nedense bana john locke sözü gibi gelen cümle.

(plastic duck - 19 Haziran 2007 22:24)

sorulari yanlis cevaplayinca küfür eden bir sunucusu var, süper eglenceli hele dis or dat e bayildim.

"thanks god for high-speed internet amen"^*

(mamu - 22 Mart 2008 19:31)

başrolü al pacino'nun oynadığı bir barry levinson filmi. 2009 yapımı olup pacino filmde dr. jack kevorkian rolünü oynuyor. ayrıca filmdeki karakter tip olarak woody allen'a benzemekte.

http://fotogaleri.ntvmsnbc.com/…yid=1362&position=1

(evildeth jr - 20 Ağustos 2009 13:00)

filmin bir yerinde, jack kevorkian'ın kardeşi, "atalarımıza yapılanlar yahudi soykırımından farksızdır" tarzı bir laf etmiştir.

(zombieg - 2 Mayıs 2010 23:30)

gerçek olaylardan yola çıkılarak (bkz: jack kevorkian) televizyon için (bkz: hbo) hazırlanmış olan bu filmde aşmış oyuncu al pacino nun ne kadar da yaşlandığını görüp içimiz burkulmuştur.
bunun yanı sıra gayet de izlenesi bir filmdir. yardımcı rollerden birinde görünen john goodman ise filmin bonusudur.

imdb: http://www.imdb.com/title/tt1132623/
trailer: http://www.youtube.com/watch?v=suol27swwke
afiş: http://www.movieposterdb.com/poster/41401e71

(sierra leone - 7 Mayıs 2010 22:35)

al pacino'nun hakkını yemek istemem. gerçek hayattaki bir karakter, o karakterin gerçekte olduğundan daha iyi canlandırılabilir mi? bu filmi izledikten sonra evet olabilir dedim kendi kendime. emmy ödülünü aldıktan sonra meraklanmıştım epey, nasıl bir oyunculuk sergilemiş deyu. herneyse ödülü haketmiş al pacino. diğer oyunculukları da oldukça iyi buldum nacizane.

gelelim filme.

--- spoiler ---

yanılmıyorsam 15 dalda emmy adaylığı var bu filmin. senaryo dalında da kazandı. bu kadar çok adaylığı ve ödülü nasıl aldığını filmi izlediğimde anladım. zira ne senaryosu ne de kurgusu öyle çok orijinal değil. ötenazinin bir insan hakkı olduğu epeyce irdelendi daha önce. burada gerçek bir karakter üzerinden verilmesi biraz daha vurucu kılmış filmi. herneyse, bana göre filmin çok başarılı bulunmasının iki sebebinden birincisi karakterimizin bir ermeni olması. filmde bazı yerlerde ermeni lobisine göz kırpmalar falan dikkat çekiyor. böylece amerika'da film endüstrisinde de ermeni lobisinin hayli etkin olduğunu anlamış oluyoruz, belki de biliyordunuz da ben yeni anladım. hani yahudileri biliyoruz da. ikinci sebep ise baş karakterimizin dört dörtlük bir ateist olması. aslında filmde ötenazi özelinde tartışılan konu bildiğimiz din-bilim tartışması. bir tarafta hayatın kutsal olduğunu, intiharın bir suç olduğunu ve hayatı sadece hayatı veren kişinin alabileceğini savunan dindar kesim. diğer tarafta da ötenazinin en temel insan haklarından biri olduğunu söyleyen ve dinsel dogmaların insanoğlunun artık aşması gereken engeller olduğunu düşünen doktor kevorkian. yalnız filmin senaristi o kadar tek taraflı yaklaşıyor ki bu ikileme, ötenaziye karşı olanlar tam anlamıyla yobaz, istismarcı ve kavgacı olarak gösterilirken jack kevorkian insanların acılarını dindirmeye çalışan bir doktor olarak gösterilmiş (bunu compassion yada mercy ile ifade ediyor ki ikisi de aslında tanrı'ya atfedildiği halde bunların asıl sahibinin insanoğlu olduğu ima edilerek ilginç bir ironi yaratılmaya da çalışılmış, yani tanrı insanlara acı çektirirken doktorumuz onların acılarını dindirerek onlara şefkat ediyor). üstelik kevorkian oldukça entelektüel bir ateist amcamızdır aynı zamanda. yan flüt çalan, resim yapan, araba yerine bisiklet kullanan, maddi yardım almayan mükemmel bir insandır. unu elemiş eleği duvara asmış bir tiptir ama "senin tanrın yok mu?" diyenlere "evet var, adı da bach, johan sebastian bach, en azından sizinki gibi icat edilmiş bir tanrı değil" diyebilecek kadar hazır cevap bir karakterdir. kısacası filmde kevorkian şahsında ateizm yüceltilmiş ve bu yüceltme uğruna da ötenazi gibi gerçekten tartışmalı bir konuya salt insan hakkı açısından bakılarak konu bağlanmış (ya da tam tersi emin olamadım şimdi) sanırım çizilen bu kevorkian portresi de oldukça beğenilmiş ki dünyanın en liberal ülkelerinde bile tartışma konusu olan ötenaziye bu denli tek taraflı yaklaşan bir film, emmy ödülü alabilmiş.

