• "filmekimi gösteriminden sonra iksv'nin emek sineması çıkışında tüm seyircilere 5'er kiloluk birer diyarbakır karpuzu hediye etmesini beklediğim film.(bkz: karpuz kestim yiyen yok)"




Facebook Yorumları
  • comment image

    bahsedildiği kadar komik bulmadığım, hatta bir-iki yer dışında gülmediğim bir film olmuştur. oldukça sert bir pornografi eleştirisi vardır filmde. ben en azından son sahneden bunu anladım. görsellik olarak; tsai ming liang naturelliğin dibine vurmuştur. sonuç olarak orta karar bir filmdir.


    (fictionel - 24 Nisan 2008 22:53)

  • comment image

    tsai ming-liang'in dong filmi ile birlikte en oturmus ve izlemesi keyif veren filmi. elbette kult oyuncusu kang-sheng lee ve shiang-chyi chen filmin basrolunde yine.

    "isminin tam türkçe karşılığı “gökyüzünün kenarında bir küme bulut” olan the wayward cloud, taipei’de su kesintisinin kuraklık boyutlarına ulaştığı yaz günlerini anlatıyor. televizyon kanalları, insanların susuzlukla başa çıkabilmesi için “su bulamıyorsanız karpuz suyu için” gibi ikameci tavsiyeler vermektedir. shiang-chyi de film boyunca evine karpuz ve pet şişelerde su taşıyor, kendince “idareli su kullanma” yöntemleri geliştiriyor.

    bir gün gene elinde karpuz tıngır mıngır evine dönerken, salıncakta uyuyan bir adam görüyor. karşısına oturup uzun uzun incelediği adam uyanınca, ona “hala saat mi satıyorsun?” diye soruyor. ilk başta, nereye oturtacağımızı bilemediğimiz bu cümle, tsai ming-liang’ın what time is it there? (ni na bian ji dian, 2001) adlı filmini hatırladığımızda anlam kazanıyor ancak. zira salıncaktaki adam, hsiao-kang, bu filmde saat satan bir işportacıydı ve gene cheng shiang-chyi’nin oynadığı shiang-chyi’ye aşık oluyordu. shiang-chyi paris’e gidince, taipei’deki bütün saatleri paris saatine göre ayarlamayı takıntı haline getiriyordu.

    ikili yeniden taipei’de karşılaştığında hsiao-kang saat satmayı bırakmış ve porno filmlerde oynamaya başlamıştır. onun da susuzlukla ve karpuz sularıyla başa çıkmak için kendi şahsına münhasır bir takım yöntemleri var elbette... karşılaşmalarının ardından shiang-chyi ve hsiao-kang tekrar görüşmeye başlarlar. ikiliyi çoğunlukla beraber yemek pişirirken, yerken veya dvd alırken izleriz. film hsiao-kang’ın oynadığı porno filmin çekimlerine geniş yer verdiği halde shiang-chyi ve hsiao-kang’ın beraber olduğu bir sevişme sahnesi olmaması ilginç bir detay.

    film bir süre bu tempoda ilerledikten sonra, shiang-chyi, hsiao-kang’ın porno filmlerde oynadığını bir tesadüf sonucu öğreniyor ve bunun üzerine, çekimleri izlemeye başlıyor. aslında filmin tamamına yayılmış olan tartışma da burada alevleniyor. filmde, su yerine karpuz tüketen shiang-chyi için karpuz, bir süre sonra, bir fetiş nesnesi haline geliyor. hatta bütün taipei’de bu fetişin yaygın olduğunu tahmin edebiliyoruz. arzulanan bir nesnenin yokluğu, onun yerine atanan nesnenin fetişleştirilmesini de beraberinde getiriyor. hsiao-kang içinse durum daha karışık. imgesel alanda arzuladığı şeyin, var olması ve de ulaşılabilir olması arzuyu bastırmasını imkansız hale getiriyor ve hsiao-kang harekete geçiyor. arzu nesnesinin doğası gereği bulunduğu düzlem, onunla başa çıkma veya çıkamama yöntemini de biçimlendirmiş oluyor böylece.

