Süre                : 1 Saat 30 dakika
Çıkış Tarihi     : 15 Ağustos 2014 Cuma, Yapım Yılı : 2014
Türü                : Döküman,Drama,Tarih
Taglar             : mücadele,1970'ler,1960'lı yıllar,Devrim,şiddet
Ülke                : İsveç,Finlandiya,Danimarka,ABD
Yapımcı          :  Final Cut for Real , Helsinki Filmi Oy , Louverture Films
Yönetmen       : Göran Olsson (IMDB)(ekşi)
Senarist          : Göran Olsson (IMDB)(ekşi)
Oyuncular      : Lauryn Hill (IMDB)(ekşi)

Om våld (~ Concerning Violence) ' Filminin Konusu :
Bir ülkenin sömürgelikten çıkması uzun sürüyor. Afrika’da bu süreç hâlâ tamamlanmış değil. Şiddete Dair, özellikle 1960’lı ve 1970’li yılları inceleyerek, Afrika’daki kolonilerin tekrar özgürlüğe kavuşmasını sağlayan en önemli olayları mercek altına yatırıyor. Belgesel, arşivlerden daha yeni çıkan, son derece çarpıcı bilgi ve belgeler ışığında, Marksist psikiyatrist ve filozof Frantz Fanon’un sömürgeciliğin etkilerini inceleyen Yeryüzünün Lanetlileri adlı yapıtını temel alıyor. Lauryn Hill’in anlatıya ses verdiği, galası Sundance’te yapılan ve daha sonra Berlin film festivalinde de izleyiciyle buluşan bu filmin yönetmeni Göran Olsson’un önceki filmi Black Power Mixtape.

Ödüller      :

Berlin Film Festivali:Cinema Fairbindet Prize


Oyuncular
  • "herkesin kendi ahlak yapısı doğrultusunda özgürce yasamasını öngördüğü icin bir bakıma ütopik bir yaklaşım olsa da, insanoğlunun gidebileceği en uç noktadır."
  • "önemli olan iç güzelliğidir, dış güzelliği değil derler ya... kim bilir, belki de önemli olan düş güzelliğidir. (bkz: alıntı)(bkz: george woodcock)"
  • "insanların bir çok dürtülerinden kurtuldukları the perfect being oldukları zaman geçerlilik kazanabilecek yönetim biçimi."
  • ""mülkiyet hırsızlıktır" diyebilen, proudhon gibi kendiliğindenci pasifler ve bakunin gibi eylemci devrimcileri barındıran, derinlemesine incelenmeden hakkında en çok atılıp tutulan öğreti."
  • "sıralama,sınıf ,üst ast kabul etmeyen,ve aslında...doğruluğu zamanla anlaşılacak olan ve insanların sadece yetileri ile fark yasayacakları felsefe..."
  • "butun kalıpsal kuralları , kanunları reddeden yasam gorusu"
  • "eninde sonunda insanlığın varacağı son nokta."
  • ""kimsenin kolesi de olma efendisi de, cunku baska bir dunya mumkundur..." diyebilen tek dunya gorusu."
  • ""...ben bir anarsistim. cunku yalnızca anarsi insanlari mutlu kilacaktir. ve insan zekasinca kavranabilecek en yuksek dusunce anarsidir." louise michel"




Facebook Yorumları
  • comment image

    bir çember içindeki afili "a" harfini artık birçok yerde görüyoruz. tişörtlerde, duvarlarda, çantalarda, rozetlerde, hatta tribünlerde, pankartlarda... (bkz: çarşı) fakat nedense bir şekilde sapla samanın karıştığına inanıyorum.

