Süre                : 1 Saat 50 dakika
Çıkış Tarihi     : 22 Mayıs 1996 Çarşamba, Yapım Yılı : 1996
Türü                : Aksiyon,Macera,Heyecanlı
Ülke                : ABD
Yapımcı          :  Paramount Pictures , Cruise/Wagner Productions
Yönetmen       : Brian De Palma (IMDB)(ekşi)
Senarist          : Bruce Geller (IMDB)(ekşi),David Koepp (IMDB),Steven Zaillian (IMDB)(ekşi),David Koepp (IMDB),Robert Towne (IMDB)(ekşi)
Oyuncular      : Tom Cruise (IMDB)(ekşi), Jon Voight (IMDB)(ekşi), Emmanuelle Béart (IMDB)(ekşi), Henry Czerny (IMDB), Jean Reno (IMDB)(ekşi), Ving Rhames (IMDB)(ekşi), Kristin Scott Thomas (IMDB)(ekşi), Vanessa Redgrave (IMDB)(ekşi), Ingeborga Dapkunaite (IMDB), Marek Vasut (IMDB), Rolf Saxon (IMDB), Andreas Wisniewski (IMDB), Ricco Ross (IMDB), Mark Houghton (IMDB), Garrick Hagon (IMDB), Sam Douglas (IMDB), Olegar Fedoro (IMDB), David Schneider (IMDB), Helen Lindsay (IMDB), David Phelan (IMDB), Dale Dye (IMDB), Marcel Iures (IMDB), Keith Campbell (IMDB), Emilio Estevez (IMDB)

Mission: Impossible (~ Görevimiz tehlike) ' Filminin Konusu :
IMF küresel bir terörist bombalama komplosuna dahil olduğunda kapatılır. Ethan Hunt (Tom Cruise) ve yeni ekibi teşkilatın adını temize çıkarmak için Hayalet Protokol adında gizli bir göreve başlatılır. Yardım almadan, kimseyle iletişime geçmeden ve tamamen gizli olarak...


  • "(bkz: senin gorevin jim tabii eger kabul edersen)"
  • "ilginçtir filmde kullanılan maske teknolojisi olmasa film olamazmış gibi gelir bana hep. bütün işler o maskeler sayesinde tıkırında gidiyor."
  • "impossible mission isimli oyunun ba$kalari tarafindan yanli$ hatirlanan ismi.."
  • "bunun müziğine türkçe söz yazılsa, nakarat kısmı "teneke teneke don don teneke teneke don don" şeklinde olurdu. hem de nasıl güzel olurdu. öyle değil mi haşmet?"
  • "jim* hakkin rahmetine kavusmustur."
  • "vakt-i zamanında prag turizmine hatırı sayılır katkısı olmuştur."
  • "küçüklüğümde sırf maske olayına hasta olup izlemek için uykusuz kaldığım dizidir."
  • ""your mission (bkz: jim), should you choose to accept it" deki kullanimin beni hasta ettigi dizi/film."
  • "türkçeye "olmaz böyle misyon" şeklinde çevirebileceğimiz kelime öbeği."
  • "eskilerin efsanevi dizisi. brain de palma nin yonetmenliginde tom cruise ve jon voight in basrolunu oynadigi 1. filmi cekildi. 2. filmin yonetmeni john woo dur."
  • "görevi öğrendikleri aletin yerini söyleyen adamları nasıl bulduklarını merak ettiğim dizi. ya bir mantık hatası var ya da beyaz saçlı eleman mahalle mahalle dolaşıyor "abi görev var mı?" diye."




Facebook Yorumları
  • comment image

    ilginçtir filmde kullanılan maske teknolojisi olmasa film olamazmış gibi gelir bana hep. bütün işler o maskeler sayesinde tıkırında gidiyor.


    (likeinme - 10 Mayıs 2002 02:07)

  • comment image

    bunun müziğine türkçe söz yazılsa, nakarat kısmı "teneke teneke don don teneke teneke don don" şeklinde olurdu. hem de nasıl güzel olurdu. öyle değil mi haşmet?