    film boyunca shiang-chyi’nin yerde sıcaktan ve susuzluktan uyuşmuş bir şekilde televizyon izlemesini ve karpuz suyu içmesini izlerken, boğucu bir nem tabakası bizi de sarıyor. film yarattığı bu hisle, sadece görsel ve işitsel bir “malzeme” olmaktan çıkıyor, aynı zamanda kendine ait bir doku oluşturarak seyirciye dokunuyor da.

    araya giren müzikal sahneler de filmin dokusunu yoğunlaştırmaya yardımcı oluyor. absürt kostümlerle ve koreografili danslar eşliğinde söylenen şarkılar 1940’lı ve 50’li yılların şarkılarına da gönderme yapıyor.

    sinefil - güliz atsız"


    (cult - 23 Ağustos 2013 18:18)

  • comment image

    izlemeden önce buraya bakarsanız, karpuz da karpuz üzerine bir film olduğunu düşünebilirsiniz, o kadar değil. karpuz imgesinin boku çıkarılmamış, aslına bakarsanız filmi ben çeksem daha çok bokunu çıkarırdım.
    diğer yandan, karpuz özellikle sinemasal anlatım için müthiş bir imge. yumurta ve göz edebi açıdan ne kadar vurucu ise (ki temelde edebi imgeler olmalarına rağmen sinemada da epey güçlü şekilde anlatılabilmiş erotik imgeler bunlar), karpuz doğrudan sinemadan çıkan bir erotik imge/nesne olarak o kadar güçlü, hele bir de cherbourg karpuz şemsiyeleri kısmında yarıldım.
    kimsenin pek bahsetmediği şey ise su, su sadece nemin ötesinde varlığının her haliyle hem erotik hem de yaşamsal bir nesne haline geliyor. özellikle porno çekimi sırasında suyun bittiği sahneyi hatırlarsanız, porno filmin muhtemel seyircilerinin de asıl seyrettiğinin "akan" su olduğunu görebilirsiniz.
    elbette, şu "notorious" son sahne: güçlü bir sahne bu, ama ben yönetmenin tam da daha güçlü bir şeyi yakalamışken kolaya kaçtığını düşünüyorum, porno aktrisinin porno film (aslında hayatın kendisi) bağlamında metalaştığını/nesneleştiğini göremeyen yoktur herhalde, ama asıl sorun o ilk katmanı aştığımızda başlıyor, aslında erkek oyuncumuz da film/hayat bağlamında metalaşıyor/nesneleşiyor ve son eylemiyle yeni bir katman daha ekleyerek, onu izleyen/hayatına değer veren kadını da metalaştırıyor/nesneleştiriyor. benim takıldığım nokta da bu, asıl kızımız (yönetmenimiz) bunu verili şekliyle kabul ediyor, oysa asıl oğlanımızla birlikte nesneleşme eylemine katılarak, eylemde onunla bir araya gelerek, eylemin kendisini (isterseniz aşkın mucizesi gibi kaba metafizik bir düzlemde de okuyabilirsiniz, ister diyalektikle eylemi aşmak diyebilirsiniz, her halükarda metafizik yani, ama zaten tüm insanlar eylemleri metafiziktir) aşabilir ve metalaşma/nesneleşme düzleminin bir an da olsa dışında çıkabilirdi.
    neyse, sonuçta herkes benim kadar "sapkın" değil, belirli yerlerde bir miktar sarksa da, epeyce güçlü bir film, en azından bir kere izlenmeyi hak ediyor.


    (yalnux - 4 Şubat 2017 06:56)

  • comment image

    filmekimi 2005 kapsamında gösterilecek olan; tsai ming-liang filmi. iksv sitesinde yer alan tanıtım yazısı;

    --- spoiler ---
    serseri bulut
    tian bian yi duo yun
    the wayward cloud
    yönetmen: tsai ming-liang
    oyuncular: lee kang-sheng, chen shiang-chyi, lu yi-ching

    çin-fransa-tayvan, 2004
    35 mm. / renkli / 112’
    çince; ingilizce ve türkçe altyazılı

    30 cuma 16.00
    1 cumartesi 19.00
    2005 berlin fipresci ödülü; alfred bauer ödülü; gümüş ayı