    anarşizm savunucuları ile ilk tanışmam aynı böyle bir karmaşa gibi idi. babaannemin, babama "oğlum aç şu acansı, bakalım soyka anarşitler bugün asker öldürmüşler mi?" dediğinde duymuştum ilk kendilerini. böyle bir tanışma elbette beni anarşitlerden soğutmuştu. lise yıllarının başlarında arka sıralarda dersle alakasız otururken sanırım felsefe hocasının "ben anarşist felsefeyi benimsiyorum. en azından sakıncalı bulmuyorum. anarşizm öyle sizin bildiğiniz gibi terörizmle alakalı değildir. sadece devlete ve kurumlarına karşı, başka bir anlamıyla çoban-sürü ilişkilerine karşı bir duruştur." dediğinde afallamıştım. anarşist düşüncenin muhteviyatından çok o lafın "anarşit" olmayışı beni etkiledi.

    hocam haklıymış. terörist falan değilmiş anarşistler. hatta ne terörü, adamlar tarihte belli başlı yaşam paradigmalarından birini savunuyorlarmış. o paradigmalardan sadece birinin hüküm sürmesi, kabul görmesi, hatta bu görüşe tam zıt olanının yürürlükte olması bile bu düşüncenin değerini azaltmaz bence.

    eskiden böyle bir karalama varmış ve belki hala anarşistleri teröristlerle aynı kefeye koyan zihinler, cahil zihinler mevcuttur. fakat günümüzde anarşizm felsefesinin anlaşılmasında, kabul görmesinde başlıca yanlışlık bu düşünce değil, anarşizmin serserilikle bağdaştırılmış olmasıdır. boş beleş insan olarak nitelendirebileceğimiz türlü insanın bugün "ben anarşistim" demesi, zaten ilk bakış olarak devletin ve kurallarının olmadığı, hüküm sürmediği belirsiz ve karmaşık düzeni iyiden iyiye kötü yansıtmaktadır. anarşistlerin var sayımı zannımca insanları ahlaklı, bilinçli ve ne yaptığını bilir olarak görmektir. kendileri, devletin olmadığı, insanların dizginlenmediği bir ortamda kaosun olacağını zaten bilmektedirler. yada en azından tahmin ediyorlardır. buna rağmen devletin bekçiliğine ve zulmüne "karşı" bir duruş sergiliyorlarsa, bu da insanın özgürlüğünü kısıtlayıcı kuralların, devlet olmadan da insanın kendi iradesiyle sağlanabileceği görüşü olmalıdır.

    fakat günümüzde anarşistim diyen zihniyetler, o olmaz olası çember içerisindeki "a" harfini orasında burasında taşıyanlar, yukarıdaki paragrafın sonlarına doğru tırnak içerisine aldığım "karşı" kelimesini onca tanımın içerisinden çıkarmış kendilerine hayat felsefesi olarak seçmişlerdir. "abi neden yıkanmıyorsun? saçlar uzamış, sakallarla birbirine girmiş.." "abi anarşistim ben normal yaşam düzenine karşıyım." diyenlerden tutun da "jackass hastasısın galiba?" "ne diyosun sen!olmaz mıyım. adamlar kıçlarına havai fişek fitili sokup ateşliyorlar. bakma sen jackass'teki a harflerinin anarşist işareti olmadığına adamlar en baba anarşistler. dünyayla taşşak geçiyorlar." diyenlere, hatta ve hatta "abi sen galatasaraylı değil miydin? ne arıyosun beşiktaş tribününde?" "öyleydim ama çarşı bambaşka be abi. anarşist adamlar. tribünde en baba küfürlü besteler onlarda. yeri geliyor alen'e bile tepki koyuyoruz. sonra deplasmanlarda benzinlik patlatıyoruz, kahve basıyoruz. diğerleri gibi boş taraftar değiliz biz. felsefemiz var." diyenler ve son olarak da benim en çok kıllandığım tipler :"ooo! çantan güzelmiş. bu işareti de her yerde görüyorum anlamı ne? rock grubu falan mı?" "yok be abi, anarşizm diyolar buna. ben de bilmiyorum ama şekil duruyor. asi gençlik hesabı. manitalar hasta..."

    bir hayat görüşü anca bu kadar itin götüne sokulabilirdi.


