cok utanarak yine ayni tanimlamayi kullanacagim ama, yapabilecegim bir $ey yok: bir frank miller $aheseri . bir 13. yy. samurayi 21. yy. new york'unun tam bir cyberpunk tadi veren ortaminda yeniden hayat bulur . bir yandan buranin yer alti dunyasi, oteki yandan bu japon abinin obur dunyasi, eski du$mani falan derken yine inanilmaz bir cizgi roman guzelligi ortaya cikmi$ olur . lynn varley bu cali$mada da miller'i yalniz birakmami$ .

(set - 20 Şubat 2002 02:23)

--- spoiler ---

vincent: you ever kill anybody?
sam: i hurt somebody's feelings once.

--- spoiler ---

(buzz19 - 13 Şubat 2007 11:43)

cekimleri sirasinda 80 arabanin parcalandigi film.^*

(neen - 9 Ocak 2003 11:43)

adsl falan daha yokken insanların cdcilere gidip vcd/dvd kiraladıkları dönemlerde satıcıların müşterilere önermeleri için çekildiğini düşündüğüm film. "güzel film var mı önerebileceğin?" dedin mi ilk bu filmi çıkarırlardı.

(holoscene - 10 Mart 2011 16:11)

robert de nironun bi kere bile kendine paket almayıp sürekli jean renodan sigara otlandığı film.

(chaucer - 22 Şubat 2003 14:42)

eğer bir film, bana hiç aklıma getirmeyeceğim birşey hissettirirse iyi filmdir. sinemadaki en seksi sahne, mcelhone'un eski kasa m5 kullandığı sahnedir. bu da benim en sevdiğim filmlerdendir.

(pezemenk katili - 4 Ekim 2011 10:41)

sonraki hayatımda sesçisi olmak istediğim filmdir.

--- spoiler ---

nasıl bir hi-fidelity, nasıl bir audiofil bünye ise bu filmin sesçisi şahıs veya şahıslar, m5'in gazına basıldığında o kadar detaylı bir ses duyuluyor ki m vanos zamanlamalı bmw makinesinin bildik metalik tınısını detaylıca ayırd edebilmek mümkün.. gözünü kapasan bu sahnedeki araba bmw dersin, çok net..

silah hissiyatı ha keza tetik odada çekiliyormuş gibi tok ve diri. doğal, gerçek bir patlama sesi. buradaki teknik ekipman kalitesini ve kayıttaki ustalığı anlamak için uzman olmaya gerek yok bence. belirli sınırlar dahilinde olup bitiyor herşey. oralardan taşarak efektin içine sıçan hiçbir nokta yok. silahtan anlamam ama aynı şekilde askeri merak sahibi bünyeler gözünü kapasa silahın modelini söyler, 7.65 mp3 bu of amına koyim çok deli makine şeklinde.

takipte tünele giriliyor seyirci de beraber girmiş gibi ambiyansla bütünleşerek tünele girildiğini sadece görsel olarak değil işitsel olarak da fark ediyor. içeride olan biten onca tantanaya rağmen çok net duymaya devam ediyoruz herşeyi.. ilerleyen sahnelerde katarina witt muhteşem performansını sergilerken pateniyle buzu çizişini aynı şekilde oldukça detaylı bir şekilde duyuyoruz. keşke bu sahne çok daha uzun olsaymış, en az arabalı takip sahneleri kadar filan sürseymiş.. neticede tv'den, o da tv'nin de genelde en ilkel dönemlerindeni, seksenlerden bildiğimiz buz dansını sinematografik teknikle çekilmiş şekilde seyretmek görsel açıdan bambaşka bir tadmış. neyse, sese dönelim, ses prosu değilim (ama olmak isterdim) ancak filmlerde ve oyunlarda seslere özellikle dikkat eden ses takıntılı bir bünyeyim, bundan daha iyisini duymadım gerçekten.. bir heat da böyledir mesela ama o bile bu kadar iyi değil sanki. muhteşem.

