• "hiçbir yerde altyazısı bulunamayan harika film.ayrıca;(bkz: az kişi tarafından bilinen şaheser filmler)"
  • "(bkz: kelebekler özgürdür)"
  • "leonard gersche'dir bunun yazarı."
  • ""little donny in the dark", "donny dark" kelime gruplarının sıkça geçtiği film. insana "acaba?" dedirtiyor.(bkz: donnie darko)"
  • "sırf goldie hawnın güzeliiği için bile seyredilebilecek, çok hoş diyaloglara sahip; saf, güzel film."
  • "eileen heckart, filmdeki roluyle oscar odulu kazanmistir."
  • "film alır başka dünyalara götürür izleyeni. gölge görüşü kavramını hayatımıza kazandırmıştır, anlatımı gerçekten etkileyecidir. replikleri hafızada yer eder."
  • "goldie hawn'ın ısırma isteği uyandırdığı şeker gibi bir filmmiş, cnbce yayınlamasa çok hoş bir şey kaçırıyor olacakmışız."




Facebook Yorumları
  • comment image

    zaten tiyatrodan sinemaya uyarlanmıştır yanlış bilmiyorsam, o yüzden tiyatrovari diyaloglar gayet doğal.
    bu arada gördüğüm en başarılı âmâ tiplemesi bu filmdedir.
    özellikle filmin sonlarında don ve jill arasındaki gitme-kalma konuşmaları bambaşkadır sanki.


    (sambalici - 10 Temmuz 2008 12:09)

  • comment image

    edward albert'a altın küre getiren film.

    -
    don: (when jill says she's moving in with ralph) tell me, jill, with ralph, is it like the fourth of july and like christmas?
    jill: not exactly. he has a kind of... strength. with him it's more like labor day.

    don: (jill ralph'in yanına taşınacağını söylediğinde) söyle, jill, ralph'le birlikte olmak, 4 temmuz ya da noel gibi bir şey mi?
    jill: pek sayılmaz. onda bir çeşit... güç var. onunla birlikte olmak daha çok işçi bayramı gibi bir şey.
    -
    goldie hawn'ın canlandırdığı jill isimli karakter genelde iç çamaşırlarıyla ortada dolanmaktadır, ayrıca oyunculuk sevdası vardır.

    mrs. baker: (jill says she has to go to an audition) then you're an actress?
    jill: well, yeah.
    mrs. baker: might i have seen you in anything, besides your underwear?
    jill: um, not unless you went to beverly hills high school. i was in the mikado. i played yum-yum.
    mrs. baker: (laughing) yes, i'm sure you did.

    ps: bu diyalogu espirisini kaybetmeden çeviremediğimden dolayı böylece bırakıyorum.
    -
    mrs. baker: (interrogating jill about being divorced) how long were you married?
    jill: six days.
    mrs. baker: and on the seventh day you rested?
    jill: no, i split.

    mrs. baker: (jill'i boşanmış olması konusunda sorguya çekmektedir) ne kadar evli kaldın?
    jill: 6 gün.
    mrs. baker: 7. gün dinlendin mi?
    jill: hayır, ayrıldım.
    -
    ve naçizane fikrimce en güzeli geliyor:

    don baker: mother, you have to laugh sometime, or people will think you're a lesbian.

    don: anne, arada gülmelisin, yoksa insanlar lezbiyen olduğunu düşünecekler.
    -
    replikler imdb'den alıntılanmıştır. çeviriler bana aittir. hatalıysam lütfen /msg butonuna tıklayınız*.