    (cmzrfdl - 1 Ekim 2006 19:44)

  • comment image

    buyuk bir sinifin mevcudu arasinda yer alan ama surekli susturulan dislanan ogrencisidir anarsizm;

    demokrat ogrenci baskanligi devraldi: sinifta esitlik oldu ama baskan ve onunla beraber secilen yardimcilari verdikleri sozleri unuttular onlari secenlere sirtlarini donduler

    liberal ogrenci baskan oldu: siniftaki kimi ogrencilerin refah seviyesinin arttigi goruldu,ama o kadar az kisi bu durumdan nasiplendi ki zenginler ile sinifin geri kalaninin arasinda genis bir gelir ucurumu olustu. zenginler kantinlerden istedikleri gibi alisveris yapabilirken en afilli ders ekipmanlarina sahipken diger ogrenciler cok daha kotu kosullarla hayatlarini idame ettirdiler

    fundementalist ogrenci baskan oldu: hizli bir sekilde dini kurallar hayata gecirildi (herhangi bir din kastediliyor burda) cennet vaatedildi ama egitim olanaklari daraltildi cok kati ve agir yasaklar getirildi. kadinlarin sinif icindeki rolleri ikinci plana itildi

    sosyal demokrat ogrenciye geldi bu defa sira: ilk baslarda sinifin geneli icin sosyal haklari gelistirdi ama sinifin elit tabakasi bunda hosnut olmadi ve sinifa olan kisitli ve acinasi derece dusuk olan destegini an be an azaltti veya surekli bunu azaltmakla tehdit etti sosyal demokrat ogrenci yildi ,parasi ve gucu olanlarin safini tutmaya basladi destegini aldigi insanlari gormezden gelmeye basladi verdigi tum sosyal haklari teker teker almaya basladi

    komunist ogrenci devrim yapti gumbur gumbur iktidara yurudu: bir sure icin herkes esit oldu bilim,saglik, sanat , gecim duzeyi gibi konularda gozle gorulur ilerlemeler saglandi sinifi sifirdan yukseklere tasidi ama kendi gorusunun birazcik disindakilere bile hayat hakki tanimadi onlari susturdu, cezalandirdi, hatta siniftan atti

    tum bu ogrenciler hakli yada haksiz defalarca kere diger siniflara karsi harb ilan ettiler kendilerinden ve oteki siniflardan sayisiz ogrenci heba oldu.sinif icinde bu ogrenciler defalarca olacak sekilde basa geldiler.

    en son sahneye anarsist ogrenci cikti: baskanligi reddettigini, savaslari,silahlanmayi mulkiyeti reddettigini, otonom yasamayi istedigini sinifi bu sekilde kendi kendini yokedecegini ,mutlak bi sona goturecegini soyledi. sinifin kapisini kirip bahcede ozgurce oyun oynamalarini onerdi. basa gecms olan diger ogrenciler onu hirpaladi,assagiladi, siddet duskunu olarak damgaladi ve siniftan atti.

    evet anarsizm dunyada lafini bitirmesine izin verilmeyen tek ideolojidir. her ideoloji tarafindan ortak bir sekilde dusman ilan edilen el birligi ile susturulan uzerine yaftalar yapistirilan ideolojidir. ama gun olacak o da lafini soyleyebilecektir, bu sinifin soguk duvarlarinin cevreledigi hapishaneden daha iyisini hakettigimize ikna edecek ve bahcede top oynamaya cikacaktir.


    (hssasu - 6 Nisan 2008 06:06)

  • comment image

    herkesin kendi ahlak yapısı doğrultusunda özgürce yasamasını öngördüğü icin bir bakıma ütopik bir yaklaşım olsa da, insanoğlunun gidebileceği en uç noktadır.


    (daysleeper - 14 Haziran 2002 00:19)

  • comment image

    insanların bir çok dürtülerinden kurtuldukları the perfect being oldukları zaman geçerlilik kazanabilecek yönetim biçimi.