netice olarak kayıtta ne kullandılarsa söylesinler, başucu eseri olarak başucumuza koymak için ebay'den alamıyorsak oturup evde diy olarak yapak.. (bkz: el 34) (bkz: nagra)

bir de o audi s8 nedir amk 98 mi 2008 model mi belli değil, bir tasarım bu kadar mı yeni kalabilir arkadaş.. nasıl yapabiliyor almanlar bunu yaw, bu nasıl bir beceridir, nasıl bir tasarım tekniğidir, nasıl bir olaydır? sanatçı millet de değiller ama italyan parmağı mı var acaba wv grupta, bilemiyorum. yüksek ihtimal. filmdeki herşey eski, sinemada seyrettiğimiz gün dikkat çeken crt nokia monitör artık çöp olmuş, gregor pampa'nın nokya telefonu çoktan tarih oldu yerini ayfonlara bıraktı, dilber gözlü dünya güzeli nataşa bile torun sahibi olmuştur ama audi'nin kasa hala yepyeni, hala çok taze!

--- spoiler ---

sanatsal manada değilse bile teknik açılardan ses dalında herhangi bir oskar vermedilerse kapatıp gitsinler o akademiyi bence. daha iyi bir sistemde sırf sesleri için tekrar ve tekrar seyredilesi bir film bu.

(quantumfluctuations - 13 Ocak 2012 21:15)

basrollerinde robert de niro, jean reno, sean bean ve natascha mcelhone adli bir irlandali dilberin oynadigi film..hem nasil bu kadar karman corman hem de nasil bu kadar sade gorunmeyi becerebilmisti bu film hala anlamam..ama su da var ki sanirim tum sinema tarihindeki en basarili ve en riskli on araba kovalamaca sahne sekansindan biri bu filmde (sahne diyemiyorum cunku sanirim 15 dakka suruyodu en az, on koltukta oturan insan kadar geriliyodunuz sonunda)..

(cressida - 27 Kasım 2000 11:23)

adının "case" olması gereken filmdir.

--- spoiler - çok afedersiniz ---

film boyunca "hay anasını satim ne var lan o çantanın içinde?" diye kendinizi yiyip bitirdikten sonra rabırt abini "i dont remember" demesiyle bir anda ortalık karıyor ve o ses ekolanarak kulaklarınızda çınlıyor. i dont rememmbeeer.. 'nt rememberrr... rememb..

ulan bütün filmi çantanın içinde ne olduğunu öğrenmek için izledik. uranyum mu var biyolojik silah mı var, ne var lan içinde?

amına koyduğumun çantası.

--- spoiler - çok afedersiniz ---

(s1r - 11 Şubat 2012 19:20)

vcd versiyonunda robert de niro'nun sabreden dervis muradina ermis atasozunu kullanarak bizi kopartan yegane turk ozlu film

(hadzog - 26 Ağustos 2003 14:46)

japon dilinde efendisiz kalmis samurai anlamina gelir. ayrica universite giris sinavinda basarisiz olup herhangibir bolume yerlestirilemeyen adaylara hitaben de bu kelime cok sik kullanilir

(aco - 25 Temmuz 2001 14:09)

japonyada issiz aylak gezen insanlara da ronin denmektedir buarada

(aco - 25 Temmuz 2001 14:12)

kelimenin anlamı, filmde kullanılmaya calısılmıs ve trailerlerinde cokca bahsi gecmistir, ancak filmin kendisinin ronin ile (tamam, samurai degillerdi de yani yine de) hicbir alakasi yoktur.

(spincrus - 25 Temmuz 2001 14:16)

24 tadında ilerleyen casusluk/aksiyon filmi.
şöyleki, kimin ne zaman ne yapacağı veya kimin hain çıkacağı belli olmuyor bu filmde. filmin güzel olmasını da bu sağlıyor kanımca. ayrıca filmde ki karakter^* çeşitliliği de ayrı güzel ve bunların öorba olmaması da iyi sağlanmış. normal bir aksiyon filminde ki gibi abartı patlamalar olmaması, kuru gürültü tarzında silah sesleri olmaması da ayrı süper.