    (nythingail - 20 Kasım 2009 04:25)

  • comment image

    yıllar önce cnbc-e sayesinde tanıştığım masalsı film. çok etkilenmiştim ilk izlediğimde, yine etkisi değişmedi. bir tiyatro oyunundan uyarlanmasından ötürü diyalogları, sahneleri o hissi veriyor insana. ama rahatsız etmiyor, garip bir şekilde etkiliyor, sevdiriyor kendisini.

    saf ve temiz bir hikaye. eskilerden kalma. gözlerini doldurur insanın. fazla bilinmeyen bir filmdir ama mutlaka izlenmeli. bir de üzücü olan başrol oyuncusu edward albert 2006 yılında ölmüş. ayrıca oyunun yazarı ve filmin senaristi leonard gershe, ve yönetmeni milton katselas da hayatlarını kaybetmişler birkaç sene önce. bunu yeni farkettim üzüldüm. ilk izlemem daha öncesinden. izlediğimde yaşıyorlarmış, bu sefer öyle olmadı. üzüldüm.

    garip bir duygudur bu. bir filmi, diziyi izlersiniz farkında olmadan. ama o oyunculardan bazıları yaşamıyordır artık. yaşamıyorlardır belki ama hala birilerini duygulandırabiliyorlar, sevindirebiliyorlar. hatta gözlerini yaşartabiliyorlar bazen. çok değerli bir şey sinema bu yüzden.

    butterflies are free, and so are we


    (cncn - 7 Kasım 2010 21:40)

  • comment image

    goldie hawn her filminde olduğu gibi bu filmde de zirzop, sarsak bir hatunu canlandırır. yan komşusu olan genç adamla terastan, pencereden bi süre kesişirler. sonra goldie'nin canına tak eder. en sevdiğim sahnesi goldie hawn'ın bornozunu açıp adamın karşısına geçtiği sahnedir. esas oğlan tepki vermez ve kız da onun kör olduğunu anlar. vs. vs.


    (arsonist - 31 Aralık 2002 00:19)

  • comment image

    yıllar önce cnbc-e sayesinde tanıştığım hüzünlü film.

    kendini birinde unutma fikri beni rahatlatıyor. bir anlamda kendinden çıkıp özgür oluyorsun. ruhu o an için dinlendiriyorsun. özgürlük aynı zamanda huzur.

    http://www.youtube.com/watch?v=lhhbssdc0gk

    bu sahne goldie'nin kör bir adama baktığını bilen insan için çok şey ifade eder.izleyicilerin adamın gözleri olması sözkonusu tam o sahnede. gerçekten harika bir oyunculuk söz konusu filmin sabun köpüğü olduğunu düşünenler (atilla dorsay tipliler) için bile. beni çok etkilemişti. çok küçüktüm.

    not:2004 te gösterilmiş cnbc-e'de. resmen 10 sene geçmiş üzerinden izleyeli.


    (obscure59 - 8 Aralık 2013 02:21)

  • comment image

    bu filmi 2004'te cnbc-e'de izledim. o zamanlar cnbc-e gercekten kaliteli ve insanin ufkunu acan bir kanaldi. mesela ilk izledigim woody allen filmi olan bananas'i da yine cnbc-e'de izlemistim. ustelik seinfeld gibi, married with children gibi muhtesem dizileri yayinlayip, south park gibi 12 yasinda pek anlamadigim ama guzel oldugundan emin oldugum dizileri yayinlarlardi. simdi ise yalnizca the simpsons kaldi o donemden. yayinladiklari cheers, frasier, watching ellie gibi dizileri de unutmamak lazim ve hatta ayni donemde nostaljik olarak muppet show ve vikingler'i de yayinliyorlardi. nickelodeon kusagi ise 90'larda tadi damagimda kalan orjinal nickelodeon kadar olmasa da guzeldi. rocko's modern life yeterdi ulan. bu muhtesem dizilerin yaninda, gercekten kaliteli filmler yayinlardi cnbc-e. cogu kaliteli yonetmeni ilk kez cnbc-e'de izledim. the breakfast club'u yine burada izledim. dusununce gercekten turk televizyon tarihinin cine 5 ile birlikte en kaliteli kanaliydi cnbc-e. ama ne olduysa kanalin yayin politikasi sapitti. dizilerin kalitesi, filmlerin kalitesi dustu. neyse uzun hikaye bu. daha sonra cnbc-e basliginda incelerim.