    (darknum - 31 Mart 2003 21:57)

  • comment image

    kaosun varligi degil, iktidarin yoklugudur. kafasi surekli olarak yasaklarla, sansurlerle, vergilerle, emirlerle, polis baskisiyla torpulenen insanlarin hazmetmesi zordur. hep merak ediyordum, simdi anladim gercekten anladim. insanlar anarsizm bu kis geldigi zaman saniyorlar ki bir grup capulcu cikip ellerindeki iphone'u "oo mikemmel bi alet artik benim" diye alip gidecek, sorun su ki kender yurdu'nda yasamiyor olacagiz, oyle olmiycak o is. insanlarin baska insanlara guvenmiyor olusunu anliyorum da insanin kendi aklina, dusunme kapasitesine olan guvensizligi beni olduruyor. bir tayyip erdogan, abdullah gul, mesut yilmaz...turgut ozal...cemil cicek... olmadigi zaman yasayamacagiz, sacmalayacagiz saniyorlar. sanki su andan daha fazla sacmalanabilirmis gibi. ote yandan, mulkiyetsizlik kavrami biton kitaba konu olmus, uzerinde binlerce sey yazilmis bir utopyadir, su an ki hayata adapte etmeye calisarak yormayin guzel kafanizi... devreler yanar, yikmaniz lazim bu duzeni sonra yeniden kurmaniz lazim. ama herhalde, insanlarin duslerinde bile yikilamiyor bu duzen, duslerinde bile issiz kalmaktan, arabasiz kalmaktan korkuyorlar. baska bir dunyayi duslerinde bile goremiyorlar. vay anasini arkadas ya... vay anasini...


    (bugun saat 6 gibi sarki soyluyodum - 10 Aralık 2011 13:13)

  • comment image

    -nasıl yani devletçi misin? sence devletin olduğu bi toplum mümkün mü?
    +evet..
    -neden?
    +çünkü insan doğası gereği kötüdür..
    -hmm doğru.
    +bence başımıza bi adamı geçirip bütün yetkileri ona vermeliyiz.
    -peki onu nasıl seçicez?
    +bilmem işte çoğunluk ne derse o olsun.
    -vaov gerçekten mantığa çok uygun ve hiç ilkel değil, insan doğası kötü de olsa başımıza geçecek kişi mutlaka iyi biri olacaktır.
    +kesinlikle.. devletin olduğu düzende kimse ölmez.. hem kaçıncı yüzyıla geldik ama kimse yol yapmak istemiyor..
    -ay evet.
    +i <3 yol.


    (firsatlarla dolu avon katalogu - 25 Kasım 2013 05:38)

  • comment image

    "mülkiyet hırsızlıktır" diyebilen, proudhon gibi kendiliğindenci pasifler ve bakunin gibi eylemci devrimcileri barındıran, derinlemesine incelenmeden hakkında en çok atılıp tutulan öğreti.


    (ling - 20 Mayıs 2004 23:56)

  • comment image

    anarsizm; insanlarin sadece kendi ozgur antlasmalariyla yaptiklari, birlik, beraberlik ve dayanisma uzerine kurulu, insanlar uzerindeki her turlu otoritenin kaldirilmasi gerektigini savunan, sadece doga kurallarının gecerli oldugunu kabul eden tek ideolojidir. anarsizm; mulksuzluk konusunda ise sanildigi gibi kisilerin herhangi bir maddi esyaya sahip olmasina degil, egemen kesimin insanlarin emek araclari ve emek haklari uzerindeki somurusunden olusan mulkiyete karsidir. yani anarsi hem mulkiyet savunuculugudur hem de mulkiyet karsitligidir..


    (sickbastard - 22 Mayıs 2004 21:13)

  • comment image

    sıralama,sınıf ,üst ast kabul etmeyen,ve aslında...doğruluğu zamanla anlaşılacak olan ve insanların sadece yetileri ile fark yasayacakları felsefe...