(dirk pitt - 24 Eylül 2004 23:51)

(bkz: rurouni kenshin)

(pathetique - 28 Ağustos 2005 19:29)

--- spoiler ---
vincent: under the bridge by the river...how did you know it was an ambush ?
sam: whenever there is any doubt, there is no doubt..that's the first thing they teach you.
vincent: who taught you ?
sam : l don't remember..that's the second thing they teach you.
--- spoiler ---

(hobbit - 15 Eylül 2005 19:22)

1998 yapımı olup, çok eski denmeyecek bir güzel filmdir. hatta ülkemiz sinemalarında 1999 veya 2000 gibi gösterime girmiş olabilir.

filmin en beğenilen tarafı dillere destan araba takip sahnesi, sahneleridir. en az iki tane uzun -birtanesi cok uzun- araba takip sekansı var, hepsi muhteşem. araba kullanmayı bilmeden önce izlediğimde "ya bu ne baydı abi" dediğim sahneler, şimdi "vay anasını, nasıl yaptınız lan" oldu. ayrıca oyuncu kadrosu da cok iyi.

yalnız, bu artı ve güzelliklerine rağmen filmin, film olarak çok iyi olmasını engelleyen birkaç kusur var. kimi bölümlerde çok gerçekçi olan silahlı çatışma sahneleri, başka yerlerde türk filmi gibi, teknik bir komedi olmuş. rezil, düşük bütçeli b sınıfı filmlerden beter efektler ve gerçekcilik. ayrıca, film ilk bir saat enfes bir gerilimle gidiyor, su gibi akıyor lakin sonlara doğru, özellikle finalde klişede tavan yapma durumu var. kötü bir bitiş değil ama bu filme yakışmıyor.

sonuç: eksilerine rağmen tavsiye olunur bir aksiyon. de niro çok iyi, arabalar, takip harika, üstelik birde katerina witt var. daha ne istiyorsunuz, oturun izleyin.

(anoktale - 9 Ocak 2006 03:50)

sinemalardan değeri anlaşılmadan çekip giden bir film olduğu haşmet babaoğlu tarafından da tespit edilmiş ,robert de niro'nun her zamanki gibi çok yakışıklı olduğu film.

(seine - 19 Ocak 2002 00:44)

belki de, sinema tarihinin en iyi otomobil takibi sahnelerine sahip olan john frankenheimer filmi.

(gregor - 20 Ocak 2002 16:05)

filmin “heyt bee” sahnelerinden biri de sam’in^* spence’i^* “bir bardak kahve” ile pusuya düşürmesidir. spence, “ben özel kuvvetteydim, 22. özel hava komando timi” gibi tripler atarken sam burada “söyle bakıyım o zaman, hereford'daki kayıkhane ne renkti?” diyerekten muazzam bir ayar verir. (filmin gizem ayağına sağlam manyele yattığı bir sahne de burasıdır, çünkü hereford’daki kayıkhanenin rengi de film sonuna kadar açıklanmaz. gerçi bu o kadar da önemli değildir.) tabi panikleyen elemanımız kahve pususuna düşüp ekipten ayrılmak zorunda kalır.

detay olarak; roninlerin kendini öldürüp huzura kavuşma yöntemi için (bkz: seppuku)

çantanın içinde ne olduğu tam belli olmasa da filmin sonuna doğru bbc spikerinin radyoda söyledikleri ile alakalıdır diye düşünüyorum ben^*...

--- spoiler ---

“burası bbc dünya haberleri
bugün yapılan bir açıklamaya göre k.irlanda’da yaklaşık 30 sene süren kanlı iç savaş, britanya etkisi altındaki protestan hükümetle irlandalı direnişçiler arasında varılan anlaşma sayesinde barışçıl bir çözüme ulaştırılmıştır.”

“yapılan bu önemli anlaşmanın sonucunda uzun yılar boyunca süregelen kanlı terör eylemlerinin de son bulacağına inanılıyor.”

“... cnn’e yaptığı açıklamaya göre irlandalı terörist s. o.’un fransa’da kıstırılması ve öldürülmesi sonucunda meydana geldi. bu önemligelişme henüz adı açıklanmayan kişilerin katkısıyla sağlandı. böylece görüşmeler bugünkü gibi tarihsel öneme sahip bir biçimde sonuçlanmıştır. daha önce sinn fein’in askeri kanadı olan ira tarafından s. o.’nun davadan uzaklaştırıldığı ve başıboş bir şekilde hareket ettiği açıklanmıştı.”

--- spoiler ---

yardımlarından dolayı airfree ve turkish camel'e teşekkürlerimi sunarım.

(realsanto - 11 Temmuz 2006 08:39)