    (hevipeyra - 29 Nisan 2009 16:01)

  • comment image

    bu dizi ile ilgili hiç unutamadığım bir sahne şöyledir:

    bunlar dünyadaki tüm görevleri bitirmiş ve sıra uzaya gelmiştir. gruptan siyah saçlı kadın olanı ve bir başkasını uzay aracıyla uzaya gönderirler.* uzay mekigindeki kötü bir kişi tam kadın ajan mekiğin dışında birşeyle uğraşıyorken tekme atarak uzay boşluğuna doğru yollar.

    kadın sonsuza dek mekikten ve dünyadan uzaklaşacak şekilde yavaş yavaş hareket etmeye başlar. 0,5 saniye süren panikten sonra nefes aldığı hortumu bıçak ile keserek ve havayı arkasından egzost gibi püskürterek mekiğe geri döner..

    izlerken kanım donmuş ve günlerce aklımdan çıkmamıştı. astronot olmaktan o gün vazgeçtim diyebilirim.


    (gozeye - 7 Ocak 2010 02:50)

  • comment image

    satranç turnuvasında bir büyük usta'yı bizimkiler kaçırmıştı. ama usta'nın online olarak satranç oynaması sağlanmıştı. o devir için çok ileri bir teknolijiydi bu. hatta bağlantı kesilmişti de kritik bir hamleyi face kendisi yapmıştı. (hatırlatma)


    (turksanatmuzigi - 13 Kasım 2010 18:26)

  • comment image

    soğuk savaş dönemi senaryo eksikliği hissetmeyen tv dizisi, konu 90'ların sineması olunca çark edilip iç çekişmelerin, para etkisinin, satışın yaşandığı, uluslararası suç örgütleri ile yapılan işbirliğinin normal olduğu, kısacası kapitalizmden beslenen bir filme dönüşür.

    uluslararası oyuncu kadrosu birinci filmin en önemli artısı. üstüne brian de palma'nın yakın plan çekimleri, yönetmenin hayranlarına hiç yabancı gelmez. cıa'nın merkezi langley'deki disk kopyalama sahnesi ise herhalde sinemalarda sessizliğin en güzel sağlandığı sahnelerden birisidir. seyirci diken üstünde 3 cm sonraki alarmın, ter damlasının gerginliğini yaşar. serinin diğer filmlerinde de bu tarz sahneler vardır ama hiçbirisi birinci filmdekine yaklaşamaz.

    tom cruıse'un yapımcı olduğu ilk filmlerdendir ayrıca ve yakaladığı gişe başarısıyla hem tom cruıse'u zengin eder hem de serinin diğer filmlerinin önünü açar. tom cruıse'un özgürlüğü, serinin diğer filmlerinde istediği yönetmeni seçmesini de sağlar.

    oyuncuların kalitesi, dönemi çok iyi ifade eden senaryosu, absürd sahneleri ile serinin en özel filmi olduğunu söyleyebiliriz ve dvd-bluray'dan filmi izleyenler jeneriğin sonuna kadar sabrederse okan isminde bir set çalışanının ismini de görürler.


    (stefan kuntz - 11 Ağustos 2013 18:06)

  • comment image

    satriani remixi mükemmel olan film introsu.dizi baslerken kasede kayır ederdik kibritle yakılan fitil esliginde.dizi zamanındayken gercekten asmıstı baglardı ekrana ne bir atakımı tarzı denyoluk vardi nede mekgevyır tarzı cüşş oha dedirten sacmalıklar.gönlümüzde gayet büyük bir yere sahiptir bu nedenden ötürü.


    (corrosive - 5 Aralık 2003 15:26)

  • comment image

    kucukken en sevdigim dizilerden biri olan, o zamanlar bana muthis gelen planlar kurup, muthis seyler yaptiklari, su aralar star'in gece 2'den sonra eski bolumlerini verdigi, hala firsat buldukca oturup seyrettigim dizi.