    (sakarninja - 6 Haziran 2001 20:46)

  • comment image

    ütopyaların en güzeli. her türlü devlet biçimini ve organını reddeden, insanı vicdanından başka bir şeyle yönetilmesine karşı çıkan düşünce.
    bir de anarşist olduğunu iddia eden partiler vardır ki ne skime yararlar anlamam. temelinde özgürlük olan bir düşünceyi bir yönetici etrafında gruplaşmaya çevirirler. (bkz: mallik)


    (body - 6 Haziran 2001 20:56)

  • comment image

    türkiye'de maalesef güdük kalmış ideoloji. bu yüzden de türkiye'de ne polislere ne de faşistlere anladıkları dilden cevap verilir. oysa ki yunanistan'da anarşistler aslanlar gibi direnirler hem polislere hem de faşistlere. 2008'de polis alexandros grigoropoulos'u katlettiğinde, anarşistler resmen atina'yı yerle bir etmişlerdi. biz ise gezide onlarca kayıp verince merdiven boyayıp yeryüzü iftarı yaptık. sikeyim böyle ayaklanmayı.


    (gezgin rocker - 26 Eylül 2014 14:35)

  • comment image

    19. yuzyilda biraraya gelerek birinci enternasyonali kuran sosyalist akimlarin uc buyuklerinden biri (uc buyukler: marksizm, anarsizm, blankizm). ismini proudhonun kendisine yoneltilen suclamalari gururla kabul etmesinden almistir (“sizler duzenin savunuculariysaniz o zaman ben de anarsistim” gibi birsey). devletlerin polis tedbirlerini artirmasiyla kucuk profesyonel orgutleri savunan eskinin guclu blankistleri zayiflamis ve kitle calismasina agirlik veren diger iki akim one cikmistir. anarsizm proudhonun ideal liberalizm benzeri kavrayisindan hizla komunizme (kropotkin) dogru evrilmis ve digerlerini marjinal yan akimlar olarak birakmistir. marksistlerle uzlasamadiklari nokta komunizme ulasma yontemidir. devletin kacinilmaz olarak icinden gecilmesi gereken bir bela oldugu fikrine, devletin asla kendini sonumlendiremeyecegi iddiasi ile karsi cikarlar.

    kendi icindeki ikinci buyuk ayrismasi strateji uzerinedir. 19 yuzyil sonunda ortaya cikan sendikalistler kapsamli bir genel grevin hem duzeni alasagi edecegi, hem de gelecegin toplumunun ozgur kurumlarini ortaya cikaracagini ileri surmuslerdir. bu hareket 30lu yillarda ispanyada zirve noktasina ulasmis ve 1936da hitler ve mussolininin destekledigi fasist general franconun darbe girisimine karsi baslayan isci ayaklanmasinda basrol oynamistir. ancak ayaklanmanin hizla bir toplumsal devrime donusmesiyle sendika burokrasisi iscilerin onunde bir engel olarak dikilmeye baslamistir (once cumhuriyeti koruyalim, sonra devrimi dusunuruz). bu durumun dogal olarak isciler tarafindan kabul gormemesiyle sendikacilarin onderligi islevsizlesmis ve anarsist hareket icinde ne pahasina olursa olsun devrimi savunan silahli ayaklanmacilar, durruti ve ascaso’nun kisilikleri on planda olmak uzere hareketi yonlendirmislerdir. bunlar harbi delikanli insanlardir. ancak cephede savastiklarindan ve orada canlarini ozgurluge armagan ettiklerinden sendikalistlerin geride cumhuriyetci komunist partiyle ve liberallerle isbirligini engelleyememislerdir. devrim olmadan cumhuriyetin savunulmasi fikri fasistlerin kontrol ettigi bolgelerde halkin hakli olarak pek ilgisini cekmediginden, destek ulkenin belirli kesimleriyle sinirli kalmistir. devrim (muhtemelen sadece ispanya devrimi degil, avrupa ve dunya devrimi) sovyetler birliginde o donem yonetici olan kesimin kisa vadeli uluslararasi cikarlarina kurban edilmistir. onun yerine yuz milyon insanin dogrudan, daha fazlasinin aclik ve hastaliktan oldugu ikinci dunya savasi gelmistir. bir ispanya basarisi da muhtemelen benzer bir sonuc doguracakti ancak bu bir daha kimsenin savaslarda olmemesi icin gerceklesecekti. dunyaya yazik oldu. kismet yirmibirinci yuzyilaymis. neyse cok dagitmadan konumuza donelim.

