Bu san (~ Bu jian bu san) ' Filminin Konusu : Bu san is a movie starring Kang-sheng Lee, Shiang-chyi Chen, and Kiyonobu Mitamura. On a dark, wet night a historic and regal Chinese cinema sees its final film. Together with a small handful of souls they bid "Goodbye, Dragon Inn."
Ödüller :
Dong(1998)(7,6-3017)
Qing shao nian nuo zha(1994)(7,6-2672)
Ai qing wan sui(1994)(7,5-2905)
He liu(1997)(7,4-2280)
Ni na bian ji dian(2001)(7,4-4096)
Sud pralad(2004)(7,3-4334)
Tian qiao bu jian le(2002)(7,1-635)
Jiao you(2014)(7,0-2125)
Hei yan quan(2006)(7,0-1786)
Xi you(2015)(6,8-637)
Tian bian yi duo yun(2005)(6,6-4373)
Visage(2009)(6,0-741)
Venedik Film Festivali : "FIPRESCI Prize-Competition"
!f İstanbul Uluslararası Bağımsız Filmler Festivali : "Golden Tulip"
nam-i diger goodbye dragon inn. bu senenin en fazla festival gezen tayvan filmi. merak edip gitmeye niyetlenmisken, sevmedigim cins super yavas bir filme gitmenin mazosizmden ote birsey olmadigina karar vererek gormedigim, bundan da pismanlik duymadigim. ayrica (bkz: dragon inn)
(tramell - 21 Nisan 2004 22:26)
yine de altin lale yi alabilmis film...
(shalala - 25 Nisan 2004 20:22)
kapanmadan önce son gösterimini "goodbye dragon inn" filmiyle yapan bir sinema salonunda gecen, yönetmenin insanların artık sinema salonlarında hep beraberce film izleme alışkanlığının kaybolmasını, bunun yerine dvd, vcd gibi yolların gelmesini irdeleyen, içerisinde sadece iki diyalog olan onlarında kendi içlerinde 3-4 cümleyle sınırlı oldukları film...filmin sonlarına doğru goodbye dragon inn filminin iki oyuncusunun sinema çıkışı karşılaşması ve aralarındaki konuşma bu sorunu ironik olarak gözler önüne sermektedir.
(franki - 24 Mayıs 2004 01:00)
tsai ming liang'ın sinema üzerine yaptığı muazzam film. her saniyesi mekanı bütün bir tarihiyle duymamıza yarayan, belki de artık ölmüş bir sinemanın ardından sokağa çıkmamızı ve yağmurun altında bir şarkı mırıldanmamızı salık veren şaheser. çünkü artık sinema bize ancak bir yoksunluğun hikayesini anlatabilir.
(del fuego - 25 Mayıs 2004 14:28)
filmin bir yerinde kamera hiç kıpırdamadan boş bir sinema salonunu çeker. kanımca bu sahne, filmin en vurucu sahnesidir. önce filmin takıldığı düşünülür, sonra birden çağrışımlar toplaşır ve düşüncelerin biri diğerini kovalamaya başlar. ve apansız, sinema salonundan:"film takıldı galiba!" diye talihsiz bir espri kopar. gülmeler, filmin içine sıçmalar... (bkz: densizliğin böylesi). durum hakikaten "elveda sinema"dır. böylelikle filme bir kez daha hayran olunabilir.
(aksa - 2 Ağustos 2004 15:30)
kelimelerin en hüzünlülerini harfsiz yazan bir ustanın, aynı anda türlü duygulara geçiş veren dünyasından çıkılmak istenmeyen görsel şiiri.
(amphibian - 1 Şubat 2005 05:00)
son derece duygu yüklü, kasvetli minimâl bir yapım.hiç olmadığı kadar revaçta olan minimalist sinema türünden, anlatı ve diyalog gibi konvansiyonel yöntemleri alaşağı eden harikulâde bir örnek. uzun plânlar eşliğinde mekânın çok boyutlu hâle gelişi, üstüne olmayan 'gerçek zaman' kullanımı vs. bu dili iliklerimize kadar işletiyor. şiirsel görselliğin üst noktası saydığımız bu filme bir anlatıcı var edersek, o da ancak mekanın ta kendisi olur. sinema koridorlarını arşınlayıp duygusal bir yakınlık bulamayan karakterler ise filmin diyalogları...talepçisi yalnızların olduğu bir sinema diline 'merhaba'.
(mr loner - 7 Mart 2005 17:23)
Yorum Kaynak Link : bu san