    (eleqtra - 19 Haziran 2001 00:56)

  • comment image

    yok adam zaten o heyecanin icinde ki dunyanin bi ucuna gitmis, binbir garip kiliga girip enteresan sifreli diyaloglara girmis senin verecegin mission icin, sen hala "should you choose to accept bidi bidi" diyosun. hayvanin evladi seni. sonra o adam cd playerimsi gudik aleti sana yedirip icinde self-destruct etmesini hu$u icinde izlemez mi saniyosun...


    (barbie - 9 Kasım 1999 13:04)

  • comment image

    görevi öğrendikleri aletin yerini söyleyen adamları nasıl bulduklarını merak ettiğim dizi. ya bir mantık hatası var ya da beyaz saçlı eleman mahalle mahalle dolaşıyor "abi görev var mı?" diye.


    (crimson king - 27 Ekim 2004 16:34)

  • comment image

    görevler eskiden çanta büyüklüğünde, monitörü ve küçük optik disk oynatıcısı olan bir aletle verilirken, şimdilerde sadece bir güneş gözlügüyle veriliyor..
    malum olduğu üzere işiniz bittikten sonra 5 sn içerisinde gözlüğü atmalısınız, yoksa hayatinizin geri kalanini elinizde bir baston ve yaninizda bir kurt köpegiyle geçirebilirsiniz


    (merlin - 18 Ocak 2000 01:47)

  • comment image

    hayatımda önemli bir rol oynamış dizidir. insanların adını hatırlayamıyorum ama şöyle bir sosyal sınıflama vardı:
    beyaz saçlı adam: ekibin lideri olduğundan pek bir iş yapmazdı,
    siyah saçlı adam: kendisi makyaj uzmanıydı ve habire başkalarının yerine geçen maskeler takardı,
    bilgisayarcı adam: teknik işlerden sorunlu bir abimizdi,
    sarışın adam: habire dayak yerdi çünkü teknik haltlardan anlamazdı
    kadın: kadındı işte
    bu sosyal üçgene göre diziden öğrendiğim iki çok önemli şey olmuştu, birincisi sosyal kademenin en üstüne çıktıkça sorumluluk artar ama fiziksel güç beklentisi azalır ve daha az yorulursun daha çok maaş alırsın, tabii kıçının kılı ağardığı için o parayı nereye harcarsın bilinmez. bu sebeple en üst kademeye çıkmayı silmiştim aklımdan.
    ama en önemlisi çocukluğum dizinin işçi sınıfını temsil eden, habire dayak yiyen sarışın adama acımakla geçtiği için en büyük kararım kalifiye eleman olmaktı ki tek becerim fiziksel güç olmasın da dayak yemeyeyim. zira diğerleri akıllarını kullanabildikleri için tüm sezon yedikleri dayak bu garibin bir bölümde yediğinin onda biri kadardı.
    bir de kadın vardı, evet insan sarışın adam olmaktan sınıfsal olarak kaçınabilirdi, bu yıllar önce charles dickens* tarafından kanıtlanmış bir durumdu ama kadın olmaktan kurtulamazdın.
    yani sınıfsal olarak dayak yemesen de dizinin büyüteçten görünüşü dünyadaki konumun hep erkeklerden bir kademe alt olacaktı. ama habire dayak yemek zorunda değildin, işyeri tacizi kesin gibiydi ama kendine uygun bir çevre edinebiliyordun ki bunların hepsi toplumsal bir kaderdi aslında napardın.
    ben de böylece dickens'ı izledim ve üniversiteye gittim, fiziksel gücü boşladım. böyleydi işte sarışın adamın bana yararı, bu dizi bana hayat dersini ben mini miniylken vermişti.
    kadın mı? kadındı işte, onun pek bir yararı olmadı.


    (talassa - 21 Temmuz 2006 13:22)

Yorum Kaynak Link : mission impossible