    butun bu sureclerde de varolan bireyci akimlar 60li yillardan sonra tekrar populerlesmislerdir. ancak kokenlerini dogu felsefesinden alan bu akimlar degisik adlar altinda anarsizmden once de varolduklarindan onlari anarsist olarak adlandirmak harbilerine haksizlik olur, ayip olur, gun gelir utaniriz, yuzlerine bakamayiz. otonomculuk da blankizmin yeniden dogusu ya da yeniden yukselisi sayilir, ancak devletsizlik soylemi ve anarsizmle ayni bayragi kullanmasi acisindan blankizmden bir kopmadir. oyle midir, oyledir heralde. neyse...

    bir de anarsistler tarafindan hep tekrarlanan bir hata. anarsistlerin kronstadt olayiyla ozdeslestirilmeleri yanlistir, zira orada pek cok akimla bir aradadirlar ve esasen sol sosyalist devrimci hareket onlardan daha guclu olarak oradadir. ancak bu olay sebebiyle rus devriminde hain olarak ilan edilmeleri de fevkalade yanlistir. 1917’nin kahramanlari elbette 1921’de hain olmamislardir. mucadeleler siddetlendikce ayrismalar da ciddilesir. her devrim sureci icinde gorus ayriliklari buyuk felaketlerle sonlanan ayrismalara sebep olmustur. boyle konularda yapilmasi gereken kim kimi tepeledi tartismalari degildir. bu olaylarin gerceklesmesinin kacinilmaz bir hale gelip gelmedigi, isyancilarin taleplerinin ve o andaki konumlarinin hangi kesimin uzun vadeli cikarlarina hizmet edecegi derin derin dusunulmelidir. gunu gelince benim de muhtemelen karsi safinda yer alacagim kesimdir anarsistler. ama dusman olsun, boyle harbi delikanli olsun, cigerimi yesin, durruti, ascaso ve digerleri pek cok yasasin, herkesin icinde birazcik anarsi olsun! evet evet kesinlikle olsun bence.


    (denhamtoothpaste - 23 Haziran 2004 18:25)

  • comment image

    "kimsenin kolesi de olma efendisi de, cunku baska bir dunya mumkundur..." diyebilen tek dunya gorusu.


    (anarchist - 14 Ekim 2001 16:31)

  • comment image

    herkesin hakkında sölicek bişileri olduğu geniş kapsamlı addetdikleri bi kavram. yaşam tarzı derler terrörizm derler isyan derler baskıya karşı çıkmak derler ütopya derler hastasıyım derler insanların dilllerine geldiği gibi kullandıkları ama hakkında hiçbişi bilmedikleri bazılarının istediğini özgürce yapmak sandığı anarşizm bence sadece sevgi ve fedakarlıktır,diğer söylenenler ise bunun sonucunda kaçınılmaz oluşumlardır aynı acıkınca yemek yemek gibi içinde biraz doğal sevgi ve fedakarlık duyguları varsa acıkırsın yemek yersin hazmedemiosan isyan edersin kusamıosan şiddet kullanırsın.anarşizm özgürlükse herkes onun tanımını yapmakta özgür ama her yapılan açıklama iki kelimeye çıkar:sevgi fedakarlık işte bu yüzden anarşizm sağlıktır,anarşizm güzel bi müzik dinlerken içine dolan tarifsiz mutluluktur,anarşizm yolda yürürken suratında beliren anlamsız gülümsemedir,birine sarılıp salya sümük ağlamaktır.yoldur ağaçtır yapraktır deridir...senin sonsuzluğundur senin anarşin...kısaca anarşi sensindir, senindir.başka kimsenin diil sadece senin....