--- spoiler ---

(hayir yanlissam soole yani - 2 Eylül 2010 15:38)

(bkz: i know jack)

(kusmuk - 9 Eylül 2010 01:17)

genel olarak korku filmlerinde bile kendimi soyutlayabilirim. "ııyy, izleyemiciim" demem. her kanlı, kavgalı, ağır sahneyi içim parçalansa da izlerim. ve fakat al pacino, aah al pacino nasıl bir ustasın ki hayatımda ilk defa bir filmi tamamlayamadım. bir sahnesinden sonrasını ruhsal anlamda kaldıramayacağımı anladım ve kapadım filmi. sonra üzerine hiç konuşmadık.

--- spoiler ---

üzerinden zaman geçtikten sonra düşününce, ötenazi kişinin iradesiyle vereceği bir karar evet. fakat ana karakterin, "hastalarının" ötenazi hakkını sanki öbür tarafa göç etmekte bir dakika bile gecikilmemesi gereken bir işmiş gibi savunmasının nedenlerine hikayede çok belirtilmemiş olması, belki de filmi sert kılan yegane öğedir. konu geçmişte yaşanmış bir hikayeye, olaya bağlanmış olsaydı, bu sertliği mantığın yanında biraz ruhumuz ile de oturtabilirdik.

--- spoiler ---

(fenerliyim ama feneri delgado - 14 Eylül 2010 19:23)

insanı gerçekten zorlayan bir film. ve bu filmde, al pacino rolüne öyle adapte olmuş, bize öyle iyi aktarmış ki ; jack karakterinin alehine her durumda, içimde bir yardım etme isteği orada olup gerçeği söyleme, yardımcı olma isteği doğurdu. özellikle hapishane sahnelerinde steve mcqueen'in hunger filmini çok andım. imdb puanı, an itibariyle : 8.0

(kucukayi - 15 Eylül 2010 03:30)

ötenazi'yi böylesine net ve başarılı şekilde tartışmaya açabildiği için keyifle ve nefesimi tutarak izlediğim film. tabi al pacino da cuk diye oturmuş jack kevorkian rolüne.
aslında çok daha etraflıca tartışılabilecek bir konu tabi ötenazi. bu kavrama farklı bakış açıları da var hem dini yönden hem hukuki yönden ama filmde sanki diğer tarafların argümanları teğet geçilmiş.

ilk olarak ötenaziye bir insan hakkı ya da amerikanların deyimiyle civil right olarak bakabiliriz. bu durumda bütün o als hastalarının, kanserlerin, ms hastalarının o kadar acı çekmesi ve istedikleri onurlu hayatı yaşayamamaları nedeniyle ölmek istemeleri en doğal hakları denilebilir. çünkü sonuç itibariyle insanın dini inanç özgürlüğü de bir insan hakkı olduğuna göre ölümden sonra yaşama inanmak veya fiziksel dünyadan öte bir şeye inanmak gibi bir zorunluluğu yoktur. bu durumda daha fazla acı çekmektense hayatına son vermesi en makul çözüm olabilir. buna da hiç bir insanın karışmaya hakkı yoktur.

filmde de özellikle jack kevorkian'ın vurguladığı bir nokta ötenazinin farklı bir yönünü ortaya koyar. doktorumaza göre hastalık nedeniyle kısa bir süre sonra ölecek olan hastalardan parası olanlar hastanelerde acıları hafifletilerek ecelleri gelene kadar yaşayabiliyorlar. ama paraları olmayanlar bu masrafı karşılayamıyorlar. bunun yerine ölecekleri güne kadar yoğun bir şekilde acı çekiyorlar. kevorkian'ı ötenaziyi savunmaya iten nokta da bu: paraları olanlar acı çekmeden ölebilirlerken, parası olmayanların bu hakları niçin ellerinden alınıyor?

tabi öte yandan ötenaziye farklı bir bakış açısı olarak da bunun suistimal edilme olasılığının yüksek olması ve insanlarının tek dininin para olduğu bir çağda sağlık masraflarının kısılması adına artniyetli kullanımı. bunu sadece jack kevorkian gibi etik duruşu sağlam bir adam yaparken gayet insancıl görünse de genele yayıldığı zaman kontrolden çıkabileceği gerçeği de gözardı edilemez tabi ki. zaten filmde de jack kevorkian kendisine başvuranların %98ini reddettiğini belirtiyor. depresyonda olanların filan özellikle tespit edilmesi gerekiyor mesela.

bi de işe dini açıdan bakanlar da var tabi ki fakat o iyice karışık bir konu. sonuçta film böylesine ilginç bir konuyu çok güzel masaya yatırmış. çeşitli felaketlerin arttığı dünyada bu konular daha ilerde de çok tartışılır gibime geliyor.