    butterflies are free benim icin bir donemi acan filmlerdendir. sinemayi kesfetmeme yol acan, hippi kulturune ilgi duymami saglayan ve bu filmdeki goldie hawn yuzunden sarisinlara ilgi duydugumu anladigim filmdir. hafiften amerikan siyasi tarihine merak sarmami saglayan etkenlerdendir. o donemde michael moore'un stupid white men kitabini okurken bu filmi kesfetmem benim icin inanilmaz bir deneyim olmustu. kim bilir belki de bu film yuzunden tek mekanda gecen tiyatro gibi filmlere karsi buyuk hayranligim vardir?

    filmin yayinlandigi gece evde mutfagimizdaki su borusu patlamisti. filmi izlerken onunla ugrasmistik bir de. o da benim icin unutmamin mumkun olmadigi bir ani tabii ki.

    yalniz simdi aklima gelince huzunleniyorum be sozluk, cocukken ne kadar dertsizmisim. ne kadar da kucuk bir dunyam varmis. o gunlerde "keske buyusem" diyordum ama simdi keske o gunlere geri donup, yaptigim hatalari yapmasam diyorum.


    (sabbath1970 - 1 Ocak 2014 13:14)

  • comment image

    hafif masalsı, romantik dram tarzında 1972 yapımı film. filmde evin tasarımı ve ev sahnelerinde ki oyunculuklar hafif tiyatroyu andırmaktadır.
    goldie hawn denile kişiden nefret ettiğim halde creditse kadar jill in o olduğunu farkedememiş olmamda kadının zaman içinde ne kadar rezil hale geldiğini gösteriyor sanırım.


    (dirk pitt - 25 Ağustos 2004 04:55)

  • comment image

    tekrar tekrar ayni zevkle izlenebilen, seker gibi, lolipop gibi, hippi esintili sahneleri ve tavirlariyla hairi yine yeni yeniden tavaf ettiren sicacik film. *

    gozleri gormeyen* erkek karakterimiz don baker (edward albert), son derece sicak, icten, muzige yetenekli, ozgurluk atesiyle yanip tutusan romantik bir karakterdir. kendisine cok duskun olan annesi, kucukken cocuk romanlari yazmis ve ana karakteri gozleri gormeyen bir kahraman / anti kahraman olan ufak bir cocuk olarak tasvir etmistir (donny dark). bu cocuk bir kahramandir, gozleri gormedigi icin duyulari cok gelismistir. kilometrelerce otedeki suclari bile farkeder ve cozume kavusturur, diger tum kahramanlar gibi. don baker, bu hikayelerden alay ve utancla soz eder.**

    bu ozelligi ile gercekten donnie darkoya ilham vermis bir isim olarak kabul edilebilir. *

    hayatin getirdigi zorluklardan -yani insani problemler (bedensel hastalik / ozur, korluk, zihinsel hastalik / ozur), maddi sikintilar, ailevi problemler (bosanma, baskin / ezik anne / baba, kardes)- fiskirdiklari tespit edilen super kahraman / anti kahraman tezini alttan alta destekleyen samimi bir senaryoya sahiptir bu film.

    filmle ilgili bilgiler icin http://www.imdb.com/title/tt0068326/ adresine bakabilirsiniz.
    ayrica (bkz: her basarılı erkegin arkasında bir kadın vardır)


    (oxypery - 25 Ağustos 2004 05:29)

  • comment image

    sadece 4 karakterle, az mekanda geçen muhteşem bir film. goldie hawn'ın gençlik dönemininde ne kadar şirin olduğunu ve aynı zamanda ne kadar da başarılı bir oyuncu olduğunu gösterir, zira filmi o sürükler. ancak hakkını yememek lazım ki diğer 2 ana karakterde (don ve annesi) çok başarıyla canlandırılmıştır. özellikle film başında jill ile don ilk tanıştıklarında don'un kör olduğunu öğrenince bir garip olursunuz zira siz de bunu beklemektesinizdir..
    film ayrıca muhteşem dialoglara sahiptir, ki bu da adeta tiyatro oyunu yapısındaki bir film için doğaldır.

    bir de şu sahnede çok gülmüştüm:
    jill - are you homosexsual?
    don - no, just blind.


    (quisalas - 25 Ağustos 2004 16:35)

Yorum Kaynak Link : butterflies are free