    (superunknown - 27 Ocak 2002 00:30)

  • comment image

    anarşizmin godwin, proudhon, stirner, bakunin ve kropotkin ve emma goldman gibi kurucu kaynakları kabul edilen isimler dışındaki dieğr anarşist kişilikler anarşistler dışında hiç bilinmez. bu tür kurucu isimlerin kendileri ise aforizma haline getirilmiş birkaç cümlesi dışında son derece yüzeysel bilinir anarşis olmayan sol çevrelerde. yine de bilip bilmeden bütün solcular rahatça atıp tutarlar anarşizm hakkında. bilmeyen cahillerin terörizm ve hayalcilikle eş tuttuğu; bildiğini sanan sosyalist solcuların bir küçük burjuva ideolojisi olarak görüp ve üstelik zengin düşünce bir birikimine sahip olmadığını zannettikleri; kimi savunucularının liberalizmin berbat bir versiyona dönüştürdükleri kimilerininse aydınlanmacı sol geleneğin bir versiyonuna indirgeyerek leninizme benzer kaba bir sosyalizme dönüştürdükleri, türkiyede anlaşılması bakımından talihsiz bir akımdır anarşizm. komünal düşünce geleneğinden gelen ve tüm heterodoks toplumsal pratikler ve düşüncelerle yolları kesişen, etik politik; kültürel bir akımdır. ayrıca (bkz: #4673898)

    marksizmin her tarihsel hayal kırıklığından sonra kendi temellerini inkar edercesine anarşizme bir adım daha yakınlaştığına tanık oluruz. ancak liberter/komünal düşüncenin büyük ağabeyliği fantazisini terk etmekten ürken entelektüellerin (bkz: marcuse) (bkz: castoriadis) (bkz: negri) vb., marksizmin otoriter temel varsayımlarını başka düşünce biçimleriyle (hegel, freud, weber, heidegger, nietzsche, yapısalcılık, yapısalcılık-sonrası, vs. vs.) alaşımlayarak içeriden çökertip liberter bir marksizm kurmaya çalıştıkça anarşizmin en temel varsayımlarını ancak bu yüzyılın sonlarına doğru keşfetmesine tanık oluruz. genellikle liberter olmaya çalışan bu gibi eleştirel marksizmlerin liberalleşmeye bulaştıkları da görülür (bkz: habermas) ta godwin’in zamanından bu yana, ulus-devletin eleştirisi; proletaryanın evrensel özgürleştirici sınıf olarak görülmesinin ve diğer ara katmanların dışlanmasının reddi; sanayileşme, onun üretim birimi olarak fabrikalaşmanın yabancılaştırıcı etkisinin ve doğanın tahakküm altına alınmasının eleştirisi; merkezileşmiş öncü örgütlenmelerin reddi; siyasi, felsefi ve kültürel anlamda temsilin eleştirisi; toplumsal cinsiyetin başka sorunlara göre tali bir sorun olarak değil kendi adına indirgenemez bir sorun olarak kavranışı; , entelektüelin siyasetteki hakim rolünün eleştirisi; toplumsal mücadelerin bütün yaşam alanlarına yayılması gereken mikro mücadeleler olarak kavranışı… tüm bunlar ancak bu yüzyılın sonlarına doğru marksizm tarafından kavranılmaya başlandığı zaman artık bir siyasal ideoloji olarak marksizm ve bir siyaset biçimi olarak geleneksel proleter sosyalizmi tarih sahnesini terk etmişti. tam bu kırılmaların yaşandığı 60'larda, batıda anti-otoriter sol kendisini yeni sol olarak adlandırmaya başlamıştı. öte yandan da 3. dünya ülkeleri adı verilen coğrafyalarda sömürge sonrası mücadeleler verilmeye başlanmıştı. bu dönemlerde reel sosyalizm 68 yılında prag'a tanklarıyla girmiş, fransız komünist partisi ise de gaulle'ün gizli işbirlikçisi olarak gençlik hareketlerini bastırmaya çalışmaktaydı. (söz gelimi althusser'in tutumu.) böylece özgürleşmenin önünde kapitalizm kadar muhazafakar bir engel olduğunu ortaya koymaya başlamıştı kurumsal sosyalizm.