    2004 yılında istanbul film festivali’nde bu san / elveda sinema ile altın lale kazanan tsai ming-liang’ın ilk kez 2005 yılında berlin’de gösterilen bu son yapıtı, 2001 yapımı ni neibian jidian / orada saat kaç? filminden pek çok tema ve karakteri ödünç almış. film, berlin’de “sinema sanatını yeni yönlere ulaştırdığı için” alfred bauer ödülüne layık görülmüş olsa da, popüler sinema seyircisi tarafından yönetmenin yaptığı “en anlaşılır” film olarak tanımlandı. dong / delik’teki durumun aksine, aşırı bir su sıkıntısının hüküm sürdüğü tayvan’da televizyonlar tasarruf yapılmasını ve su yerine karpuz suyu içilmesini önermektedir. paris’ten kurak taipei’ye yeni dönen shiang-chyi (oyuncuyu orada saat kaç? filminden tanıyoruz), eskiden saat satıcılığı yapan hsiao-kang ile tesadüfen karşılaşır ve aralarında bir ilişki doğar. ancak shiang-chyi, yeni sevgilisinin aslında bir porno yıldızı olduğunu ve oynadığı filmlerin de komşu katta çekildiğini bilmez. bu arada, su sıkıntısıyla baş edebilmek için shiang-chyi, atılmış plastik su şişelerini umumi tuvaletlerde doldururken hsiao-kang da geceleri, binaların çatılarındaki su depolarında yıkanır. bu alışılmadık tarzdaki müzikal, aralara serpiştirilen canlı ve ilginç sahneler, gizem dolu, eğlenceli bölümler ve shiang-chyi’nin yoluna çıkan tuhaf karakterler sayesinde hareketleniyor.

    sinema kariyerinde mali sorunlar yaşamaya devam ederse porno filmler yönetmek zorunda kalacağını söyleyen yönetmen tsai ming-liang, serseri bulut’u çekerken aldığı konumu “erotik yanlısı ama pornografik karşıtı” olarak tanımlamış. yönetmenin bu görüşü filmde de kendini belli ediyor. tsai’ın filmlerinde sıkça kullandığı “su” simgesi bu filmde de mevcut: “filmlerimdeki karakterleri susuz kalmış, susuzluktan ölmek üzere olan bitkiler gibi görürüm. aslında, benim için su, sevgidir; asıl muhtaç oldukları budur. göstermek istediğim şey son derece sembolik bir bakış açısıyla sevgiye ihtiyaçlarıdır.”
    ---
    spoiler ---


    (ride - 15 Eylül 2005 20:38)

  • comment image

    son günlerde porno skandalları ile gündemi çalkalanan ülkemizin derdine bir nebze de olsa derman bulan, bu porno işi ne menem bir işmiş, ne de zorlu şartlar altında çekilirmiş gösteren film.
    filmden rahatsız olanlar ve çıkıp gidenler arasında, googleda gamze özçelik pornosunu arayan, birbirine gamze olayı hakkında günlük gelişmeleri veren ama sapına kadar ayrıntılı bilgiye bu film sayesinde ulaşan var mıydı acaba?

    gamze özçelik adı altındaki entrilerin ve onun porno(!?)sunu izleyenlerin saniye saniye artan sayısına rağmen, tecavüzdü-değildi tartışmaları açılmasına, oydu-değildi iddialarının ortaya atılmasına rağmen, bu filmi izleyen pek yok galiba.

    benim için film, müzikal sahnelerde oldukça eğlenceli iken, sonlarına doğru bir tecavüze* şahitlikten farksızdı...ve bu yüzden çok rahatsız ediciydi.
    başkaları için bu film deneyimi şöyledir belki: (bkz: #1921102)


    (bayan muannit sahtegi - 1 Ekim 2005 00:39)

  • comment image

    oldukça yaratıcı sayılabilecek birkaç kamera açısı barındıran, lakin onları da sahne uzunluğuyla kaybeden, senaryosu müzikal kısmından beter, feci felaket, kötüden de öte "çirkin" tayvan filmi.. görsel eziyet..


