giden umursamazlıkların eşiğinde yaşıyor. ve en sonunda da dayanamayıp kızları köyde ki büyükanne ve büyükbabalarının yanına bırakıyor.hikâyenin bundan sonra ki kısmında bin ve jin’in büyükannelerinin yanında köy hayatına uyum sağlamalarını seyretmeye koyuluyoruz. ilk başlarda da söylediğim üzere, büyükannelerine duydukları sevgi ve hayranlığı hatta kimi zaman acıma duygusu yüzlerinden o kadar rahat okunuyor ki kızların, şaşırıyorsunuz. hamur açmayı, ekmek yapmayı ve bilumum doğal yemek yapımına tanık oluyorlar. paylaşmayı, yardım etmeyi öğreniyorlar. ve fark ediyorlar ki annelerinden uzakta da olsalar ya da domuzcuk bozuk para dolu da olsa fark etmiyor bir zamandan sonra artık, çünkü sevildiklerini hissediyorlar.
(phoebe buffay - 2 Aralık 2009 00:46)
an itibariyle kanal 24 tematik film kuşağında yayımlanmakta olan film.izledikten sonraki edit: iki tatlı kız kardeş için izlenmesi gereken kaliteli film.
(karacigerim vur kadehlere - 2 Ocak 2011 21:54)
umut ve sevginin iki küçük kız kardeş tarafından doyasıya işlendiği bir güney kore başyapıtı.
(astafai - 2 Ocak 2011 23:25)
kanal 24'te izlenmiş, hemen kendisine çeken film.. umut, bekleyiş, üzgünlük, ve daha pek çok şeyi, çok şey anlatma gereksinimi olmadan barındırıyor. yayınladıkları için kanal 24 e teşekkür ederim.
(turka - 22 Ekim 2011 17:36)
evet belki mükemmel bir film değil ama o kadar sade ki. müzik yok bi kere, o sebeple filmden sessizlik olsa bile kopmuyorsun, sanki böyle onları gizliden izliyor gibisin. ümit verilen olmak, beklenti, beklemek ne kadar korkunç ve çaresiz bir şey bu filmde daha iyi anlıyorsun, kendin yaşıyor olsan bile. bu arada keşke köy sahneleri daha uzun olsaydı. sonu insanı bir nebze de olsa hafifleterek bitiyor. benim en etkilendiğim sahne anneannelerinden kışlık ayakkabı istedikten sonra onun ayakkabısının yırtık olduğunu farkedince annelerinin dönmesi için doldurdukları çok kıymetli kumbarayı ona vermeleriydi. bahane mi ediyorum bilmiyorum ama şu an o sahne yüzünden ağlıyorum.bu arada bu filmi izlemiş ve daha iyisi yok mu diyorsanız sizi şöyle alalım (bkz: yeo-haeng-ja/@sinsasaj)
(sinsasaj - 5 Mart 2012 03:25)
sinema tarihindeki son nokta. bir sanat şaheseri.al pacino, emma thompson*, kate winslet, samuel jackson, jean reno vs...bunlar bu filmi izlesin, hee-yeon kim* ve song-hee kim*'i bir görsün hele ...ben de oyuncu diye geçiniyorum deyip alayı birden sinemayı bırakır.yönetmen ve metin yazarı so yong kim'e ise hiçbir şey demiyorum. tanıştığımıza çok memnun oldum, o kadar.sonuç olarak: ben böyle güzel bir film izlemedim, derecelendirmek haddime değil. ek: gönül isterdi tabii korece adındaki başlığına yazayım ama filmin jeneriğinde* * özgün adının yanında, treeless mountain diye yazmışsınız, burası uygundur umarım.
(belirli ucamayan cisim - 31 Mart 2012 14:11)
naif bir film. kız kardeşlerin yalnızlığı, bu yalnızlıktan birbirlerine tutunarak destek almaları çok dokunaklı. ayrıca filmdeki çoğu şey koreliler'le ne kadar benzediğimizi gösteriyor. bir de abla jin'i oynayan küçük kızı çok beğendiğimi de söylemem lazım. hem oyunculuğunu hem güzelliğini. ileride adını k-dramalarda, filmlerde duyarsak hiç saşırmayalım.
(jandi - 1 Ağustos 2012 00:36)
--- spoiler ---filmi yavaş ve ağır temposundan ziyade filmin gerçekliği saflığı daha ön plana çıktı bende. alıp bağrına basası geliyor insan bu çocukları. çok dokunan iki sahne var benim için. biri çocukların kumbarayi doldurma çabası! diğeri büyükanneden ayakkabi isteyen çocukların aslında büyükannenin ayakkabiya ihtiyacı olduğunu anladığı ve kumbarayi getirdikleri sahne. güzel film. çok dokunaklı. --- spoiler ---
(colde kutup ayisi goren bahtsiz bedevi - 22 Şubat 2014 13:25)
Yorum Kaynak Link : treeless mountain