    19. yüzyıl proleter sosyalizminin özgürlükçü eşeştirisi olarak ortaya çıkan anarşizmin birinci dönemi franco güçlerinin ispanya anarşist devrimini bastırmasıyla sona etmiştir. anarşizmin ikinci dalgası ise 68 hareket olarak adlandırılan özgürlükçü/anti-otoriter sol ile başlar. bu yeni dönem anarşizm, dede ve babalarının yeniden canlandırıldığı ve eleştirel bir marksizmle birlikte ele alındığı bir dönem olmuştur ki bu dönem ilerlemeci, kalkınmacı, sanayileşmeci, ulus devletçi solun artık bir muhafazakarlık biçimi olarak idrak edilmeye başlandığı, bunun temellerini atan aydınlanma düşüncesinin ise aşındırılmaya başlandığı bir dönemdir. bu dönem dünyada toplumbilimler, felsefe, tarih, edebiyat, görsel sanatlar, iletişim popüler kültür ve benzeri alanlarda yıkıcı okumalara olanak tanıyan, modernizme yönelik eleştirel bir düşünme biçimi olan postyapısalcığın hakim olmaya başladığı dönemdir.

    günümüzün antikapitalist, savaş karşıtı, ekolojist, feminist, alternatif küreselleşmeci hareketlerinin büyük bir kısmı, 60lar solunun tarihsel olarak mirasçısı olan siyasal gruplarla, entelektüel olarak modernizmin eleştirisinden beslenen akımlardır ve 99 seatlle'dan beri bütün dünya radikal, liberter solu bu kaynaklardan beslenen yeni bir biçimlenmeye girişmiştir. bu dönemde artık iki tavır öne çıkmaktadır: birincisi ulus devlete sahip çıkan ve böylece yerel burjuvaziyle işbirliği içine girmiş bulunan ulusalcı sol (veya sağ - ki bugün içiçe geçtiler). ikincisi ise ulus devlet sınırlarını aşıp dünya vatandaşlığı fikrine dayalı, tüm dünyada süren yerel mücadelelerin birbiriyle ağsal iletişimini öne çıkaran, farklı sorunları tek bir ana sorun eksenine indirgemeden sürdüren çoklu mücadele perspektifine sahip antikapitalizm. bu akım herşeyden önce temel sorun olarak dünyada giderek artan iktidar yoğunlaşmasına karşı karar alma süreçlerine dünya halklarının demokratik katılımını, en temel sorun olarak da küresel yoksulluğun çözüme kavuşturulmasını koymuştur. bu akım sosyalist partilerin sol harekete yaşattığı acı tecrübelerin de ışığında her türden merkezi idareyi, erk devrini, temsiliyeti reddederek yüzyüze demokrasiyi uygularken anarşist bir örgütlenme modelini somutlaştırırlar. bu akım önceden belirlenmiş parti programlarına inatla bağlılığın yalnızca bürokrasiye ve totalitarizme yol açacağının bilinciyle ve insanların, tarihi kendi devrimci arzularıyla dönüştürebileceğinin sezgisiyle hareket eder. (sosyalizmin evrimi hususunda #4651490)

    bu da 3. dalga anarşizmidir.

    "insanlar savaşırlar ve savaşı kaybederler;
    ve yenildikleri halde uğruna savaştıkları şey gerçekleşir;
    ve gerçekleştiğinde istedikleri şeyin bu olmadığı anlaşılır;
    ve başka insanlar onların istedikleri şey için
    başka bir ad altında savaşmak zorundadırlar."
    william morris


    (hafizami kaybettim hukumsuzdur - 2 Aralık 2005 04:22)

Yorum Kaynak Link : anarşizm