(number 1 zero - 21 Eylül 2010 13:56)

yillar yili (davanin taze oldugu donemde) internetin de yaygin olmamasi sebebi ile mal degnegi turk medyasinin eline mahkum kevorkian haberlerini izledik. adam da "ermeni" ya (bakiniz en alttaki aciklama satirlari)..ne seytanligi kaldi ne azrailligi. oyle bir portre cikardilar ki gece masum bebelerin yatagina vampir gibi girip kanini emiyor falan zannederdiniz adami.

mercy killings, otenazi, bir ucu ikinci dunya savasi doneminde almanlarin kendi hasta yasli ve sakatlarindan baslayarak giristikleri temizlikten, tip erbabinin hastalarina kendilerini oldurmekte yardim ettikleri assisted suicide'a kadar cok genis yelpazesi olan, merak duyanlari icin de cok ilginc bir konu. bu baglamda bakildiginda film ilgincin de otesinde, al pacino ise kevorkian'in kendisinden daha ote daha iceru bir jack olmus. ulan alfredo ne adamsin, yakinda bir yerde olsam gelip elini opucem.

filmi digiturkte izlemis biri olarak ay yildizli el ve 1915 sahnesinin sansurlendigine kanaat getirdim.

gelelim aciklama kismina: sozlukte mal sayisi cok arttigi icin artik entrylere ekstra aciklama koyuyoruz. sair burada ermeni ile tum olumsuz algilari ve anlam yuklemelerini bagdastiran anlayisla ta$$ak gecmis, bu anlayisa bacagini sokmus ayrica da bayraga seslenmis anladiniz mi cicisler.

(my jekyll doesnt hide - 11 Ekim 2010 12:45)

(bkz: jack the ripper)

(sxcosssxs - 24 Ekim 2010 11:59)

genelde jack bauer için söylenir.

(forrestgump - 24 Ocak 2011 09:38)

şu replik ile özetlenebilir:
- oh, the lingering of death. what a business. keep death alive. hospitals don't make money otherwise. drug companies either. if you're rich and you have the money, you can pay to die. but the poor, they can only afford to stick it out and suffer.

(the bluest bluecun - 9 Şubat 2011 01:16)

bitkisel hayata girmiş, kendi fikrini dahi söyleyemeyen yaşamların "fişini çekme" kararını alabilirken, ölümcül hastalığının kendisini götürdüğü yerden korkan ve görmek istemeyen, bilinçli hastaların kendi "fişini çekme" hakkını elinden alabiliyoruzun hatırlatmasıdır bu film. savunmasında söylediği cümle aslında amacını anlatmaktadır." ben kendim için yapıyorum bunu, çünkü bir gün bu hakka benim de ihtiyacım olabilir, öyle bir zamanda bana yardımcı olacak bir meslektaşa ihtiyacım var."

.....
"sizin tanrınız, dininiz yok mu? diyen ötanazi karşıtı bir eylemciye;
"var, bach! johann sebastian bach! en azından benim tanrım uydurulmuş değil." demiştir.

(niyeben - 14 Nisan 2011 21:32)

film hakkında söylenecek sanırım tek şey "rahatsız edici" olduğu.
ama filmden öte, al pacino nun ne kadar yaşlandığını görüp, içim ezilerek izledim resmen. acayip etkilendim.
umarım sadece film için makyajla filan yaşlandırmışlardır o kadar kendisini.

(petra81 - 30 Nisan 2011 07:06)

ing. bi' sikim bilmiyorsun. dizilerde, filmlerde "jack'i bilmiyorsun" diye çevrilmesine ekseriyetle sinir olurum. misal supernatural'ın karanlık bir sahnesinde, dean elinde el feneri ile merdivenden inerken "i can't see jack" demiştir ve bölümün en meşhur ve neredeyse bütün ortamlarda bulunan çevirisinde "jack'i göremiyorum" şeklinde çevrilmiştir bu cümle. argo kullanımları anlamayan insanların, kendilerini çeviri otoritesi ilan ederek bu tür kör göze parmak hatalar yapmasını ve izleyiciyi ebleh yerine koymasını kaldıramıyorum açıkçası.

(firemc - 5 Ağustos 2011 02:42)

digiturk film kanallarında sansürlü olarak yayımlanan filmdir.

ermeni soykırımı konulu resim tablosunu ve dialogları kesmiştir.

sansürlenen tablo: http://i.imgur.com/lkyoy.png

(ahbekardesim - 2 Kasım 2011 13:59)

filmle ilgili önemli bir ayrıntı da şu: inandırıcılık açısından elzem olduğunu düşünen yönetmen barry levinson, dr kevorkian'ın ötenazi uyguladığı hastalarla yaptığı gerçek çekimleri kullanmış. forrest gump tekniğiyle kevorkian'ı kayıtlardan çıkarıp yerine al pacino'yu yerleştirmiş.

(axellennox - 30 Haziran 2012 03:36)

bilgi yarismasi tadinda ve ayarinda oyun. sierra studios mahsulu. "you don't know jack - louder! faster! funnier!" diye ikincisi de vardir. ileri duzeyde ingilizce edebiyati dersleri almamis olanlara tavsiye edilmez.

(denhamtoothpaste - 19 Eylül 2004 16:20)