    (hala pek bi superkahraman - 3 Ekim 2005 06:54)

  • comment image

    karpuz,meme,göt,karpuz suyu,pet $i$e,karpuz,takunya sesi,uzun koridorlar,karpuz suyu,köprüler..film boyunca pet $i$e ile masturbasyon yapan kiza,karpuzla sevi$ip ondan gebe kalan ba$ka bir kıza,pompalı onlarca kadın tarafından $arki söyleyerek tuvalette kovalanan çük kafalı bir adama,karpuz desenli $emsiyelere ve uzun izbe koridorlarda takunya sesi yokolana kadar hissedilen ama artik görülemeyen ba$ka ba$ka insanlara rastlanıyor. üc dakikadan fazla süren ve kimilerince dramatik bulunan son sahnede anliyoruz ki pornocu sevgiliniz varsa her durum ve $artta ve her an agziniza verebilir.
    varin siz birle$tirin parcalari.


    (biskuvi - 5 Ekim 2005 08:46)

  • comment image

    yanimda benim gibi tek basina gelmis bi oglanla beraber izledigim bazi sahnelerde hadi artik geç diye içimden bagirdigim bazilarinda ise yanimdaki oglanla gülmemek için kendimizi kastigimiz film. ya gülücem ama çocuk bana sapik diyecek diye korkuyorum. ona bakiyorum o da zor tutuyo kendini o da abaza gibi gülmeyeyim kizin yaninda diye füdünüyor galiba .

    sonra arkada biri dayanamayip yariliyor, bütün salon yerlerde...

    rahatliyorum demek ki sorun bende degilmis diye. karnim agriyana dek gülüyorum. mesela karpuz fetisli ilk sahnede niye güldüm ben de bilmioyorum. böyle yapiskan bir erotizmden hem igreniyor hem de egleniyor insan. sise olayinda zaten kendimi kaybettim gülmekten. kameranin açisi, çikarmaya çalisan abinin saskin bakislari çok eglendiriciydi.

    yönetmen bildigim kadariyla porno elesirisi olarak çekmis bu filmi. aslinda bence amaci açisindan çok basarili bir film. özellikle son sahneyle beraber insani karpuzdan ve uzakdogu pornosundan tiksindirtici bir özellige sahip. "iste öyle bir filmdi" diyeceginiz bir film degil. sizi bir dakika igrendirip, sonra güldüren birden de garip sarkilarla sasirtan bir film serseri bulut.adeta taraf tutmaya zorluyor, nötr kalmamani istiyor yönetmen. açikçasi acayip begenmedim bu filmi ve yüzde yüz anladigimi da kesinlikle iddia edemem ama kesin olarak söyleyebilirim ki önceden izledigim hiç bir filme benzemiyor. galiba bu uzakdogu daha degisik olarak yasanan ask, yalnizlik ve cinsellikten olsa gerek. bir türk böyle bir film çeker mi diye soruyorum kendime. hiç zannetmem. tamamen baska bir bakis açisindan bir seyler izlemek güzeldi aslinda.

    bütün saçma gözüken detaylari atarsak "gökyüzünde serseri serseri gezinen ve birbirine bir türlü kavusamayan iki bulutun" hikayesi galiba bu film. ne olursa olsun yarattigi etki ve tepki ile uzun süre hatirlayacagim bir film olacak.


    (ab i hayat - 18 Aralık 2005 16:00)

  • comment image

    aynı koltukları paylaştığım seyirci grubunun yüzde sekseninden çoğunun her pornografik sahnede kahkahalarını boşalta boşalta tüm tabuları devirdiği; takma kirpiği düşmüş, yaşı geçkin porno oyuncusu küvetin içinde kirpiğini ararken onun çaresizliğine "kendilerini tutamayıp" gülüverdikleri, o şimdi asker ve okul filmlerinden sonra festival mestival ayakları yapan sinema seyircisinin de genele vurulduğunda bir bok olmadığını anlamama vesile olmuş bir filmdir. çok güzel bir film olmamasına karşın vasat ve çirkin değildir. aynı ülkeden çıkma dong adlı filmle, felakette gelişen aşk ve sert öyküye müzikal öğelerin yedirilmesi absürdlüğü açısından benzerlikler gösteriyor.


    (lacivert kadife ve kirmizi visne - 24 Aralık 2005 08:19)

Yorum Kaynak Link : tian bian yi duo yun